2.BÖLÜM

294 23 50
                                    

Genç kadın sevdiği adama doktorun söylediklerini nasıl söyleyeceğini bilemez. Gerginlikle sıkıntılı olsa, zorlukla gülümseyerek bir şeyler söylemeye çalışır: "Fethi, ben aşerdim ya. Biliyorum çok yorgunsun, ama n'apayım bebeğimizin canı çekti? Bana erik alır mısın?" Adam şaşırarak: "Eylem, bunda kızacak durum yok ki, benim ailemin görmemle yorgunluğumu unuttum da... Bu kış ayında erik olur mu bilemem, yoksa neden almayım". Adam deri montunu giyinerek: "Hadi birlikte çıkalım, bebeğimizinde cinsiyetini öğrenip birlikte erik alırız". Kadın sevdiğinin sözleriyle panikleyerek: "Yok, bugün gitmeyelim, yarın gideriz doktora. Zaten 1,5 ay var dünyaya gelmesine o zaman öğreniriz. Hadi Fethi, bize erik al, şiştik burada". Kadın adamın bir şey demesine izin vermeden, kovarlar gibi evden dışarı çıkartır.

Eylem kapıyı kapattıktan sonra üzgün halde: "Affet beni, Fethi. Biliyorum bunu öğrenmen seninde en doğal hakkın ama bunu senin dememle kendini yiyip bitirirsin. Vicdan azabı bile çekersin, pişmanlık duyarsın. Neden yanında olamadım diye... Bu yüzden yalan söyledim sana".

Genç adam evinin yanında markette girer. Satıcıdan eriğin olup olmadığını sorar, satıcı da olmadığını söyler. 2-3 market dolaştıktan sonra erik olan bir yer bulur. Satıcı güleryüzüyle adama: "galiba yenge aşerdi". Adam hayretle: "biz bu erikleri bu nasıl saklıyorsunuz ya?" Satıcı: "ee abi, bizde bununla para kazanıyoruz. Yazın buz yerinde koyup, depoluyoruz". Adam satıcının elinden poşeti alarak: "hayırlı işler kardeşim" der marketten ayrılır.

Genç kadının telefonla arkadaşı ile konuşur, Derya sinirlidir Eylem'e: "sen durup dururken izin almazdın hem de uzun bir süreliğine? Kötü bir şey mi oldu? Zaten apar topar gittin ne oldu?" Kadın koynunu sıkarak arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyordu: "önce sakin ol Derya. Yorulduğum için kendime biraz tatil ettim o kadar". Arkadaşının sabrı tükenerek: "Eylem, seni nerdeyse 2 yıldır tanıyorum. Benden bir şey saklıyorsun, buna adım gibi eminim söyleyecek misin artık ne olduğunu?"

Kadın oflayarak sıkıntılı sesle: "offf tamam tamam anlatacağım, sakin ol önce. Ama bunu kimseye söylemek yok, en önemlisi de Fethi'ye anlatmayacaksın". Telefonun diğer ucunda arkadaşı zafer gülüşü ile: "tamam kimseye söylemem. Anlat hadi". Eylem aynı ses tonuyla: "Hani geçenlerde seninle gizli göreve gitmiştik ya, ben orada ayağım kayarak düşmüştüm".

Derya şaşırır ve "telaşlanarak: nasıl düştün? Ben nasıl görmedim seni? Bunu bana nasıl söylemezsin?!" Kadın heyecanlanarak: "böyle telaşlayacağını bildiğim için sana bildirmedim. Zaten hemen gittim, doktora gittim. İyiyim şu an sadece..." Arkadaşının lafını keserek: "Sadece ne? Yoksa..." Eylem'in gözleri dolarak: "sadece 1-2 millimlik açıklık var. O yüzden kimseye haber vermedim, en iyisi bebeğimin hayatını tehlikeye atmamak için, bir süreliğine izin aldım". Derya sıkıntılı sesle: "tamam tatlım, iyi yapmışsın da bize, en azından bana haber verseydin. Fethi'nin haberi var mı peki?" Kadın aynı ses tonuyla: "hayır yok". Derya gerilerek: "Eylem, iş şaka değil. Sen ne kadar bebeğin annesiysen, Fethi de babası. Bunu bilmeye en doğal hakkı var".

Bu sırada kapı çalınır, kadının sevdiği adamın geleceğinden emindir. Eylem bir şey demeden derhal telefon konuşmasını bitirir, gözyaşlarını siler ve hafif şekilde gülümseyerek kapıyı açar.

Eylem boğazını temizler ve gülümseyerek: "Bulmuşsun erikleri, umarım zorluk çekmedin". Adam düşünerek: "Kışın bu vaktinde gerçi ilkbahara girdik de, dışarısı kış soğuyu var. Erik bulmak da gerçekten çok zordu, ama biliyorsun benim imkansız deyilen bir şey yoktur. İğne deliğinde bile olsa bulurum". Kadın sevdiğinin koluna dokunarak: "sana da zahmet oldu. Daha yeni operasyondan dönmüştün seni de apar topar pazara gönderdim kusura bakma". Adam başını sallar ve eliyle kadının karnını okşayarak: "Küçük Eylem'in canı erik çekmiş, almayacak mıydım?!"

Lavanta kokusu 🪻 •EyFet• 💜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin