Güneşin enerji verici ışıklarıyla gözlerimi araladığımda hemen yanımda bulunan çalar saate bakmamla yataktan fırlamam bir oldu. Hemen telefonumu aramaya başladım. Lanet olsun 3310' umuu bir türlü bulamıyorum. Artık yeni bir telefona geçmenin vakti geldi diye geçirdim içimden. Fakat babamın yadigarı olan değerli telefonuma kıyamıyorum. Şu an bulunduğum durum adeta bir denklemde x i bulamamak gibi. Her şeyi boşverip banyoma koşar adım gidecektim taa ki romatizmam kendini gösterene kadar. Demek ki yine yağmur yağacak diye düşündüm ve şemşiyemi almayı aklımın bir köşesine not ettim. Banyoda dişlerimi misvaklayıp gül suyumu da sürünmeyi ihmal etmedim.
Hemen dolabıma gidip diz bir karış altında biten ekose gri renkli eteğimi ve mor kareli kazağımı üstüme geçirdim. Aynaya bakıp saçlarıma limonla şekil verdikten sonra görüntüme on üzerinden on bir vererek yeni günüme matematik ile başladım.
Son anada aklıma gelen düşünceyle rahatladım. Ders programım değişmişti ve ilk dersim boştu. Hemen mutfağıma gidip kendime bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Dolaptan bir tabağa onar tane yeşil ve siyah zeytini, üç çorba kaşığı kadar reçeli, akşamdan hazırladığım dört yumurtadan oluşan yumurta salatamı,kendi ellerimle hazırladığım üç adet minik poğaçamı, ikişer tane salataklık ve çeri domatesi tabağıma yerleştirdim ardından doktorumun söyledikleri aklıma gelince normal peynir yerine diyetime uygun layt(light) peynirimi de koyup kahvaltıma başladım. Kahvaltımı bitirip bulaşıklarımı yıkadım ve hayat felsefem olan "Matematikte tanım evde hanım" ı gerçekleştirdiğim için içimi bir sevinç kapladı.
Şemşiyemi, anahtarımı ve çantamı aldıktan sonra montumu üzerime geçirip kendimi dışarıya attım. Merdivenleri hızlı bir şekilde,yaklaşık beş dakaikada, inerek kendi rekorumu kırdığıma inanamadım. Nizamettin Beyi gördüğümden beri ruhumu daha genç hissediyordum. Romatizmalarım artık eskisi kadar canımı sıkmıyordu.
Otobüs durağına geldiğimde yağmur şiddetini iyice arttırmıştı. Uzaktan tanıdık arabayı görünce kalbim ritmini değiştirmiş, dudaklarım soğuğun da etkisiyle iyice titremeye başlamıştı. Aniden önümde duran arabanın camı yavaş yavaş açıldı ve küçük dilimi yutmama neden olan kişi karşımda duruyordu.
"Günaydın Hayriye Hanım. İsterseniz sizi de okula kadar bırakabilirim." Gelen ses ile gerçek dünyaya dönmüştüm fakat gözleri omzumun üzerinde bir yere sabitlenince arkamdaki Birgül'ü farketmem geç olmadı. "Ah. Tabiki çok memnun oluruz." diye şakıdı Birgül ve hemen ön koltuktaki yerini aldı. Her ne kadar bozulmuş olsam da belli etmeden arka koltuğa oturdum.
Okula varıncaya kadar Birgül ve Nizamettin teknoloji hakkında konuşuyorlar son çıkan telefonlardan bahsediyorlardı. Aniden Nizamettin Beyin sesi ile dalmıs olduğum düşüncelerden sıyrıldım.
" Sizin telefonunuzun markası nedir Hayriye Hanım?"
Utana sıkıla cevap verdim.
"Şey benim telefonum biraz klasik ama hala iş görüyor yani 3310." dememle birlikte Birgül'ün bir kahkaha patlatması uzun sürmedi.
" Hahaha. Hayriye ciddi misin hala değiştirmedin mi o hurdayı?"
O sırada tam ağzımı açıp cevap verecektim ki Nizamettin Bey hızlı davranıp benim yerime " Aslında en doğrusunu siz yapıyorsunuz Hayriye Hanım. Bu devirde bazı gereksiz harcamalardan kaçınmak gerekiyor." deyip dikiz aynasından bana göz kırptı. Artık nefesim kesilmişti. Yüzümün kızarıklığını saklamak için dışarıyı izlemeye başladım.
Birkaç dakika sonra okula varmıştık Birgül teşekkür edip hızlı bir şekilde okula doğru yol almaya başladı. Ben ise yavaş yavaş okula gidiyorken ensemde hissettiğim nefesle olduğum yerde kaskatı kesildim. Daha sonra bökreklerimdeki taşı bile düşürecek şekilde titrememe yol açan şu cümleyi işittim.
" Bugün çok güzel olmuşsunuz."********************
Hikayemiz aynı düzende devam etmeyecek yeni olaylar ve karakterler sizi bekliyor bu geçiş bölümü olduğu biraz kısa oldu ama en yakın zamanda daha iyi bir bölümle geleceğiz.Öpüldünüz ....