7

1K 69 34
                                    

Hayatımın anlamını sorguladığım başka anlardan sadece birindeyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatımın anlamını sorguladığım başka anlardan sadece birindeyim. Ran ve Rindou, Roppongi hakkında konuşuyordu. Sonuçta bir şehri yönetmek kolay değildi. Buraya kadar her şey normal. 

Normal olmayan kısım benim Rindou'nun kucağında oturup onun ağzıma tıktığı domatesi yemeye çalışmam. Arada sırada konuşmadığı zaman o da benden bir şeyler yiyiyordu. Ran bile Rindou'nun amcı hareketlerine iğrelti ile bakıyordu. Durum o kadar vahimdi yani.

"İnşallah hep böyle birbirinizin ağzına verirsiniz." Ben boğulurken, Rin'in ağzından bir "hE?" sesi çıktı. "Diyorum ki, kızı mıncıracağına yemeğini ye. Bir bok konuşamam Roppongi hakkında bu ucube gösterinizi izlerken. Düzgün yemek yiyin." Rin'in beni yandaki sandalyeye bırakmasıyla rahat bir nefes aldım. Rin'in abisinden azar yediğinde süt dökmüş kedi gibi olması eğlenceliydi doğrusu.

"Bizim Reiko için kıyafet alışverişine çıkmamız lazım." 

"Neden? Böyle iyi bence." Rin tabii ki böyle iyi olduğunu savunurdu. Sütyen giymiyordum üstümde sadece over size bir tişört vardı. Altımdaysa Rin'in temiz boxerlarından biri ona kalsa çıplak bile gezebilirdim orası ayrı da.

"Ben ciddi konuşuyorum. İlla dışarıya çıkması gerekecek bir şey için veya bize birileri gelebilir. Öyle olmasa bile daha ne kadar Tarzan'ın Jane'i gibi dolaşmaya devam edecek? Ona yakışacağını düşündüğüm kıyafetler şimdiden aklımda bile."

"Ya şimdi Reiko'yu maid dress ile düşündüm de, efsane olurdu."

"Salyanı sil Rindou."

Benim hakkımda konuştuklarını gözardı ederek yemeğime dönmüş sakin sakin yerken izlendiğimi hissettiğimde yemekten başımı kaldırdım. Ran doğrudan beni inceliyordu. Bir şey mi yaptım acaba desem hepsi Rin'in bok yemesi.

Sandalyenin kenarından tutup kendine çekti. Çenemden tutarak yüzümü iki kenara çevirdi. Ardından ellerini saçlarımın arasına koyup incelemek amaçlı karıştırdı. Birkaç saniye sonra elini yüzümden çekti.

"Bugün Reiko'yu alışverişe çıkaracağız."

"Ya kaçarsa? Ölçülerini alıp bir şeyler buluruz mağazadan. Gerek var mı onu getirmeye?"

"Başında biz varken kaçamaz. Roppongi'nin bizden korktuğu doğru ama sevildiğimizi pek söyleyemem. Bizimle bir kere görüldü mü etrafa yayılır. Değer verdiğimiz şeyi alarak bizi alaşağı etmeye çalışırlar."

"Reiko bak sana aşkını itiraf etti."

"Sen gözlük takınca kendini zeki mi zannediyorsun Rindou?" Lafına istemeden kıkırdayınca Rin kötü kötü baktı. Ran sadece yanağımdan makas almakla yetindi. Ran? Almak? Makas? Yanak? Benim beyinim error verse de Ran devam etti. 

"Reiko'ya pek değer verdiğim söylenemez ama benim olan benimdir. İyi veya kötü, ben istemediğim sürece kimse alamaz. Reiko da, biz olmadığımızda saniyesinde ona üşüşecek sinekleri düşünerek kaçmaya çalışmaz bence."

Ran bunları saçımla oynarken söylediği için aşırı derecede diken üstündeydim. Saçıma dokunulmasından pek hoşlanmazdım. Tabii dokunan neredeyse hiç elleşmeyen Ran olunca ayrı bir gerginliği vardı.

<31

Hızla giden motorda düşeceğim korkusu ile daha da sıkı tutundum beline. Şuan öylesine korkuyordum ki bu kişinin Ran olması bile umrumda değildi.

Alışverişten önce onların bazı işlerini halledeceklerdi. Kahvaltıda o kadar ciddi olduğunu düşünmüyordum. Sanırım dışarıdaki tehlikeler yüzünden kaçamayıp ona sığınmak zorunda kalacağımdan emin olmak istiyordu. Hızla Roppongi'nin en dibine ilerliyorduk.

Durduğumuzu hissettiğimde başımı omzundan kaldırıp etrafa baktım. Burası neresi amk. Elimin üzerinde hissettiğim sıcaklıkla incelemeyi kesip Ran'a baktım. "İnince sarılırsın, inelim önce." Seni şakacı, seni..

Ellerimi ondan çekince indi ve inmeme yardım etti. Yardım etmesine şaşırsam da bu etekle onun yardımı olmadan inmem sıkıntı olurdu. Evin yanındaki bir butikten idareten bir şeyler almıştı Rin söylediğine göre. Evin yakınında bir yer varsa neden oradan bir şeyler almadıklarını merak etsem de sorgulamadım.

Büyük adımlarla ilerlediğinde ona yetişmek için bir kaç hızlı adım attım. "Az bekle bunlar beni çiğ çiğ yer." dedim kısık bir sesle. Onun yanına gittiğimde kolunu omzuma attı. Sanırım bu onun 'benim' deme şekliydi.

"Saksı mıyım kızım ben burada?" Rindou sırf abisi yaptı diye onun yaptığı her boku taklit eden çocuk gibi elini belime koydu. Nasıl ikiye ayrılıyorum izle mucizeyi.

Dar sokaklar arasında biraz daha ilerledikten sonra metruk bir binanın içine girdik.

Bizim eski çetenin toplanma alanı gibi bazı eski püskü koltuklar ve bir yerlerden toplama eşyalar vardı. Sanırım orayı unutmam lazım. 

Ördek yavrusu gibi bir süre daha Ran'ı takip ettikten asıl konuşulacak kişiyi buldu. Beklenmedik şekilde Ran beni kucağına çekmişti. Evde beni çok umursamayıp dışarı çıkınca elleşeçeği tuttuğu için Rindou biraz huzursuz gibiydi.

Roppongi'deki kesilen haraçlar ve satılan maddeler hakkında konuştuktan sonra işleri bitmişti. Bu sefer Rindou'nun motorunun arkasında yine yola çıktık.

Haitani'lerin Yeni OyuncağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin