13 Ekim 2018
Park Jimin, üstünde en sevdiği mavi tişörtü ile koltukta otururken kucağına uzanmış olan sevdiceğinin saçlarını karıştırıyorken rastgele kanalları değiştirerek doğru düzgün izlenecek bir program aramıştı.
Canı sıkılmıştı, Yoongi'nin telefon ile uğraştığını görünce ise telefonu elinden çekerek kendine odaklanmasını sağlamıştı.
"Yoongi, sıkıldım!"
Yoongi oflarken Jimin bir an için yaptığı hareketten pişman olmuştu. Ya onu sıktıysa? Onu bunaltıyor, kendinden soğutuyorsa? Korkuyla telefonu eline tutuştururken kalkmaya çalışan Yoongi'nin göğsüne bastırarak yeniden bacaklarına uzandırmıştı. Pekâlâ, belki telafi etmişti?
"Jimin, ne yapıyorsun?"
Jimin kendisine gelen soruyla beraber, az önce hiçbir şey olmamış gibi gözlerini kocaman açmış; ona sevecenlikle gülümsemişti. Bazen bu duygu değişimleri kendisini bile şaşırtsa yılların verdiği alışkanlıkla önemsememişti.
"Hiç, hiçbir şey sevdiceğim. Sen telefonunla ilgilenebilirsin. Rahatsız etmeyeceğim seni."
Tatlı ses tonu Yoongi'nin yüreğine dokunmuş olsa bile bu ses tonu Jimin'in kaçış noktasıydı. Yoongi biliyordu.
Jimin'in kollarından kurtulmuş bir şekilde ayaklanırken karşısında kendisine bakan çocuğun gözlerindeki beklenti onun harekete geçme isteğini dürtmüştü.
Yoongi, otururken bile ışıldayan sarı saçlı sevgilisinin ellerinden tutup kaldırmış, mutfağa doğru çekelemişti. Acıkmamışlardı, hatta tüm gün dolaştıktan sonra daha yeni eve gelip akşam yemeklerini yemiş, sonra ortalığı beraber toplayıp oturmuşlardı ancak Yoongi sevgilisinin sıkıldığını fark etmişti.
Siyah saçlı çocuk, sevgilisini çekelemeyi bırakırken Jimin ise neden mutfağa geldiklerini sorgulamıştı. Beline sarılan eller ile bir an için ne olduğunu anlayamamış olsa bile Yoongi onu kaldırarak tezgaha oturtmuş, kucağına ise bir kap vermişti. Jimin'in kıkırtısı mutfağı doldururken hâlâ ne yapacağıklarını merak ettiğinden dolayı bakışlarını sevgilisinin üstünden çekmemişti. Yoongi, dolaba doğru ilerleyerek süt çıkartmış, sevgilisinin oturduğu yerin yanına bırakmıştı.
Meraklı bakışları sönmeyen çocuk, bir elindeki kaba bir de yanındaki süte bakarken dolaptan geçen gün aldıkları hazır keki çıkartan sevgilisi sayesinde anlamıştı ne yapacaklarını. Tabii ki bir pasta.
Yoongi krem şanti paketini de çıkartınca Jimin kendi görevini çoktan yerine getirmiş, bir bardak sütü tutmuş olduğu kaba dökmüştü. Sevgilisi,sütün üstüne açtığı paketin tamamını boşaltınca ise konuşmaya başlamıştı.
"Şimdi bana çırpma aletini vermen lazım sevdiceğim."
Yoongi sözüne itaat edercesine eğilirken aynı zamanda elini hiç olmayan hayalî ceketini götürüp düğmelerini iliklemişti. Jimin onun bu tavırlarını izlerken bir anda kahkaha atmasıyla beraber Yoongi de gülmüş, ardından gülüşüyle beraber dudaklarına öpücük bırakmıştı. Geri çekildikten sonra ise bahsettiği çırpma aletini sevgilisine vermişti. Onlar gerçekten çok güzel aile olacaklardı.
Eline verilen çırpma aleti ile işine devam eden Jimin, sevdiği adamın ocak başında birkaç malzeme ile uğraşmasını izliyordu.
Alnına dökülen tutamların hepsiyle oynayıp, işini yaparken ciddileşen gözlerini öpmek istemişti. Park Jimin, Min soyadını taşımak istiyordu. Ve olacaktı zaten. Hayal ettiği her şeyi gerçekleştireceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fourth Of July // Yoonmin √
FanfictionTarih 4 temmuzu her gösterdiğinde Min Yoongi zamanı geriye almak istiyordu.