Tam üç yılın birinci yılından beri
öyle heyecanlı bir haldeyim ki
sanırsın dünyanın en büyük lunaparkında
en hızlı trenine binmiş, en yükseğe çıkmış
çıtayı fazlasıyla kaçırmış
yere ayak bastığındaysa sarhoşluktan
kahkaha atmışımTam üç yılın birinci gününden beri
öyle neşeli bir haldeyim ki
sanarsın dünyanın bütün pamuk şekerlerinden yemiş
pembe olanlarla bulutlar çizip
mavi olanlarla gökyüzünü asmışım tavanaTam üç yılın üç çarpı üç yüz altmış beş gününden beri
öyle güzel bir haldeyim ki
sanıyorum senin güzelliğin bana yansımış
o güzel gözlerin, gülüşün, kahkaha atışın
bana uyarlanmışbaharım, güneşin mutluluk saçarak doğduğu mevsimim
halkalarının birbirine sımsıkı tutunduğu sevdiğin zincirim
gökyüzümün cenneti
güneş ve ayın doğuş yeri
hüznün battığı
denizimin en güzel dipleripaytak paytak yürüdüğün
çocukluğundan öptüm
kısılınca yok olan
gözlerinden öptüm
ıslanmamak için direnen kirpiklerinden
saçlarından
ellerinden
kalbinden öptümsevdiğin ama oynayamadığın her oyunu
tutarak elini, oynadım her birini;
oynadık her birini.
güzelliğini sevemeyen çocukların
tuttum elini;
anlattım senin o güzel kalbini.
tutarak onların elini,
oynadın her birini.sevdiğin ama oynayamadığın her oyunu
şimdi oynadın hepsiyle,
her birini.
bak şimdiki bahçen çocuklar cenneti
çocukluğun doğan güneşlerin ev sahibi.Eskici minder yüzünü göster.
Kutu kutu pense...
Kim ebe?
Sobe.