Uzaklardaki Gölge

20 1 0
                                    

Yazdım;
"Ne olmuştu bize,neden babam böyleydi?
Babam niye çok hız yapmıştı? Acaba şu an ne yapıyordu? O da mı beni düşünüyordu..." yazdım ve sol gözümden akan  gözyaşlarımı silmek için camın önünden aldığım peçeteye uzandım, bir gölge gördüm. Evet, gerçekten bir gölgeydi. Gidip gitmemek arasında kaldıktan sonra gitmemeye karar verip camdan baktım. Hafif uzun boylu, sıska bir gölgeydi bu. Saçlarının gölgesi görünüyordu şimdi de. Elinde tuttuğu şapka, büyüktü bayağı. Yaklaşıyordu gölge,  bana doğru.  O da beni kestiremiyordu belli ki. Perdeleri kapatıp rahatlamak için Youtube'da can sıkıntısından izlediğim "rahatlama" videosunu yerine getirmeye başladım. "İçinden rahatlayana kadar say" taktiği deniyordu buna, en azından ben öyle diyordum. Saydım içimden, "1,2,3,." duraksadım, yutkundum. Kalbimi dinledim. Çok çaresizdi, babası hapisteydi bu kalbin sahibinin. Nasıl çaresi bulunabilirdi ki? Bizler Buse ablanın evindeydik, burası hapishaneye yakın diye...
Kapı tıklatıldı, kimse duymadı. Bir daha tıklatıldı, annem bağırdı: "Azraa kapıya baksana kızım" sonra o meşhur uyarı: "Kim o? demeden açma!" "Tamam anne!" .
"Kim o?" dedim. Karşıdakinden cevabını iyi duyabilmek için sustum. "Ben" dedi ilk önce. Sonra zar zor tek nefeste söyledi:  
"Ben amcan, Azra!" Mutfağa koştum, anneme "baska biri mi geldi, kapıya bakar mısın" bakışı attım... Hiç düşünmeden kapıyı açan annem de şaşırmıştı. "Yahya?" Sadece ağzımız açıktı. Ne bir kelime, ne bir ses vardı... Sadece sessizlik...

Kalem NöbetçileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin