"Siktir git." dedim dirseğimle yanıbaşımdan onu iterken. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Sinirlerim tepeme atmıştı ve sabrım tükenmişti. Aşkını siktiğimin piçi beni nasıl geberteceğini anlatıyordu ve sonra da onu sevmediğim için ağlıyordu.
"Ne anlatıyorsun hâla sen? Manyak herif!" diyerek ayağa kalkmaya çalıştım. Benden önce ayağa kalkıp karşıma dikildi. Yana bir adım alıp gidecekken kolumu sıkıca tuttu ve gitmeme izin vermedi.
Kurtulmaya çalışıyordum, siktir olup gidecektim fakat nereye? Beni ölüme terk etmiş babama mı? Buz gibi sokaklara mı? Gidecek yerim yoktu.
"Nereye gittiğini sanıyorsun? Gidecek yerin mi var?" diye sordu, gözlerimin en derinine, meydan okur gibi bakıyordu.
"Senin gibi sik beyinli bir yavşağın elinde ölmeye meraklı değilim." dedim ve ona doğru sert bir adım attım. Aklıma estiğince davranıyordum ve bu benim başıma her an bela açabilirdi.
Bedenlerimiz iyice yaklaşmıştı. Nefesinin yüzüme çarptığını hissedebiliyordum. Sıcak nefesi bana ne kadar üşüdüğümü hatırlattı bana.
"Öyle güzel öldüreceğim ki seni, ölüler kıskanacak." dedi yüzünde pis gülüşü yayılırken.
"Ölene kadar seni öyle güzel kullanacağım ki..." dedim ve ellerimi kemerine attım.
Göğsünün hızla yükseldiğini fark etmek zor değildi.
"Nasıl kullanacakmışsın?" dedi ve duruşunu daha da dikleştirdi."Gözlerin benim için yaşadığını söylerken öyle doluyor ki, hiç umrumda olmadan siktireceğim sana kendimi. Sen aşkım için yalvarırken ben koca sikin için yalvaracağım sana. Daha da paramparça olacaksın."
Hırsla parlayan gözlerinin tekrardan öfkeyle dolduğunu görebiliyordum. Yüzünde mimik oynamıyordu fakat gözleri, gözleri öfke krizleri geçiriyordu ve Boran 'Dur. Yapma.' diyordu.
"Ah, Eymen... Olanlardan da, olacaklardan da haberin yok." dedi. Geriye bir adım aldı ve kemerindeki elim boşluğa düştü.
"Kıyamam!" dedim dudaklarımı büzerek. "Yoksa seni bir gram sevmediğim için çaresizlikten bana aşk büyüleri mi yaptıracaksın? Bu kadar acınacak halde misin?" dedim ve alayla sırıttım.
"Sikim için çaresiz bir azgınlıkla beni sinirlendirmeye çalışırken sen daha acınası görünüyordun." dedi.
Aslında söyleyebileceğim çok şey vardı. Fakat o an söyleyecek hiçbir şey bulamadım. Şaşkınlıkla dudaklarım aralanmıştı ve afallamıştım.
"Her neyse, sikimde değil." diyerek geçiştirmeye çalıştım.
"Sen sikimdeydin ama." dedi ve beni göt gibi bıraktı. Sinirden neredeyse domatese dönmüştüm ve bunun onun ne kadar hoşuna gittiğini görebiliyordum.
Ölecek olmam bir gram umrumda değildi, tek istediğim ölmeden önce biraz eğlenmekti. Onunla dalga geçmek beni eğlendiriyordu ve altta kaldığım zaman sinir küpüne dönüyordum.
"Açlıktan kızardın, yemek ye sen." dedi ve beni kolumdan tutmasıyla beraber yukarı çıkarmaya başladı. Adımlarımı sert atsam bile gerçekten aç olduğum için hiç direnmedim. Yine de cevap vermedim, sonuçta o sikik bir katildi ve bu benim hiç sikimde değildi.
Kısacık bir vakitte üst kata ulaştık, üstüm başım toz içindeydi ve kafam hâlâ biraz iyiydi. Bana bir şey mi vermişlerdi yoksa açlıktan mı dönüyordu bu başım?
"Kıyafet verin şuna, ne yersin?" Başkalarına emir verdikten sonra bana ne yiyeceğimi sordu, bense yapması zor bir şey düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nobran BxB
Fanfiction"Seni diğerleri gibi öldürmeyeceğimi biliyorsun değil mi?" diye sordu zehirli elleriyle ensemi okşarken. "Biliyorum." dedim. "Daha acımasızca öldüreceksin." +18