Güzel Bir Dönem Hayali

54 7 0
                                    

Geldiğim yollardan geri dönerek, evimin yolunu kolayca buldum. Hava kararmaya başladığından, elimi çabuk tutmalıydım. Hızlı adımlarla eve doğru ilerlerken saatime baktım. Saat beş olmak üzereydi. Babam birazdan işten dönmüş olurdu.

Sonunda, evimizin olduğu caddeye girdim. Hızlı yürümekten yorulmuş, alışveriş yapmaktan acıkmıştım. Akşam yemeğini yiyinceye kadar dayanabilir miyim, bilmiyorum. Elimi cebime soktum ve alışverişten arta kalan on iki buçuk Euro'ma baktım.'' Akşam yemeğine kadar atıştırmalık bir şeyler yiyebilirim.'' diye düşündüm. Bizim caddede tek dükkan, küçük ama çok şirin pastanemizdir. Eve eşyalarımızı ilk getirdiğimizde babam bana oradan bir kurabiye almıştı. Tadı enfesti. Pastanede yaşlı, tonton bir amca çalışıyordu. Oldukça iyi bir insandı. İnsanlar konusunda seçiciyimdir, ama bu amca gerçekten çok iyi biriydi ve cana yakındı. Koşarak pastaneye doğru gittim. Kapıyı açtım ve '' Merhaba Eduard Amca! '' dedim. Döndü, ve bana gülümseyerek baktı, '' Hoş geldin Nina. Sana nasıl yardımcı olabilirim? '' dedi. ''Çikolatalı büyük kurabiyelerden bir tane alabilir miyim? Paket olsun lütfen.'' dedim sandaliyelerden birini çekip oturarak. Eduard Amca, büyük çikolatalı kurabiyelerden bir tane alıp, özenle paket yaptı ve poşete koydu. Daha sonra bana poşeti uzatarak, ''Buyurun Küçük Hanım.'' dedi. Ayağa kalktım, sandaliyemi düzeltip, poşetimi aldım. İki Euro'yu eline verdim. Çıkarken '' İyi günler Eduard Amca!'' dedim gülümseyerek. ''İyi günler Nina. Afiyet olsun!'' dedi Eduard Amca. Dükkandan çıktım, hızla eve doğru koştum. Anahtarımı çantamdan çıkarıp kapıyı açtım. Babamın gelip gelmediğini anlamak için '' Ben geldim!'' diye bağırdım kapıyı örterken. Ses çıkmadı, demek babam gelmemiş. Mutfağa girdim ve elimdeki poşeti masanın üzerine bırakıp, yukarı odama çıktım. Üstümü çıkarıp, evde giydiğim kıyafetlerimi giydim. Elimi yüzümü yıkadım ve kurabiyemi yemek için aşağı mutfağa indim. Paketi açtım, kurabiyeyi elime aldım ve dökmemeye çalışarak yemeye başladım. Tam biraz yemiştim ki, kapı açıldı. '' Ben geldim! '' dedi babam. Hemen kapıya koştum, babama sarıldım. '' Hoş geldin baba. Bende akşam yemeğine kadar bir şeyler atıştırıyordum.'' dedim. '' Hmm... O zaman atıştırmalığını yedikten sonra ilk Paris gününü konuşuruz? Ne dersin? '' dedi babam. ''Peki, ben hemen atıştırmalığımı yiyip geliyorum.'' deyip mutfağa koştum. Babam arkamdan '' Nina, buzdolabında meyve suyu var. İstersen iç.'' dedi. '' Peki baba.'' diyip, mutfağa koştum. Buzdolabını açıp meyve suyunu aldım. Bir bardağa döküp masaya koydum. Meyve suyumla kurabiyemi tıkınıp, masadan kalktım. Bardağımı bulaşık makinesine yerleştirip, poşet ve paketi çöpe attım. Masayı silip, banyoya çıktım. Elimi yıkadım. Salona indim, babam her zamanki gibi televizyon izliyordu. Yanına oturdum. '' Ee, anlat bakalım Nina. İlk günün nasıl geçti? Kendine neler aldın?'' diye sordu. O an kafamda bir şimşek çaktı. '' Alışveriş poşetleri...'' diye çığlık attım. OLAMAZ! Alışveriş poşetlerim pastanede kalmıştı. '' Ne oldu?'' diye sordu babam, paniklemiş görünüyordu. '' Alışveriş poşetlerimi, pastaneden kurabiye alırken orada unutmuşum.'' dedim. '' Gidip alabilir miyim baba?'' diye sordum. '' Gidebilirsin. Ama dikkatli ve hızlı olmak şartıyla.'' dedi babam. Hemen kapıya doğru fırladım. Üstüme hırkamı aldım ve cebime anahtarımı atıp, ayakkabılarımı giydim. Dışarı çıktım, koşarak pastaneye gittim. Kapıyı açtım. Eduard Amca gazete okuyordu. Soluk soluğa, ''Merhaba Eduard Amca. Sanırım kurabiye alırken alışveriş poşetlerimi burada unutmuşum.'' dedim. Eduard Amca eğildi, bana alışveriş poşetlerimi uzatarak, ''Bende bunların sahibini arıyordum.'' dedi gülümseyerek. '' Çok teşekkür ederim. İyi akşamlar!'' deyip, kapıya yöneldim. Eduard Amca arkamdan, '' İyi akşamlar. Babana selamlarımı iletirsin.'' dedi. Ona döndüm, ''Tabiki.'' dedim ve dükkandan çıkarak eve doğru koştum. Cebimdeki anahtarı çıkararak kapıyı açtım. Hırkamı asıp, alışveriş poşetlerimle babamın yanına gittim. Babam, '' Aldıklarına bakabilir miyim?'' dedi. '' Tabii baba. Bugün girdiğim mağazalardan birinde %50 indirim vardı. Fransızların moda anlayışını sevdim.'' dedim. Babam, içinde makyaj malzemeleri olan poşeti fazla karıştırmadı, eline tişörtlerim ve parlak cüzdanımın olduğu poşeti alıp, içindekileri çıkarmaya başladı. Hepsini dikkatlice inceledikten sonra, teker teker poşete tekrar koydu. '' Aldıklarını çok beğendim Nina. Özellikle parlak cüzdanına bayıldım!'' dedi babam bana doğru gülümseyerek. Ben de ona gülümsedim. '' Ahh! Daha akşam yemeğini hazırlamadım.'' diye tiz bir çığlık attı babam. Daha sonra mutfakta yemek yapmaya koyuldu. Bende, alışveriş poşetlerimi alıp odama çıktım. Yeni aldığım eşyalarımın hepsini yerine koyduktan sonra anneme bir e-posta göndermeye karar verdim. Annem ve babam maalesef ayrılar. O günden beri bir yanım eksik sanki. Annem yanımdayken babam yok, babam yanımdayken annem yok. Bu acıyı sadece yaşayan anlar. Her neyse, masamın başına oturdum ve bilgisayarımı açtım. Anneme yazmaya başladım;


Canım Anneciğim,

Nasıl gidiyor? Los Angeles'ta hava nasıl? Her şey güzeldir umarım, olduğu gibi. Los Angeles'ı çok özlüyorum, özellikle seni. Ama Paris'i de sevmeye başladım. Mutlaka alışacağım. Yarın okul açılıyor. Çok heyecanlıyım. Güzel bir dönem hayali kuruyorum. Lütfen bana dua et anne. Her şeyin güzel olması için.

Sevgilerimle,

Nina.

E- postamı yolladım. Ve babam bana seslendi, '' Nina akşam yemeğimiz hazır.'' . ''Peki baba, hemen geliyorum.'' diye bağırdım. Bilgisayarı kapattım, ellerimi yıkadım ve aşağı, mutfağa indim. Her şey hazırdı. '' Hmm... Çok lezzetli görünüyorlar.'' deyip masaya oturdum. Babam,'' Emin ol tadı da öyle.'' dedi. O da masaya oturdu. Gerçekten de çok lezzetliydi. Hemen bitirdim. '' Çok lezzetli olmuş baba. Eline sağlık. '' dedim. ''İstersen biraz daha koyabilirim, ne dersin?'' dedi babam. '' Hayır, sağ ol. Yeterince doydum.'' dedim banyoya doğru yönelirken. Banyoya girdim, ellerimi yıkadıktan sonra salona gittim. Saat sekizdi. '' Bir saat daha oyalanabilirim.'' diye kendi kendime söylenip, ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Televizyonu açtım, '' Bir şeyler izleyip yatarım.'' diye mırıldandım. İzlerken, arada dalıyordum. En son ne oldu hatırlamıyorum, babamın sesiyle uyandım, '' Nina, uyuya kalmışsın sanırım. Haydi kalk dişlerini fırçala da yatağına yat canım.'' dedi. Yavaşça kalktım, banyoya gidip önce dişlerimi sonra ayaklarımı ve ellerimi yıkadım. Odama geçtim ve pijamalarımı giydim. Yatağıma yattım. Gözlerimi kapadım. Birden babam odama girdi, ışığımı kapatıp, yanıma geldi ve bana bir öpücük vererek, '' İyi geceler canım.'' dedi. ''İyi geceler baba.'' dedim odamdan çıkarken. Kapıyı kapattı. Yarın okulun ilk günüydü ve yarın hayatımda ilk kez '' Yeni Gelen'' olacaktım. Güzel bir dönem geçirmek okulum için en büyük isteğimdi. Düşüncelerimle birlikte uyuyakaldım.



Yeni GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin