BÖLÜM 3

10 3 1
                                    

    Annemin ikinci ikazından sonra hazırlanmak için dolabın yanına geçtim. Dolabı açar açmaz gördüğüm ilk pantolonu ve tişörtü elime aldığım gibi giymeye başladım. Saçımı hızlı hızlı taradıktan sonra ensemde bağlayıp direkt odadan çıktım.

    Merdivenlerden inerken çantamı unuttuğumu fark ettim ve tekrar odama çıktım. Bir yandan da durmadan söyleniyordum:

- Bravo Aslı, Harikasın! Allah bilir daha çantanı bile hazırlamamışsındır.

    Odaya girer girmez çantamı aramaya başladım. Odam o kadar dağınıktı ki dakikalarca çantamı aradım, sonunda yatağın altında buldum.

    Annem habire sesleniyordu:

- Hadi kızım çabuk ol. Servise 8 dk var.

    Bir yandan da söyleniyordu:

- Tabii gece geç saatlere kadar televizyon izlersen olacağı bu. Gör bak yarın bu televizyonu aynı yerde bulabilecek misin!

    Hızlıca çantamı kapıp tekrar merdivenleden aşağı koştum.
Annem siniden küplere binmişti. Bana harçlığımı uzatıp " geç kaldığın için kahvaltını okulda yap " dedi. Ben de hafifçe sırıtıp parayı aldım ve sonunda evden çıktım.

    Yol kenarında 1-2 dk bekledikten sonra servis geldi. Kapı Açıldığı gibi kendimi içeri attım ve bir anda gülüşmeler başladı. Herkes bir ağızdan kahkaha atıyor aynı zamanda  konuşuyorlardı:

" ooo Aslı yeni tarzın mı?"

" bundan sonra böyle gez Aslı"

" knk sen bir starsın"
...

    Başta ne olduğunu anlamamıştım ama uzun sürmedi. Tişörtümü ters giymiştim. Büyük facia!
Utancımdan boş bulduğum ilk koltuğa oturdum ve sessizce okula varmamızı bekledim.

    Nihayetinde okula varmıştık. Ben servisten iner inmez çantamı kucağıma alıp hızlı adımlarla tuvalete doğru koştum. Yolda birkaç kişi garip garip baksa da umrumda olmamıştı.

    Biraz daha yürüdükten sonra girişteki ilk kızlar tuvaletine girdim. Orada tişörtümü düzgün bir şekilde giydikten sonra süpürgeye dönen saçımı da biraz düzelip çıktım. Artık rahatlamıştım. Sakin adımlarla sınıfıma çıktım. Merdivenlerde Yelo'yla karşılaştım ve birlikte sınıfa girdik.

    Okulun son haftaları olduğu için sınıfta pek fazla kişi yoktu ve bu da ders işlemeyeceğimiz anlamına geliyordu. Sınıfta sadece ben ve Yelo'yla beraber Neco ve Ali vardı ha bir de süslü Rukiye.

    Yelo'yla beraber sıramıza oturduk. Zilin çalmasına daha çok vardı, bu yüzden hemen telefonlarımıza sarılıp sosyal medyada gezinmeye başladık.

    Sayısız kıyafet bakıp milleti hackledikten sonra zil çaldı.
İçeriye edebiyat hocamız girdi. Tuvaletten yeni çıkmış ıslak elleriyle kapının koluna tutarken midemin bulanmaması için kendimi zor tuttum.

    Hoca sınıfa ufak bir göz attıktan sonra yerine oturdu. Yoklamayı aldı.
Ardından " evet arkadaşlar, sınıf mevcudu çok az olduğu için ders işlemeyeceğiz. Onun yerine beraber güzel bir şiir aktivitesi yapacağız " dedi.

    Ne şiiri ya, dedim içimden. Kim uğraşacak şimdi. Daha adımı yazarken düşünüyorum bir de şiir çıktı başımıza.

    Ben bunları içimden tekrarlarken hoca hepimize kağıt dağıtmaya başlamıştı bile.

" şiirin konusu hakkında serbestsiniz" dedi ve yazmak için 20 dk verdi.

    Ne yazacaktım ben şimdi? Ne anlardım ki şiir yazmaktan? Boş kağıt mı vermeliydim? Yoksa bir şeyler karalayıp yazdım mı demeliydim? Kafam allak bullak olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sınırların ÖtesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin