10

419 43 76
                                    

Kapıyı açıp gülümsedim. Hyunjin elinde poşetlerle tam karşımda duruyordu. Geçmesi için kenara çekildim. Hyunjin gülümseyip içeriye geçince kapıyı kapattım. O mutfağa giderken arkasından onu takip ediyordum. Üzerimde sadece şort vardı. Oh mis gibi serin.

"Sana birkaç ilaç ve çay aldım. Çayını nasıl seversin bilemedim ben de papatya, yasemin çayı falan aldım. Üstelik lapa yapmak için malzeme de aldım."

Cidden sırf bunlar için sabahın köründe buraya gelmişti. Bu nasıl patron sevgisiyse artık.

"Ciddi misin sen? Bu kadar uğraşmana gerek yoktu."

Hyunjin omuz silkince arkadan ona sarıldım. Gülüp ellerini ellerimin üzerine koydu.

"Doğruyu söyle bana bir şey olur da restoran kapanır diye mi geldin?"

Hyunjin'den kollarımı ayırıp kendime çevirerek söylemiştim. O ise kaşlarını havalandırarak gülmüştü.

"Nerden bildin?"

"Ben bilirim. Bu arada az önce acayip seksi gözüküyordun."

Hyunjin kahkaha atıp tekrar poşetlere dönünce kalçamı tezgaha yaslayıp kollarımı birbirine çaprazladım.

"Dedektiften de mi?"

Bu sefer ben kahkaha attım.

"Cidden soruyor musun? Tabi ki sen daha seksi gözüküyorsun. Acaba o banyodan çıkınca nasıl gözüküyordur?"

Başımı yere eğip düşünmeye başladım. Saçları hafiften kabarmış ve önüne dökülmüştü. Acaba kasları var mıydı? Ben onu biraz kaslı hayal edeyim. Fazla olmasa da olan kaslarının üzerinden sular damlıyor.. Çenemin kaldırılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Hyunjin'in sarı saçları iki yanına düşmüştü. Bir de çilleri olsa..
Hyunjin'i yavaşça ittirip poşetlerin yanına gittim. Hyunjin'in çıkardığı malzemeleri ayırıp güzelce yerleştirdim. O ise bir şey yapmadan öylece duruyordu.

Onu iterek kırmışmıydım?

Hyunjin'e dönerek gülümsedim. Önüne geçerek saçlarını geriye yatırdım. Burnunun üzerini de parmaklarımla okşayınca gülümseyerek gözlerini kapattı. Böyle narin dokunuşlar onun zayıf noktasıydı. Ne zaman yapsam rahatlayıp gülümserdi.

"Hadi yemek yiyelim."

Gözlerini açıp başıyla onaylayınca yanağını sıkıp dolabı açtım. Yiyeceğimiz şeyleri çıkarırken şarkı mırıldanıyordum. Hyunjin ile yemeği hazırlayıp masaya oturduk ve yemeye başladık.

"Baban ne zaman gelir?"

Omuz silktim.

"Akşama doğru gelebilir."

"Sanırım dedektiflik zor."

Başımla onayladım ve yemeye devam ettim. Yerken birkaç konu daha konuşmuş, yememek faslı bittiğinde Hyunjin bana çay yaptıktan sonra oturma odasına gitmiştik. Hyunjin tam yanımda oturmuş, ensesini koltuğa koymuştu. Saçları koltuktan aşşağıya sarkıyordu.
Çayımdan birkaç yudum alıp yere koydum. Malesef burada masa falan yoktu.

"Ee? Böyle oturacak mıyız?"

Hyunjin başını bana döndürdü.

"Yapacak bir şey var mı?"

"Online oyun?"

"Bana uyar!"

İkimizde telefonlarımızı alıp oyuna girdik.

Nerdeyse 1 saat boyunca oyun oynamıştık. Bol küfürlerin ve bağırmaların olduğu bir süreçti. LOL gibi oyunlar insanları işte böyle yapıyor arkadaşlar. Yine de oynamak güzel. Şimdi ise televizyonu açmış boş boş bir kanalı izliyorduk. Yandan Hyunjin'e baktığımda etrafı izlediğini gördüm. Demek ki onun da canı çok sıkılmıştı. Aslında saat daha erken olduğundan uyuma fikri hoşuma gitmişti, yine de Hyunjin'in ne diyeceğini bilemediğimden bir şey demiyorum.

"Canım sıkıldı. Saatte çok erken."

Hyunjin'e hak verircesine başımı salladım. Hyunjin başını bana çevirip beni süzdü. Bakışları kolumda durduğunda bende koluma baktım. Kolumda ki ize bakıyordu.

"O iz nasıl oldu?" bedenini hepten bana döndürürken söylemişti.

"Yalnışlıkla ateş edildi."

"Ciddi misin? Onu şikayet ettin mi?"

Omuz silkip ayağa kalktım. Birden uyku bastırmıştı.

"Uykum geldi. Biraz uyuyalım mı?"

Hyunjin gözlerini yüzümün her bir tarafında gezdirip başıyla onayladı.

"İyi yat koltukta."

Yere yatıp yayıldım. Parkeler çok serindi.

"Cidden yerde mi uyuyacaksın?"

"Evet." dedim gözlerimi kapatırken. "İstersen benim odamda uyuyabilirsin."

Yanımda hareketlilik hissedince yanıma yaptığını, hatta yüz yüze olduğumuzu anladım. Bir süre gözlerim kapalı durdum, sonra sıkılıp açtım. Hyunjinle göz göze geldiğimde gülümsedim.

"Çok şirin görünüyorsun böyle. Dudakların öne çıkıyor falan." Hyunjin ve ben birbirimize sürekli böyle iltifatlar yapardık. Rahatsız da olmuyorduk açıkçası. Elimi uzatıp Hyunjin'in önüne düşmüş saçını geriye attım.

"Öpebilirsin."

"Ne?"

Kıkırdayıp diğer tarafa dönüp gözlerimi kapattım.

"Hadi uyuyalım."

Üstümden bir şey geçtiğini hissedip sırt üstü uzandım ve gözlerimi açtım. Hyunjin beni yerle kendi arasına hapsetmişti.

"Elini itersem düşersin."

Kıkırdayıp elini itmiş gibi yaptım.

"Düşersem senin üzerine düşerim. Sıkıntı yok."

"Öyle mi?"

"Öyle."

Hyunjin'in yanaklarını tutup sıktım.

"Hyunguna da kafa tutarmış."

Hyunjin gülüp başını iki yana salladı.

"Cidden, seninle uğraşılmaz."

"Ama sırf benimle uğraşmak için sabahın altısında, altı buçuğunda buraya geldin?"

"Yine çok haklı konuştun patron."

"Ben hep haklı konuşurum."

Hyunjin biraz durup yüzümü inceledi, ardından yüzünü buruşturdu.

"Jongin olsaydı en haklı Kyungsoo konuşur derdi."

Kahkaha atıp gözlerimi sildim. Cidden bu mu aklına gelmişti? Bu çocuğun düşünceleri beni çok eğlendiriyor gerçektende.

"Bu arada en sevdiğin çalışanın ben değil miyim?" dudak büzünce sırıtıp onu yan çevirip yere yatırdım. Kucağına otururken yüzünde birkaç saniyelik şaşkınlık vardı. Şaşkınlık kısa sürede gitmiş, yerini sırıtmaya bırakmıştı.

"Artık sensin."

"Jongin, Kyungsoo ona kaldı diye dans ederdi."

Tekrar kahkaha atıp başımı Hyunjin'in omzuna koydum. Hem kucağında uzanıyordum, hem de yatıyordum. Değişik bir pozisyondu. Hyunjin'in elini saçlarımda hissedince gözlerimi kapattım. Diğer elide yavaşça sırtımı okşamaya başlayınca hafiften gülümsedim. Böyle dokunuşları hem severdim hem de uykumu getirirdi.

"Uyuyabilirsin."

Shheeeesssh

Naberin lan

Bugün çok banana fish videosuna ağladım
Sonra dedim ki ben biraz fic yazıp kafa dağıtayım

Bu arada bugün ki 2.bölümü yazıyorm birazdan belki diğer bölümü de yazarım

Şunu da söyleyeyim
Bundan önce smile ficimi okuyanlar Jisung'u ve fici daha iyi anlar diyebilirim
Burada ki çoğu şey orda da var

Neyse

Hadi eyw

𝙀𝙤𝙨 𝙧𝙚𝙨𝙩𝙖𝙪𝙧𝙖𝙣𝙩 MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin