"Ah," Yüzümü yastığa gömdüm.
"Yavaşl-"
"Emir vermeye devam edersen sana yemin ederim ki dediğinin tam tersini yaparım."
Yüksek sesli inlemelerimi peş peşe bırakıp yüzümü gömdüğüm yastığa yumruklarımı geçiriyordum.
Ellerini belimde hissedebiliyordum, sıkıca kavrıyor ve her seferinde kalçalarımı kendine daha sert çekiyordu.
Sesinden ya da kokusundan kim olduğunu asla anlayamıyordum, yüzünü de göremiyordum.
İçimde sert hareketlerini hiç bıkmadan devam ettiren bu kişi hakkında bildiğim tek şey vardıysa o da, çok büyüktü.Yaş anlamında değil. Gözlerimi yaşartacak kadar...
Kalçalarımın iki yanındaki elleri öylesine kavrıyordu ki beni, sanki ellerinin altındaki kemiklerim kırılıverecekmiş gibi hissediyordum.Ve Tanrım, elleri de diğer yönleri gibi devasaydı.
Boğuluyormuş gibi hissettiğim için başımı yastıktan kaldırdım ve derin inlemelerim odanın içinde olduğundan daha yüksek yankılanmaya başladı."Senin çığlıklarını ve inlemelerini sabaha kadar dinleyebilirim." dedi.
Bu sesi gerçekten tanımıyordum.
"Tanrım ah- ne saçmalıyorsun?" diyerek konuşmaya çalıştım.İçimdeki büyüklük nefesimi öylesine kesiyordu ki zar zor konuşuyordum.
"Gün gelecek bu saçmalık için inleyerek yalvaracaksın."Yanağımda ani bir acı hissettim ve ellerimden birini yüzüme attım.
"Rüyanda boşalmadan uyanmalısın." dedi başucumda oturan patron.
Gözlerimi kocaman pörtleterek yatakta dikleştim ve karşımdaki adamdan olabildiğince uzaklaşmak için sırtımı yatağın başlığına yasladım.
Yatakta uzanan bacaklarım onun iki dizinin arasında kalacak şekilde neredeyse üstüme çıktı. Dizlerinin üzerinde duruyordu ve iki elini başımın yanlarına yerleştirmişti.
"Çok güzel inliyordun." dedi ve kıkırdadı.
"Ben, öyle bir rüya görmüyordum!" diyerek kendimi savunmaya çalıştım. Ellerimi göğsüne yerleştirip onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım fakat o hiç kıpırdamadı.Elini kasıklarıma atıp yavaşça okşayıp gözlerimin içine baktı.
"O öyle söylemiyor ama." Ağzının kenarıyla güldü. Bu kadar iğrenç bir gülüş birine nasıl yakışabilirdi?İnlememi yutup sadece hafifçe mırıldandım. Bunu yaptığımı anlamıştı ve elini bir kere daha kasıklarımda ileri geri hareket ettirdikten sonra atik bir şekilde üstümden indi.
Neredeyse sesi duyulacak şekilde yutkundum. Şaşkınlıkla ona bakıyordum.
"Sana çok büyük eziyetler çektireceğim Eymen Ulu." dedi hala gülerek yatağın başında dikilirken.
"Senin gibi bir manyaktan her şeyi bekliyorum." dedim. Bana zarar veremezdi. Sadece aptal şeyler saçmalıyordu.
"Beni ciddiye almıyorsun." dedi sorar biçimde. Birkaç adım gelip yüzünü yüzümün bir karış ötesine serdi.
"Senin gibi bir palavracıyı kimse ciddiye almaz!" dedim başımı dikleştirerek.
'Hah!' der gibi bir gülüş döküldü dudaklarından ve yüzünü yana çevirdi. Gülüşünün yerini ciddiyete bırakıp yüzünü tekrar yüzüme döndü."Ne kadar yalvaracağından haberin yok." dedi elini çeneme atmış baş parmağıyla dudağımı okşarken. Gözleri dudaklarımdaydı, dudaklarını usulca yaladı.
Eli çenemden boynuma indi ve geniş eliyle tüm boynumu sardı. Dikleştirdiğim başımı yatak başlığına boynumu ittirerek sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nobran BxB
Fanfiction"Seni diğerleri gibi öldürmeyeceğimi biliyorsun değil mi?" diye sordu zehirli elleriyle ensemi okşarken. "Biliyorum." dedim. "Daha acımasızca öldüreceksin." +18