''Yeni gelen kişi'' olmak gerçekten de çok zor birşeymiş. 'Birşeymiş' diyorum, çünkü bende ilk defa yeni gelen oldum. Paris'i görmeyi çocukluğumdan beri isterdim fakat Paris için Los Angeles'i, doğuduğum , büyüdüğüm şehri bırakmak zor geliyor. Ben herşeyi orada bıraktım, okulumu, arkadaşlarımı, sokağımı, evimi, ruhumu...Paris'te yaşamak hiç içten değil. Bu konuyu babama anlattığımda babam, '' Daha yeni taşındık,Nina. Los Angeles ve Amerika'yı özlüyorsun, anlıyorum. Ama lütfen Paris'e bir şans ver. Her şey çok güzel olacak, eminim bundan. Ben sana güveniyorum kızım, sen çok iyi birisin. Kısa sürede birsürü arkadaşın olacaktır.'' dedi gülümseyerek. Ona sarıldım. Bu benim için çok güzel bir terapi şekli. '' Hem sen neden böyle odana tıkılıp kaldın? Paris keşfetmek için harika bir yer.'' dedi. '' Hadi, çıkar şu tembellik hırkasını üstünden!'' diye ekledi. '' Peki baba, ama sadece yarım saat.'' diye mırıldandım. '' Paris'in güzelliğiyle büyülenip, geç kalma Nina.'' , '' Merak etme baba. Paris eminim ki çok güzel bir yerdir ama unutma burası Los Angeles kadar büyüleyici olamaz.'' dedim. Babama göre, Paris'i fazla küçümsüyordum. Babam '' İyi gezmeler Nina.'' dedi, gülümsedi ve odamdan çıktı. Odama şöyle bir bakındım. Odam çok güzeldi. Toz pembe simli duvarları ve krem rengi parkeleri çok güzel uyum sağlıyordu. Fransız balkonumun önüne koyduğum, uzun, ince ve zarif sehpamın üzerine yerleştirdiğim küçük melek figürüm, aynı zamanda yere kadar perdelerimde çok hoş duruyordu. Sehpamın yanına koyduğum, ince ve zarif koltuklarım eşsizdi. Beyaz büyük aynama doğru ilerledim. Kendime uzun bir süre boyunca bakındım. ''Kendimi şekle sokup, dışarıya çıkmam uzun zaman alacak.'' dedim kendi kendime. Derince ofladım, dolabımı açtım. Dışarıda bahar sevinci kendini gösteriyordu. En canlı, rengarenk kıyafetimi bulmalıydım. Eminim, buradaki insanlarda böyle yapıyorlardır. En sonunda, turkuaz kot pantolonum, üstüne kırmızı çizgileri olan, beyaz bluzumu giymeyi karar verdim. Sarı asmalı çantamla uyum içinde olacaktım. Hazırlanmadan önce güzel bir duş aldım. Daha sonra saçlarımı kurutup, şekillendirdim. Üstümü giyindim. Çantama 50 Euro'mu, parfümümü, cüzdanımı, telefonumu ve anahtarımı yerleştirdim. Dudak koruyucumu sürdüm, aşağıya indim AirMax ayakkabılarımı giydim. Her şeyimle uyum içindeydim. Dışarı çıkmaya hazırdım. Şimdiden Paris'i biraz sevmeye başlamıştım. Her şey güzeldi,ŞİMDİLİK....
