Dark of the Tower of London 7: Bir Adam..."

531 57 62
                                    

Birkaç ay önce tesadüflere inanmadığını söyleyen bir adam beni yer altından kendi yöntemiyle çıkararak hayatımı sonsuza kadar değiştirdi. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna henüz karar veremedim ama artık elimi daha fazla kana bulamadığım için iyi hissediyordum. Vücudumda öldürdüğüm insanlardan kalıcı izler kalmış olabilirdi. Bunu artık düşünmemem gerektiğini geç de olsa anladım çünkü o bana hep böyle yapmamı söylerdi.

"Asla geçmişi düşünme, bırak onlar geride kalsın. Düşüncelerinin seni karanlığa çekmesine izin verme, Liam."

Onun evinde kalırken günün herhangi bir anında beynim içimde bir savaş başlattığında hemen yanıma gelip bana sarılır ve beni onlardan koruduğunu bu şekilde gösterirdi. Yanımda olduğunu hissettirirdi. Ne var ki o derin ve kalın sesiyle beni sakinleştirdiğinde ona bir gülümsemeden başka bir şey veremezdim. Bencildim.

Daima tek kelime bile etmeden beni anlamasını beklerdim. İlk adımı her zaman onun atmasını, sabah uyandığımda ilk onun bana günaydın demesini isterdim. Bu hep böyle olurdu ama biliyordum o da bu çabalarının bir sonucu olarak onu sevdiğimi söylememi bekliyordu. Bunu mavi gözleriyle bana uzun uzun bakış şeklinden anlardım ama her defasında bencillik edip ona karşı olan hislerimi söylemeyi reddettim. Onu görmezden geldim. Elimi tutup bana gülümserken ben ise o anda beynimdekilerle savaşmakla meşgul oldum.

"Devam etmelisin, Liam. Hayat sana bir şans daha vermişken üstesinden gelemeyeceğin hiçbir şey yok. Ve unutma, tüm dünya sana karşı olsa bile daima senin için burada olacağım."

Bu karanlığa bürünmüş olan gözlerim bir ışık aramak için pencereden dışarı bakmayı seçerken aslında ışığımın tam yanımda, burada olduğunu fark edemedim. Bu yüzden pişmanım. Çok pişmanım. Ona karşı bu kadar soğuk ve sert olduğum için... Ama sanırım artık bu derin uykudan uyanmamın vakti gelmişti çünkü onunla konuşmak istediğim çok şey vardı. Holmes'a onu sevdiğimi söylemek istiyordum.

Gözlerimi yavaşça açtığımda kendimi bir yatakta beyaz ışıklı tavana bakarken buldum. Yavaş yavaş kendime gelirken kemiklerime vurmaya başlayan ağrıları umursamayıp etrafıma bakınmaya başladığımda yanımdaki hemşire benim uyandığımı görmüş olacak ki hemen gözlerini bana dikmeye başlamıştı.

- Oh sonunda uyandınız, Bay William.

- ... O nerede?

- Kim? Kim nerede?

- Benim... yanımdaki adam...

- Sizin yanınızdaki adam? Bir saniye.

Hemşire hanım sandalyeden kalkıp dosyamı karıştırmaya başladı.

- Dosyada yazılanlara göre o kıyıdan buraya sizden başka birini getirmemişler.

Bunu duyduğumda kafamdan kaynar sular dökülmüştü sanki.

- Yoksa orada başka biri de mi vardı? Bay William, eğer bize onun kim olduğunu söylerseniz belki onu bulmak için bir arama çalışması başlatabiliriz.

Ben o an hiçbir şey söyleyemiyordum, dilim tutulmuş ve her yerim titremeye başlamıştı. Gözlerim karardığında ise hemşire olayın şokuyla bayıldığımı söylemişti. Şu anda iyi olduğumu ve bir sorunumun olmadığını anlatırken benim düşündüğüm tek şey oydu.

Dark of The Tower of London - SherLiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin