Tekrardan satırların arasına hoşgeldiniz! Yorumlarda fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim, sihirli okumalaaar <33
Sabah alarmın sesine kalktığımda buraya biraz daha alıştığımı fark etmiştim. Herşeyden önce dün bulduğum şu saçma kitabı kontrol ettim. Koyduğum yerde beni bekliyordu. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim. 2 gündür üzerimde ne varsa onunla uyuyordum çünkü pijamalarımı giymeyi unutuyordum. Saçıma da şekil verdikten sonra artık hazırdım. Saat daha altı olduğu için kahvaltıya çok vardı. Bu yüzden kitapla ilgilenmeye karar verdim. Masanın sandalyesine çekinerek oturdum, kitabın kapağını açtım. İlk yedi sayfa doluydu. Sonra dün olmayan ama bugün fark ettiğim benim dilimdeki yazıyı görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Şu kelimeler yazıyordu "Kitap seni seçti, Efsun." Cümleyi istemsizce sesli okumuştum. "Ne?" dedim şok olurcasına. Dayanamayıp "GERÇEKTEN BİRİSİ BANA NELER OLDUĞUNU AÇIKLAYABİLİR Mİ ARTIK!" diye sitem etmiştim, çünkü herşey aşırı ani ilerliyordu. Kitapta yeni bir cümle belirdi "Herşeyin bir zamanı vardır, Efsun. Sabretmelisin." Ayağa kalkıp ağzım açık bir o yana bir bu yana gitmeye başlamıştım. Daha yeni sabah oldu bi bismillah yani ama nerdeee? Ya delirmiştim, ya da sınanıyordum. "Efsun kim be?" deyiverdim. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Tahmin ettiğim üzere kitapta yeni cümle belirdi "Sensin. Zamanla bu olanların hepsini kavrayacaksın. Şuan tek yapman gereken, elini herkesten saklamak ve benden kimseye bahsetmemek."
"Elimi neden saklıyormuşum?" Aslında sorunun cevabını biliyordum. Elimdeki yarım kelebek izinden bahsediyordu. Bu diyara geleceğim doğumumda tescillenmişti. Oysaki bana izin sadece bir doğum lekesi olduğu söylenmişti.
"Bunun nedenini sende biliyorsun, Efsun. Elinde ki iz ve kapaktaki motif arasında ki benzerliği fark etmemen beni üzdü ama yapacak bir şey yok. Şimdi daha fazla sorgulama. Sadece elini sakla ve kitaptan kimseye bahsetme."
Bu konuşmadan sonra sayfadaki bütün yazılar silinmişti. Tanrım! Kitabı Ferzin'e teslim etsem en fazla ne olabilirdi ki? Bunu düşünmeden önce kitabın kapağına tekrar baktım. Neredeyse elimde ki ile aynıydı. Gece bunu nasıl fark etmemiştim? Ah salak Tılsım! Kitabı kimsenin öğrenmemesi gerekiyorsa saklasam iyi olacaktı. Birazdan kahvaltıya gidecektim ve dünki konuşmamızda Umay bugün odaların temizliği olacağından bahsetmişti. "Bu kadar konuşacağına keşke biraz yardımcı olsaydın aptal kitap!" diye çığırdım. Kitap bi anda ışık saçmaya başladı ve bir iki saniye kadar sonra o bir kitap değil bir defterdi. Kitabın aksine üstünde hiçbirşey yoktu ve rengi siyahtı. Kitap kendini kamufule etmişti. Olanların hepsi bir şaka gibiydi. Acınası bir gülüş yaptım ve defteri dün kütüphaneden aldığım kitabın yanına yerleştirdim. "Lütfen başıma bir bela açma, Kitapçık." derken başıma ne büyük bir bela aldığımın farkındaydım. Aferin Tılsım, korku filmlerinde ki salak kız olma kariyerinde başarılar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tılsım
FantasyAnemoia diyarı bundan bin yıl önce Mokita adında bir lanetle tanıştı. Diyarın başında ki koruyucular halkı korumak için güçlerini birleştirdi ve bir tılsım yarattı. İstediklerini başardılar, ancak tılsımın zayıflamaması için her on yılda bir diyara...