day 4

349 45 17
                                    

birkaç günlük bölüm aksaması için üzgünüm. biraz sağlık sorunlarım vardı, hastane işleri... şimdi de saat gece iki olmasına rağmen zaten uzun süre bölüm atmadım diye yayınlıyorum, umarım flop kalmaz :(

-


"yani hiçbir şey olmadı mı? bir yakınlaşma, bir konuşma? sıfır?"

"kızım ilk konuşmadan öpüşecekler miydi, sen de yani. hem jennie ne güzel espiri yapmış, samimiyet göstermiş. ders de verimli olmuş birlikte devam edecekler. sen bayağı hızlı düşünüyorsun," dedi jisoo.

"ben olsam ilk konuşmadan öpüşürdüm bile, siz hiç işi bilmiyorsunuz," dedi rosé.

lisa krakerinin paketini açtıktan sonra konuştu. "rosé, ilk konuşmamızda jennie'nin dudaklarına yapışmadığım için özür dilerim. kraker?" elindeki paketi uzattı ve kızlar içinden birkaç kraker aldı. ardından lisa devam etti. "zaten derslere devam edeceğiz. iyi gidiyorum denebilir yani."

"şimdiden ipad parasını biriktireyim ben yani."

"kızım zenginsin, ne para biriktirmesinden bahsediyorsun?" dedi jisoo.

"doğru. unutmuşum." aralarında gülüşüyorlarken jisoo ve rosé onlara doğru yürüyen jennie'yi gördüler ve sessizleştiler. onlara bakan lisa ise neden sustuklarını anlayamamıştı. jennie'nin sesini duyduğunda adeta şoka girecekti.

"selam."

lisa arkasını döndü, jennie'ye baktı. "ah, selam." şaşkınlığını gizledi, gülümsemeye çalışıyordu. "kraker ister misin?" elindeki paketi uzattı.

jennie güldü, "yok teşekkür ederim. ben buraya dersleri konuşmaya gelmiştim de, numaranı bulamadım. zaten mesaj yazmaktansa yüz yüze konuşmayı tercih ederim."

"ben de, mesajlaşmayı sevmem pek."

"şimdi, iki günde bir derse ne dersin?" dedi jennie. "konular ancak bu programda gidersek yetişir. zaten yetişmeyecek gibi olursa aralara ders eklerim, merak etme."

"olur, tabii. bana uyar, ben her gün boşum," dedi lisa. "kütüphanede devam mı?"

"ben de onu diyecektim, istersen başka bir yer belirleyelim. başka bir kütüphane olur, bir kafe olur, istersen benim evim bile uygun. nerede rahat edersin?"

senin yanında hep rahat olurum, mekanın önemi yok. "ah... bilmem ki? sen?" diye sordu lisa.

"şahsen bence kafe gibi bir yer olmasın, etrafta çok dikkat dağıtıcı etken var ve ben sana ders anlatacağım. o yüzden kafe şıkkını eliyorum. kütüphane de aynı şekilde, çünkü sessiz olma kuralımız var orada. senin veya benim evim? ne dersin? sanırım çok uzakta oturmuyoruzdur, burası küçük bir yer," dedi jennie.

"olur tabii. o zaman yarın, benim evim?" dedi lisa.

"tamamdır." jennie arka cebinden bir kağıt çıkarttı. "numaranı buraya yazar mısın? lazım olur, yazarım."

lisa kağıdı aldı ve numarasını yazdı. ardından kağıdı geri jennie'ye verdi. jennie aldığı kağıdı katlayıp tekrar cebine koydu. "görüşürüz yarın o zaman!" 

"görüşürüüüz," dedi lisa. ardından jennie yavaşça yanlarından ayrıldı.

lisa yeniden rosé ve jisoo'ya döndüklerinde gülmemek için bir çaba sarf ettiklerini gördü.

"ne?" diye tavırlı bir şekilde sorduğunda, iki kızın da gülmesi patladı.

"lisa'nın sesinin onunla konuşurken nasıl değiştiğini fark ettin mi? 5 yaşında bebeğe dönüyor resmen." rosé gülmekten karnını tutuyordu. 

jisoo lisa'nın taklidini yaptı. "o zaman yarın benim evim? yıllardır arkadaşım bir kez bana bu diksiyon ve ses tonuyla konuşmamıştır."

"ayak üstü kızı eve attı bir de numarasını aldı ya bir de, açıkçası tebrik ettim. kapmış benden bir şeyler ya," dedi rosé ve lisa'nın omzuna vurdu.

"bla bla bla. boş yaptınız," diye göz devirdi lisa ve önüne döndü. fakat kendini gülmemek için zor duruyordu.

ders başladığındaysa içi kıpır kıpırdı. her şey mükemmel gidiyordu.

30 days || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin