1

274 21 13
                                    


Seonghwa dakikalardır aradığı sınıfını sonunda bulduğunda beklemeden girmişti. İçeride kendi halinde takılan birkaç kişiden başka kimse yoktu. Telefonunu çıkararak saatine baktı. Erken gelmişti. Ona dönen birkaç bakışı es geçerek arka sıralardan birine oturdu. 

Günlerdir taşınma ve nakil işleriyle uğraştıkları için yorgundu. Henüz yolu bilmediği için annesi işe giderken onu da okula bırakmıştı ama annesinin iş saati dersin başlamasından yaklaşık bir saat önce olduğundan erkenden okula gelmek zorunda kalmıştı. Bu yüzden fazlasıyla uykusu vardı. 

Birkaç dakika telefonuyla ilgilenmiş sonrasında en azından birkaç dakika uyumak için sıraya başını yaslamıştı. Ama yarım yamalak uykusunun gürültülü bir günaydın ile bölünmesi çok sürmemişti. Başını kaldırdığında yanındaki boşluğa çantasını yerleştiren çocukla karşılaşmıştı. Siyah parlak saçları dağılmıştı ve yüzünde saçma sapan bir gülümsemeyle kendisine bakıyordu. Seonghwa gülümseyerek bu gürültülü günaydına sakin bir karşılık vermişti.

"Adın Seonghwa değil mi? Dün yeni listede gördüm. Ben Wooyoung. Okulumuza hoş geldin. Umarım beğenmişsindir." Nefes almadan sözcükleri ardı ardına sıralayan çocuk Seonghwa gülerek onu durdurmasa saatlerce konuşacak gibiydi.

"Ah evet adım Seonghwa. Memnun oldum." Gülümseyerek kendini tanıttığında çocuk yanına oturmuş ve uzun bir sohbet başlatmıştı. Seonghwa yeni insanlarla tanışmakta pek iyi olmasa da Wooyoung bunu çok güzel başarıyordu. Ders başlayana kadar sohbetleri sürmüştü. Seonghwa'nın geldiği şehirden, arkadaşlarından, şu an bulundukları şehre kadar bir çok konudan konuşmuşlardı.

Wooyoung ders sırasında bile küçük şakalar yapıyor ve yeni geleni güldürmeyi başarıyordu. Ders aralarında ise Seonghwa'ya okulu gezdirmişti. Seonghwa ilk gününde bir arkadaş edindiği için sevinirken zaman çok hızlı geçmişti.

Öğle yemeği için yemekhaneye ilerlerlerken Wooyoung hala okulda olan ve herkesin  bilmesi gerektiğini düşündüğü olayları anlatıyordu. Sonunda kalabalıktan sıyrılarak yemeklerini almış ve boş bir masaya geçmişlerdi. 

"Unutmadan sana bir şey soracaktım Wooyoung." Kaşığını tabağının içine bırakmıştı.

"Sorabilirsin tabi." Wooyoung da meraklı gözlerle ona bakıyordu. "Okulu araştırmıştım. Yüzme kulübü olduğu yazıyordu. Ben kulübe nasıl katılabilirim?" Sorduğu soruya Wooyoung gülümseyerek karşılık verirken Seonghwa yemeğini yemeye başlamıştı. "Yüzücü müsün sen?"

"Öyle denebilir. Kulübe nasıl katılacağım?" Sorusuna cevap beklerken Wooyoung'un olması gerekenden daha heyecanlı yüz ifadesi onu şaşırtmıştı. "Sonunda yüzücü bir arkadaşım oldu. Artık seni görme bahanesiyle havuza gelebilirim." Kendi kendine konuşurken Seonghwa'nın sorgulayan bakışlarını görmüş ve küçük bir kıkırtı bırakmıştı. "Hoşlandığım çocuk yüzme kulübünde. Hatta başkanı bile sayılabilir. O yüzden o kadar heyecanlandım. Deli olduğumu düşünmene gerek yok yani." diyerek tekrar gülmüştü. Bu sefer Seonghwa da gülerken Wooyoung devam etti. "İyi bir yüzücüysen kulübe alırlar seni. Birkaç kağıt doldurman yeterli." Seonghwa duyduğuyla rahatlarken Wooyoung'un gözleri arkalarda bir yere odaklanmıştı.

"Bak. Oradaki sarışın çocuk. Adı San. Gördüğüm en yakışıklı, en yetenekli ve en mükemmel insan." Seonghwa omzunun üzerinden Wooyoung'un işaret ettiği yere dönmüş ve arkadaşlarıyla konuşan çocuğu görmüştü. "Selam San!" Wooyoung elini kaldırarak gürültülü bir selam verdiğinde San ona bakmış ve gülümseyerek karşılık vermişti.

Sonrasında ise gözleri Seonghwa'yı bulmuştu. Seonghwa yakaladığı keskin bakışlarda oyalanırken San'ın gerçekten ne kadar büyüleyici olduğunu düşünmüştü. San ise bir süre yeni gelen çocuğa bakmış sonrasında tekrar arkadaşlarına dönmüştü. 

"Bana selam verdi gördün mü?" Wooyoung heyecanla bağırırken Seonghwa kıkırdayarak yemeğini yemeye dönmüştü. "Sen selam verdiğin için o da karşılık verdi Woo sakin ol." 

***

Seonghwa biten derslerin ardından alt kata havuza inmişti. Wooyoung'un dediğine göre önce iyi bir yüzücü olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. İçeri girdiğinde burnuna gelen klor kokusuyla gülümserken donup kalmasını sağlayan havuzun içindeki beden olmuştu. Sarı saçlarından damlayan sular boynundan geniş omuzlarına süzülüyor oradan da aşağı inerek tekrar havuz suyuyla birleşiyordu. Nefes alırken aralanan dudakları, bir tilkiyi andıran ince keskin gözleri ve ensesindeki ıslak sarı saçlarıyla gerçeküstüydü. Şimdi Wooyoung'un neden ondan bu kadar hoşlandığını anlamış gibiydi.

"Seonghwa idi değil mi? Ben Yunho. Kulübe hoş geldin." Seonghwa sonunda gözlerini San'dan ayırdığında ona gülümseyerek bakan çocukla karşılaşmıştı. Ensesini kaşıyarak uzun boylu olana elini uzatmış ve sıkmıştı. "Henüz kulüpte değil Yunho." Duyduğu ses San'dan gelmişti.

"Ama birazdan kulüpte olacak San." Yunho ona cevap verirken San havuzdan çıkmış ve kenarda duran havlulardan birine uzanmıştı. "Burası veletlere nasıl yüzüleceğini öğrettiğimiz bir kulüp değil. Havuzu antrenman yapmak için kullanıyoruz. Burada gördüğün herkes lisanslı yüzücü. Hala katılmak istiyor musun?" Ensesine attığı havluyla Seonghwa'ya yaklaşırken küçümser bir ifadeyle kulübü anlatmıştı. Seonghwa hafifçe güldü. Kolay lokma olmayacaktı. "Ben de lisanslı yüzücüyüm San. Kulübe katılmamda bir engel göremiyorum." 

"Nasıl olduğunu görelim. Sonra müdürle konuşurum." Seonghwa aniden gelen bu istekle şaşırmıştı. "Şimdi mi?" diye sorarken San hafifçe kafasını sallamış ve onu onaylayarak geri çekilmişti. "Merak etme içeride ihtiyacın olan her şey var. Kıyafeti falan dert etme yani." Yunho ona soyunma odasını gösterirken sakin ses tonuyla onu rahatlatmaya çalışır gibiydi. Seonghwa teşekkür ederek soyunma odasına girerken San ensesindeki saçları kurutmakla meşguldü.

***

"Atla." San'dan gelen komutla geri çekilmiş ve havuza atlamıştı. Hızla kulaç atarak havuzun diğer tarafına vardığında San elindeki kronometreyi durdurmuş ve ona bakmıştı. "Beni şaşırttın. Hiç de fena değilsin." Seonghwa duyduğu küçümseyici cümleyi es geçerek yavaşça başladığı yere dönmüştü.

"Gayet iyiydi San. Fena değil de ne demek?" Yunho'nun San'ı uyarır tondaki cümlesi San'dan sadece küçük bir omuz silkme hareketiyle karşılık bulsa da Yunho pek umursuyor gibi görünmüyordu.

"Katılabiliyor muyum kulübe?" Havuzdan çıkmış San'ın ona uzattığı havluyu almıştı. "Birkaç form doldurman gerekiyor. Ben müdürle konuşacağım."

"Teşekkür ederim." San hiç karşılık vermeden soyunma odasına adımlamıştı. Yunho ise yeni üyelerini tebrik etmekle meşguldü.


***

Eveeeet hoş geldinizzz nasılsınız?

Uzun zamandır canım kardeşimle üzerinde konuştuğumuz bir ficti. Ama sadece konuşuyorduk yani. 

Veee yazmaya karar verdim. Hayal ettiğimize göre çok güzel bir fic olacak ama bilemiyorum.

Kiss Me Deep |SanHwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin