Bölüm 4: Baba

1K 26 19
                                    


"Aynen, sikimin keyfi öyle istiyor. Çık odadan."

"Boran Bey, beni bir dinleyin..."

"Çık."
Birkaç adım sesinin ardından gelen bir kapı sesi.

"Amma salakmış bunlar da." dedi pöfleyerek. Birkaç saniye öncesine kadar uyuyor olmam ve onun sesine uyanmam sinirlerime dokunmuştu. Hem kendi uyutuyor hem kendi uyandırıyordu. Bu adam hiç susar mıydı ki?

"Ne çok konuştun be..." diye mızıldanarak gözlerimi açtım.
"Uyanmışsın!" dedi ağzını bir karış açarak sırıtırken.

"Senin yüzünden." dedim ters ters ona bakarak.

"Ölürsün de sana daha fazla eziyet edemem diye korktum." derken elini kurşun yaramın üzerine doğru kasıklarımdan ve karnımdan gezdirdi.

Daha önce yarama bastırdığında hissettiğim acıyı hatırladım.
"Dur!" diye endişeyle elimi eline atıp yakaladığımda kıkırdadı. Bu adamın kıkırdamaları hiç bitmez miydi? Manyak mıydı neydi bilemezdim ama, sürekli gülüyordu.

"Hem sen ne biçim mafyasın amına koyayım? Sürekli sırıtan mafya mı olur?" dedim elini omzumdan uzaklaştırarak.

"Bilemiyorum orasını." dedi yatağımın başına çekip oturduğu sandalyeye sırtını yaslarken. Ellerini göğsünde birbirine dolamıştı.

Bir şey unuttuğunu fark edermiş gibi ağzını hafifçe açtı ve kaşlarını kaldırarak ellerini cebine attı.

Cebinden telefonumu çıkarmıştı ve bana uzatıyordu.
"Babanı ara son kez." dedi tüm ciddiyetiyle.

Gerçekten orada kalacağımı ve babam yerine polisi aramayacağımı falan mı sanıyordu?

"Polisi arayacaksındır sen şimdi, ara hadi." dedi kendine güvenerek. Bu işin içinde bir bokluk olduğunu kendine olan güveninden anlayabilmiştim.

Beline uzandı ve silahını çıkartıp üstüme doğrulttu.
"Ara hadi." dedi dudağının kenarıyla sırıtırken.

"Siktiğimin piçi..." diyerek söylendim.
"Babamı arıyorum. Tekrardan bir yerlerimi deşmeden indir şunu." dedim elimin tersiyle yüzümün karşısındaki silahı iterken.

"Aferim sana." Silahını beline geri yerleştirdi.

Telefon rehberinde babamı bulup aramaya başladım.  Bir saniye sürmedi ki hemen açtı.
"Oğlum!" Sesi çok endişeli geliyordu.
"Babacım? İyi misin?" diye sordum gerçekten iyi olduğundan emin olmak istediğimi belli ederek.

Boran'ın bakışlarından anladığım üzere telefonu hoparlöre almamı istiyordu. Kaşlarıyla telefonu işaret ediyordu. Telefonu hoparlöre alıp dizimin üzerine bıraktım.

"Ben iyiyim de sen... Oğlum iyi misin?" Sesi gerçekten de olması gerektiğinden endişeli geliyordu. Arada bir derin nefes aldığını duyuyordum ve sesi titreyerek geliyordu. Büyük ihtimalle ağlıyordu ama nedenini çözemiyordum.

Adının Boran olduğunu öğrendiğim, sırtını sandalyesine yaslamış keyifle beni dinleyen adama sorar bakışlar attım.

Ellerini 'Ben bilmiyorum!' der gibi iki yana açıp omuzlarını kaldırıp indirdi.

"İyiyim, ne olabilir ki?" dedim son saniyelerde ağladığı kesinleşen babama.

Gözlerim Boran'ın gözlerine kitlenmiş şekilde babamı dinlemeye başladım.
"O adam manyağın teki. Oğlum beni iyi dinle... seni kurtaramam ama sen kendini kurtarmak için her şeyini ver." Sanki ölecekmişim gibi davranıyordu.

"Sen ölmemişsin oğlum. Beni dikkatli dinliyorsun değil mi?" dedi. Eve dönünce delirmiş miydi?

"Evet baba."
"Seni öldürecek. Ben kendi gözlerimle gördüm. Senin gibileri öldürdüğünü. Ona ihanet edenleri... Gözünü kırpmadan öldürdüğünü..."

Cevap vermedim, sadece Boran'ın gözlerine bakıp babamı anlamlandırmaya çalışıyordum.

"Şimdiye ölmediysen, sana çok eziyet çektirecek. Ne derse yap, köpek gibi hayal et kendini. Sinirlendirme, küçük görme. Sen onu bir küçük görürsen o sana ne kadar büyük olduğunu on kat büyük gösterir."

"Biliyorum."

"Özür dilerim oğlum. Umarım çok acı çekmeden ölürsün."

"Baba?" Telefon yüzüme kapanmıştı.
Öylesine sinirlenmiştim ki... Beni manyağın tekiyle bırakıyordu ve dediği şey acısız ölmemi dilediği miydi?

Boran'ın alayla güldüğünü gördüm. Hoşuna mı gidiyordu? Onun pis gülüşü daha da gerilmeme neden oldu.

Sinirle gözlerim doldu. Elimde sıktığım ve artık avuç içimi acıtan telefonu Boran'ın başının üstüne yüzüne gelmeyecek şekilde duvara sertçe fırlattım. Öfkeyle boğazımdan çıkan bir bağırışı da ardında getirmişti bu hareketim.

Sandalyenin arkasındaki duvarda parçalanıp yere düşen telefonuma baktım. Duvardan bir metre kadar öndeki sandalyeden hâlâ bana dik dik bakan Boran'a çevirdim bakışlarımı.

"Siktiğimin piçi... Mutlu musun!" Yüzüne tükürüklerimi sıçratarak bağırdım.

"Bilemedim." dedi dik dik bakmaya devam ederken.

Ellerimi iki yana teslim olur şekilde açtım.

"Al eziyet et! Acıdan korktuğumu mu sanıyorsun? Korkmuyorum!" Yaramı düşünmeden ayağa kalktım ve tişörtünden tutup onu kendime çektim. Tepki vermeden yaklaştı yüzüme.

"İstediğin kadar eziyet et..." dedim dudaklarına doğru fısıldayarak, nefesi nefesime karışıyordu.

Ellerini enseme yerleştirdi ve dudaklarımızın birleşmesine bir santim bile kalmamışken bana geri fısıldadı.

"Eziyet mi görmek istiyorsun?" Aniden ayağa kalkıp beni yatağa itti, omuzlarımdan. Canım öyle yanmıştı ki yüksek sesle inledim.

Ben sırt üstü yatakta uzanırken üstüme çıktı. Tek elini başımın arkasına yerleştirip saçlarımı geriye doğru çekti. Boynum tamamen onun önüne serilirken hissettiğim acıyla karışık zevkle tekrardan inledim.

"Sana öyle bir eziyet edeceğim ki..."
Başım geriye çekilmişken kendini sergilemek için ortaya atılan adem elmamın yanındaki ince deriyi dişleriyle kıstırdı. Boynumdaki tiz acıyla dudaklarımın dibinde kalan kulağına doğru inlemeyle karışık bir ahlama bıraktım. Yüzünü tekrar yüzümün karşısına getirdi. Elini saçımdan çekip omzuma yerleştirdi. Ne bastırıyor ne de acıtmaya çalışıyordu. Sadece acının kontrolünün onda olduğunu göstermeye çalışıyordu.
"Sana daha çok eziyet etmem için yalvaracaksın."

Kokusunun ciğerlerimi sardığını hissedebiliyordum. Naneli sakız ve biraz da çiçeğin karışıp daha önce hiç duymadığım erkeksi bir kokuyu yarattığını hissediyordum. Sanki saçlarını yeni yıkamış biri gibi ferah kokuyordu, ama saçları kupkuruydu.

Ona onun sözüyle cevap verdim. Yeterince sinirliydi, ama ben onu sinirlendirmek değil kışkırtmak istiyordum.

"Bilemiyorum orasını."





;
ARKADASLAR NOLUYO NOLUYO

;ARKADASLAR NOLUYO NOLUYO

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


❤️‍🔥

Nobran BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin