day 9

416 51 26
                                    

"bugün jennie'yi hiç gördünüz mü?" diye sordu lisa.

jisoo olumsuz anlamda kafasını salladı. rose de.

"gelmedi mi acaba? ders var yarın, onun hakkında da yazmadı. meraklandım şimdi durun," dedi lisa ve telefonunu çıkarttı.

heyyy selam. okulda mısın? yazıp gönderdi. yanıt beklerken ders zilini duymasıyla nefes verdi. "of. fizik dersi. nefret ediyorum ya, nefret." jisoo ve rose'nin gözlerine bir şey beklermişçesine baktı.

"aklından geçeni biliyorum," dedi rose. "olur bence," jisoo'ya döndüler.

"hayır. sizinle dersi falan ekemem," dedi jisoo. "siz isterseniz ekin, bir şekilde sizi idare ederim, hastalardı falan filan diye ama ben çıkamam dersten."

"sınavlar yakın olmasa ısrar ederdim fakat şimdi seni kendine bırakıyorum," dedi lisa. "biz çıkıyoruz o zaman?"

rose kafasını sallayarak onayladı. "koş, kütüphaneye kurulalım bakalım." sınıftan çıktılar.

kütüphanede arkadaki masalardan birine oturduklarında lisa telefonunu çıkarttı, jennie'den yanıt vardı.

ah, selam. maalesef değilim, kusura bakma haber vermeyi unuttum fakat uyuyordum. kendimi pek iyi hissetmiyorum, hasta gibiyim. evdeyim, o sebeple dersi iptal etsek bugün olur mu? 

"hastaymış," dedi lisa. "okula da gelmemiş, ders de iptal."

"yaa, üzüldüm bak. ciddi bir şeyi yoktur umarım. geçmiş olsun dileklerimi ilet," dedi rose önündeki çikolatalı bisküvinin paketini açarken.

çok geçmiş olsun, sorun olmaz tabii ki hayır. dinlen iyice. ciddi bir şey yok değil mi?

jennie'den çok vakit geçmeden yanıt geldi. hayır ya, grip olmuşum sanırım. yarına bir şeyim kalmaz merak etme. bugün geçen derste baktığımız konunun sorularını yapabilirsen bir bak istersen, ara çok açılmasın.

"grip halinle de bana öğretmenlik taslama ya," diyip güldü lisa. hallederim merak etmee :) iyi dinlenmeler sana, çok dikkat et.

lisa telefonu kapattıktan sonra rose'nin önündeki bisküviden aldı. "jisoo'da son zamanlarda bir haller var, fark ettin mi?" dedi rose lisa'ya.

"ne gibi?"

"yani biliyorsun. normalden daha ruhsuz. bizimle bir şeyleri paylaşan bir insan da değil, biliyorsun. onun için endişeliyim biraz," dedi rose.

bu sözler üzerine lisa, dün yaşanan kavga olayından  bahsedip bahsetmemeyi düşündü. bu hem rose'yi endişelendirecekti, hem de jisoo'dan habersiz anlattığı için kötü hissedecekti. 

"yani, geçen gün ailesiyle ufacık tartışmıştı, ona yazdığımda konuşmayalım annemle atıştım demişti. onu biliyorum tek. muhtemelen yaklaşan sınavlardandır. dediğin gibi o böyle şeyleri pek paylaşmıyor, kendi kendine daha rahat hallediyor çünkü. bunu da halledecektir merak etme," dedi lisa. araya biraz yalan serpiştirmek zorunda kalmıştı fakat olması gereken buydu.

"haklısın," dedi rose. "okullar bir kapansaydı da şöyle güzel bir tatile çıksaydık. dörtlü."

"dörtlü?"

"jennie'yi de saydım işte," dedi rose. "çıkarsınız o zamana. onsuz mu gideceğiz yani?"

lisa güldü. "sizin de bizi bir evlendirmediğiniz kaldı."

birlikte fizik dersi bitene dek kütüphanede oturdular.

okul çıkışı lisa eve giderken birkaç eksik için markete uğradı. abur cubur reyonunun önüne geldiğinde durdu, düşündü. ardından alışveriş sepetine çikolatalı puding ekleyip devam etti.

marketten çıktığında doğruca eve gitmek yerine jennie'nin evinin önünden gitti. kapılarının önüne aldığı pudingi poşetle bıraktı, ardından jennie'ye mesaj attı.

hasta hediyesi, iyileşince yersin artık, kapının önüne bak!! :)

kendi evine vardığında kapıyı açmaya yeltenirken jennie'den yanıt geldi.

yaa çok teşekkür ederim çok düşüncelisinnn <33

mesajın sonundaki kalpler lalisa'nın kalbini biraz hızlandırsa da, büyüsüne çok kapılmamaya çalışarak eve girdi.

.

bu bölümü de atayım da hikaye 1k olsun diye düşünürken çöken wattpad :( 

30 days || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin