Dark of the Tower of London 6: "...

731 58 157
                                    

William onu eve getirdiğim birkaç aydan beri odamda kalıyordu ama benimle konuştuğu pek söylenemezdi. Sub Terra'ya bir anda girerek planlarını bozduğum için böyle davranıyordu ama ikimiz de bu yaptığımın doğru olduğunu biliyorduk. Kendini toparlaması için biraz zamana ihtiyacı olduğunu anlayabiliyordum bu nedenle çoğu zaman onu odamda yalnız bırakıp diğer işlerimi halletmek için dışarı çıkıyordum. Eve geldiğimde ise boş olan odadan eline bir kitap alıp çatıya çıkarak dışarıyı seyrettiğini tahmin edebiliyordum. O çatının ona iyi geleceğini sezmiştim bu yüzden koridorun köşesine yukarı çıkabilmesi için bir merdiven koymuştum. William da evde kimse yokken evi inceleyip bu çatıyı keşfetmiş olmalıydı.

Onunla gün boyunca çok konuşmasam bile beraber otururken bir anda dili açılıyor, bana deneyler ve matematik kuramları hakkında öğrencilerinden duyduğu komik esprileri anlatıyordu. O böyle konuşmaya dalmışken kızıl gözlerinin hayat dolu canlılığı gözlerine yansıdığında yüzüme takındığım gülümsememi bir türlü bırakamıyordum. Ama sadece birkaç dakika süren bu konuşmasından sonra yaptığı yanlışmış gibi hemen kafasını yere eğiyordu. Neden böyle davrandığını çok iyi biliyordum ama bunu belli etmeyip başka konular açmaya devam ediyordum. William kendisinin mutlu olmayı hak etmediğini düşünüyordu.

Genellikle beraber kitap okurken bir anda başını büyük pencereye kaldırıyor, donuk kızıl gözleri uzun bir süre buraya geri dönmüyordu. Bazen aklından geçenleri anlamak benim için gerçekten çok zor oluyordu. Kafasında onu hâlâ rahatsız eden bir şeylerin olduğu belliydi ve bunu tek başına aşmaya çalışması kendini gerçekten yoruyordu. Bu konuda bana ihtiyacı varken yine de benden yardım istemeyi reddetmesiyle güçlü olduğunu göstermeye çalışıyordu. Tüm gün boyunca kendini yiyip bitirirken ben ise yanında durmaktan başka bir şey yapamıyordum. Yanımda olmasına rağmen elimi uzattığımda ona bir türlü ulaşamıyordum sanki.

Çoğu zaman geceleri o uyuyamayınca benim de dengesiz olan uykum kaçıveriyordu. Bazen ayın tepeden yansıyan ışığı odaya vurmaya başladığında iki küçük koltuğu birleştirdiğim yatağımda onun ağlarken sarsılan omuzlarını görebiliyordum. Sessiz çığlıklarına dayanamayıp ayağa kalktığımda ise hemen uyumuş numarası yapıp her akıttığı damlayla benim de kalbimi parçalayan göz yaşlarını siliyordu. Yavaşça arkasına sokulduğumda kollarımı bedenine dolayıp kulağına umut verici sözler fısıldamaya başlıyordum.

- Çok iyi gidiyorsun, Liam. Bu konuda seninle gurur duyuyorum. Şimdi o omuzlarındaki yükten biraz da bana ver çünkü sen artık onları taşımak için çok yoruldun.

- ...

- Biraz daha sabret, çok az kaldı. Sana olan suçlamaları bu kadar indirmeyi başarabilmişken polisler seni bulamadığı için neredeyse pes etmek üzereler. Böylelikle yakında o çok arzuladığın hayallerine de kavuşmuş olacaksın.

William hâlâ arkasını dönmezken omuzlarına sardığım kollarımı hafifçe sıkarak bana cevabını vermişti. "Teşekkür ederim."

Burnumu boynuna yaklaştırıp kokusunu içime çekerken gülümsedim. Kimseyle bu kadar yakın temasta olmadığı için biraz tuhaf hissediyordu farkındaydım bu yüzden alışması için daracık yerde hızlıca kolunu tutup onu üstüme çektim.

Dark of The Tower of London - SherLiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin