14•

552 50 57
                                    

---'

{Jeon Jungkook}

"Bu, bu çok iyiydi!"dedim nefes nefese. Ardından Taehyung'un çıplak göğsüne yattım. Ellerimi göğsünde gezdiriyordum.

O da nefes nefese kalmıştı. Gün ağarmak üzereydi, altımızda sadece boxer vardı. "Taehyung senden birşey isteyeceğim."

"Tabiki, söyle."

"Benim gözlerim sürekli bileğimdeki ize takılıyor, birşey yapamaz mıyız?"

Biraz sessiz kalıp düşündü, bende bekledim sessizce. "Daha önce dövme yaptırdın mı?"diye sordu.

"Hayır yaptırmadım."dedim.

"İster misin peki?"dediğinde kafamı salladım. "Olabilir aslında, ama neden?"diye sordum. Derin bir nefes aldı.

"Gözlerinde galaksiyi taşıyorsun sanki. Sürekli parlıyorlar. Eğer sürekli bileğine takılıyorsa gözlerin onları yansıtmalı. İçi boş bir yıldız yaptırabilirsin."

"Çok iyi fikir!"dedim. Her geçen gün zekasına hayran oluyordum. "Yarın sabah yaptıralım mı?"dediğimde kafasını salladığını anlamıştım.

"Taehyung..."

"Hm?"

"Sana bunca kötülüğü yapan babamdı değil mi?"diye sorduğumda bir süre cevapsız kaldım.

"Evet öyleydi ama artık tehlikenin nereden geleceğini biliyorum, o yüzden sorun etme."dedi ve saçlarımı öptü.

"Kötü hissediyorum biliyor musun?"

"Eğer kendini suçlayacaksan yapma bunu. Bu babanla benim aramdaki mesele."

"Yinede özür dilerim Taehyung."

"Dileme birtanem. Senin suçun yok."

---'

Ona söz verdiğim gibi, burnundan öperek uyandırmıştım yine. Yavaşça gözlerini açtı ve gülümsedi. "Günaydın."dedim.

O da, "Günaydın."dediğinde yataktan kalktım ve üzerimi giyinip odadan çıkmak için adım attım. "Kahvaltı hazırlayacağım, giyinip gel."

"Ne giyeceğim ki?"diye sorduğunda gülümsedim. "Giy işte benimkilerden." Açık dolabıma baktı, ben odadan çıkınca, "Ya ben bu kıyafetlerin hepsini pijama olarak giyiyorum amaaa!"

Onu cevapsız bıraktım ve küçük kahkahalarla mutfağa girip tost yapmaya başladım. Mutfağa girdi Taehyung ve belimden sarılıp çenesini boynuma yerleştirdi. İşimi bırakıp gözlerimi kapadım ve ellerini tuttum.

Beni öyle sıkı tutuyordu ki hiç bırakmak istemezmiş gibiydi.

"Ne koktuğunu çözdüm."dedi sessizce. Sanırım bende çözmüştüm.

"Bende çözdüm."dediğimde arkamı döndüm. Beni kollarımdan kaldırıp tezgaha oturttu çocuk gibi. Ufak ufak ayaklarımı sallıyordum ve ayaklarım dizlerine değiyordu.

"O zaman üç deyince söylüyoruz."dediğinde kafamı salladım. "Bir, iki, üç!"

"Bergamot!"

"Şeftali!"

"Ben şeftali mi kokuyorum?"diye sordum sessizce. Kafasını salladı. "Aynen de öyle kokuyorsun."

"Sende bergamot kokuyorsun."dedim dudaklarımı büzerek. Gülümsedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Daha önce hiçkimse bergamot koktuğumu söylememişti."dediğinde yüzümde zafer gülümsemesi vardı.

"İlkler unutulmaz Kim."dediğimde o gün gelmişti aklına çok iyi biliyordum.

Blue&Grey {TaeKook} (Düzenlendi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin