Blue&Grey {TaeKook} (Düzenlendi)

1•

---'

Mavi ve grinin anlamını bilir misiniz?

Mavi gökyüzü ve denizin rengidir, güven, sadakat, bilgelik, kendine güven, akıl, inanç ve gerçeklik anlamına gelir. Sıklıkla derinlik ve dengeyle bağdaştırılır. Mavi renk akla ve bedene iyi gelir. Aynı zamanda mavi renk, depresyon, üzüntü, acı çekmek gibi anlamlara da gelir. Huzur, barış ve masumiyet gibi anlamları da bulunur.

Peki ya gri?

Gri, siyah ile beyazın arasında olup her iki rengi de çağrıştırdığı için uyum ve ahengin rengi olarak görülmüştür. Gri, en soluk renklerden biri olduğu için, birçok kişi tarafından kötümser ve kasvetli bulunur. Gri, enerjisi en düşük renklerden biridir. Açık gri, boş vermişliği, umursamazlığı ve duygusuzluğu temsil eder. Gri renklerin yoğun bir şekilde kullanıldığı resimlerde ise kasvet, hüzün ve karamsarlık gibi duygular ön plandadır.

Mavi ve gri bu hikayenin ana renkleridir. Her hikaye yeni bir dünya demektir ve bizim dünyamızın kapıları açıldı...

---'

{Yazar}

Jeon Jungkook asla yetemediği ailesiyle yine kavga etmişti, yine yetersizdi Jungkook onların gözünde, ailesi tatil için yanına gelmişti ama burada da rahat yoktu. Üstelik geldiklerinden beri çocuğu darlıyorlardı.

Jungkook ne zaman yetecekti ailesine?

Asıl önemli olan şey ailesi gibi onun da kendisini yetersiz görmesiydi. Yıllardır ailesiyle aynı çatının altında yaşadığı için alışmıştı yetersiz kalmaya. Taşındıkdan sonra rahatlayacağını düşünüyordu ama artık kendine de yetmiyordu, sürekli kendini yükseltmek için çabalıyordu fakat hiç olmadığı kadar yoruluyordu.

Nefes almak için kendini dışarı atmıştı Jeon, deniz havasının ona iyi geleceğini düşünüyordu. Hızla ara sokaklardan geçmeye başladı, caddeye çıktığında etrafa bakındı. Üç kişilik bir aile takıldı gözüne anne, baba ve çocuk. Düşündü, acaba bizde böyle olabilirmiydik diye fakat cevabı çok iyi biliyordu.

Sonra gözü çocuğun uçmasın diye bileğine bağladığı kırmızı balona takıldı. Ailesi hiç ona balon almışmıydı?

Kafasını başka yöne çevirip yürümeye başladı, tekrar bir ara sokağa girdi ve hızla yürüdü. Deniz görünmüştü, sadece karşıya geçmesi gerekiyordu.

Fakat başaramadı.

Bileğini bir el sardı ve hızla onu ara sokağa çekti, Jungkook içki kokan bir adam tarafından duvara yaslanmıştı.

Neye uğradığını şaşıran Jungkook bağırmak istedi fakat bu çok zordu, adam ağzını eliyle kapatmıştı. Karşısındaki adamın gözlerindeki öfke Jeon'u korkutmuştu.

Adam yavaşça elini çekti "Eğer bağırırsan karnını deşerim."dedi ve elindeki bıçağı gösterdi. Hızlıca nefes alan Jeon kaçmak istiyordu fakat adamla çok yakınlardı, hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu.

"Y-yapma."diyebildi sadece sessizce. Adam bıçağı Jungkook'un karnına değdirirken gözlerini kapatmıştı Jeon, böyle bir günde öleceğini düşündü. Onu kurtaracak kimse yoktu.

Gözlerinden akan yaş çaresizliğini belli ederken bıçağı biraz daha hissetti. Artık karnına girmeye başlamıştı ve canını yakıyordu. "D-dur. Lütfen..."

Bıçağı tamamen hissetmişti artık Jeon, bir anda nefesi kesildi bıçak tamamen karnına girince. O da yetmezmiş gibi eli boğazını sarmıştı adamın. Çaresizce adamın eline vurmaya başladı, ciğerlerindeki hava gitgide tükeniyordu.