2| evimdeyim

1K 95 109
                                    

-
Bugün evime dönüyordum. Kendimi daha güvende hissedebilecektim, bu yüzden daha sakinim bugün. İyi hissetmeye zorluyorum kendimi. Aksi halde, yaşamamak için her şeyi yapardım. Ölmek istemiyorum. Ölmekten, bir karanlığa daha gömülmekten korkuyorum. Bu yüzden yüzüme geçirdiğim maskemle, mutluymuş gibi yapmak zorundayım. Ölmeyeceğim.

Yatmaktan sırt ağrılarım başlamıştı. Ayağa kalkmamı, yürümeyi denememi söylese de doktor, yapamıyordum. Doğruldum. Sırtımı yavaşça arkama yasladım ve derin bir nefes aldım. Karnım açtı. Sabahki hemşireden çekindiğim için fazla yiyememiştim. Bebek gibi beslemek zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden, ağırıma gidiyordu bu durum.

Kapım çaldı saatler sonra.

"Bay Jeon?"

"Gelebilirsin."

Sabahki kız olduğunu tahmin edebiliyordum. Yanıma adımladı ve elime bir şey tutuşturdu. Telefon. Anlamaz şekilde elimdeki telefonu tuttum.

"Anneniz..."

Dediği şeyle telefonu hızla kulağıma yerleştirdim. Tiz sesi kulaklarıma doldu.

"Bebeğim."

Boğazımda yumru oluştu o an. Sessizce hemşireye fısıldadım. Ağlayabilirdim. daha fazla rezil olmak istemiyordum.

"Tek kalmak istiyorum."

"Tabii. Üzgünüm..."

Kapıyı ardından kapattığında sanki bu anı bekliyormuş gibi bir damla yaş süzüldü yanağımdan.

"Neredesin?"

Dedim titreyen sesimle.

"Canım... şehir dışındayım, Biliyorsun. özür dilerim. Ne zaman dönebilirim bilmiyorum. İşler biraz karışık ve toparlamadan gelmek gibi bir imkanım yok."

Ağlamam şiddetlenirken, sesli sesli nefes alarak kendimi dizginlemeye çalışıyordum. Bağırdım.

"Gerçekten delirdin mi sen?! Anne oğlun göremiyor artık! Anlıyor musun? O lanet işini, piç herife bırakıp yanıma gelmek zorundasın! Tek başıma nasıl hareket edeceğim? Aklımı kaybedeceğim! Nasıl işim var dersin!"

Hıçkırıklara boğuldum ağlarken. Öyle salmıştım ki şu an, beni dinleyen birisi olsa da umrumda olmazdı. Çünkü bu gözyaşları, hakkımdı.

"Canım benim. Yapamayacağımı biliyorsun. Sakinleşmelisin... lütfen. Seni orada tek bırakmadım. Sana yardım edecek birisini buldum. Hem de işinde harika birisi... her şeyine yardım edecek bitanem. Ağlama artık."

"Birde bakıcı mı tuttun bana?!"

Bu, çok uzun bir süre gelmeyecek demekti. Vücudum titriyordu. Öfkedendi...

Resmen bakıcı tutmuştu bana...

Telefonu avuçlarım arasında sıktım ve ortasından kırarak, parçaladım. Sonunda. Bir kenara fırlattım öfkem hala tazeyken. Üzerimdeki örtüyü de bir yana attım ve ayaklandım. Duvarlara tutunarak ilerlemeye başladım. Sinirim hâlâ öyle tazeydi ki, dizlerim bile sabit kalamıyordu. Çekmeceyi buldum ve açtım. İçindekileri algılamaya çalışırken cüzdanım olduğunu düşündüğüm şeyi alıp cebime koydum. Tekrar duvardan destek alarak kapıyı bulmaya çalıştım. Oda bile hayalimde canlanmıyordu.. bu düşünceyle ağlamam daha da şiddetlendi. Kapıya yaklaştığımı, açılmasıyla anlamıştım. Açılan kapıyı umursamadım ve kulbu kavradım. Kollarımda iki el hissettiğimde korkuyla kendimi geri çektim, fakat kapıyı bırakmadım. Bir daha bulabileceğimden emin değildim çünkü.

"Hey! Duyuyor musun beni?"

Umursamadan ağlayarak ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. Deliymişim gibi tekrar sakinleştirici yapılmasını istemiyordum.

Starry eyes | tk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin