7

476 48 52
                                    

"Ama onu görmeliydiniz, çok havalıydı!"

İçkiden kendini kaybetmiş Jongin'e hepimiz gülüyorduk. Dedektife bugün adamla olan kavgamı anlatıyordu.

"Adam bizim patronun üstüne atlayacakken Hyunjin havalı bir şekilde bileğini büktü. Tanrım! İnanılmaz havalı! Ben de yapabilirim değil mi?"

Jongin dudak büzüp sevgilisine sorunca gülüp içkimin dibini de içtim. Masaya baktığımda Mina ile Jisoo Jongin'e gülüyor, Yugyeom uyuyordu. Hyunjin ve dedektif ise sadece dinliyor ve içkilerini içiyordu.

Ayaklanıp vücudumu esnettim. Çok dağıtmıştık.

"Hadi bakalım, herkes evine. Yugyeom dalkyum geldi!" Yugyeom hızla başını kaldırınca sarhoş iki kız kahkaha atmıştı. Dalkyum onun köpeğiydi, ona çok düşkündü. Adını duysa hemen ışınlanırdı.
Yugyeom yüzünü ovuştururken Kyungsoo sevgilisini kaldırıp kolunu omzuna atmıştı.

"Siz gidin ben buraları toparlayacağım."

Kyungsoo hepsini arabasıyla bırakabileceğini söyleyince onu onaylayıp onunla beraber diğer sarhoşları da yolladım. Kyungsoo sarhoş olmamıştı. Şuan ana salonda sadece dedektif, aşçım ve ben vardım.

"Yardım edeyim."

İkili bardakları mutfağa getirdiğinde şişeleri çöpe attım. Bardakları da yıkamak için lavabonun içine aldım. Dedektif ana salona geçince Hyunjin arkadan bana yaklaşıp ensemi öpmüştü. Kıkırdayıp köpükleyip yıkadığım bardakları sudan geçirmek için suyu açtım. Alnı enseme yaslıyken bütün bardakları yıkamış, kenara dizmiştim. Ellerimi değiştirdiğim üzerime kurulayıp Hyunjin'e döndüm.

Ona dönmemle başını kaldırmıştı.

Ellerimi kaldırıp yanaklarını sıktım.

"Artık evine git ve dinlen."

Başıyla onaylayıp yanaklarımı iki eliyle tutunca kendi ellerimi indirip gülümsedim.

"Çok şirinsin!"

Kahkaha attıktan sonra havadan öpücük yolladım. O ise havada dudaklarıyla yakalamış gibi yapmıştı. Gülüp omzuna vurdum. Deli hallerini çok seviyorum bu keratanın.

"Ah, şey..."

Başımızı dedektife çevirdik. Dedektif ensesini kaşırken Hyunjin benden ayrılmıştı. Dedektife gülümsedim.

"Gidiyor musunuz?"

İlk elinde ki hırkasına, ardından bana bakarak başıyla onayladı.

"Biraz daha bekleyemez misiniz?"

"Beklerim."

"Hyunjin'e taksi çağırıp hemen dönerim."

Başıyla onaylayınca Hyunjin'in kolunu omzuma atıp arka kapıdan çıkardım. Taksiyi çağırırken onu duvara yasladım.

"Birazdan burada olur."

Yanına gidip önünde durdum. Uzun saçları önüne düşmüştü. Gülümseyip saçlarını geriye yatırdım. Gözlerimiz buluşunca bileğimden tutup beni duvara yasladı. Ben hâlâ gülümserken o da bana eşlik edip gülümsedi. Yanaklarımı sıkıp iki yana salladı.

"Bir gün sincap gibi ağzına fıstık sokmayı dene."

Tek kaşımı kaldırarak yakalarından tuttum ve kendime çektim.

"Başka bir şeyi alsam?"

Şaşkınca bana bakarken yanağını sıktım. Taksi gelmişti. Hyunjin'i taksiye bindirip adresini söyledikten sonra taksi parasını ödedim ve dedektifin yanına gittim. Mutfakta ki sandalyede oturuyordu. Gülümseyip omzunu sıktım. Sandalyede uyumuştu paşam.

"Çok bekletmedim umarım?"

Başını iki yana sallayınca gülümsedim.

"Sizi bırakmama ne dersiniz? Arabanız ile mi geldiniz?"

Başını iki yana sallayınca beklemesini söyleyip ana salondan başlayarak mutfak hariç her yerin ışığını kapattım. Ana kapıyı kilitlemeyi de unutmamıştım.
Mutfağa döndüğümde dedektifin yarı uyur biçimde durduğunu fark edip omzunu dürttüm. Oldukça yorulmuş olmalıydı.

"Gidelim."

Ayağa kalkınca önden gitmesini söyleyip ilk telefonumun fenerini açmış, ardından da mutfağın ışığını kapatıp dışarıya çıkmış dedektifin arkasından çıktım. Ben olduğumu anlayamamış olacak ki kolumu sırtıma çevirip beni yüz üstü duvara yapıştırdı. Feneri yüzüme tutunca rahat nefes verip beni bıraktı.

"Kusura bakma. Kafam öyle cinayetlerle dolu ki her şeyden şüpheleniyorum."

"Sorun değil."

Arka kapıyı da kilitleyip arabama ilerlettim. Ben şöfor koltuğuna otururken o hemen yanıma oturup kemerini takmıştı.

"Seni nereye bırakacağım?"

Bana tarif ettikten sonra başını geriye yaslayıp gözlerini kapattı. Yol boyunca sessizce gitmiştik. Dediği yere gelince dedektifi uyandırdım.

"İyi geceler yakışıklı dedektif!"

Bir süre bomboş suratıma bakmıştı, daha sonra yanaklarımı iki eliyle sıkmıştı.

Ne bu yanak sevdası yahu! Gelen giden yanaklarımı sıkıyor.

Ben de karşılık olarak onun yanaklarını sıkınca ortaya komik bir görüntü ortaya çıkmıştı. İkimizde gülüp ellerimizi çektik.

"Bugün için teşekkürler."

"Önemli değil. İşinde bol şanslar!"

"Sana da bol şanslar."

Gülümseyip inmesini izledim. Binaya girene kadar arkasından bakmış, girince de eve sürmüştüm arabayı.

Bol şanslar herkese.

Reklam panosu👉 hikayenizin reklamını ya da sevdiğiniz hikayenin reklamını yapabilirsiniz👉

Hadieyw

𝙀𝙤𝙨 𝙧𝙚𝙨𝙩𝙖𝙪𝙧𝙖𝙣𝙩 MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin