5 Ay Sonra
Bahçemdeki sebzeleri toplarken gelen Buğra'ya baktım.
"Selam."
"Bir an gelmeyeceksin sandım." dediğimde "Çağırdığında marketteydim, aldıklarımı evime bırakıp gelmek sürdü." dedi.
Topladığım sebzeleri koyduğum sepeti bahçemdeki masaya koyarken Buğra, "Beni neden çağırdın?" diye sordu.
"Beş ay geçti, Buğra. Tam olarak beş ay ve teşkilat Ertanları hala yakalamayı başaramadı."
"Bulunamayan bağlantılar daha varmış. En son okuduğum gazetede öyle haber göndermişlerdi."
"Ertan da ortalıklarda yokmuş. Adam kaçmayı başardı."
Buğra derin bir nefes aldı.
"Beni buraya çağırma sebebin bunlar yüzünden söylenmek olamaz. Ağzındaki baklayı çıkar."
"Ertan'ı biz yakalayalım."
"Kesin emir var, köyden çıkamayız."
"Öyleyse Ertan'ı buraya çağıralım."
"Kızım sen manyak mısın? Üsttekiler böyle bir şey yaparsak bizi haşlar."
"Üsttekiler Ertan'ı ellerinden kaçırdı. Onu bulup yakalamamız operasyonu etkilemez."
"Kesinlikle yapmayacağız." diyen Buğra'ya "En azından biraz düşün. Sen de burada hiçbir şey yapmadan sıkıldın." dedim.
"Evet diyeceğimden değil ama yine de düşüneceğim. Sakın ben cevap verene kadar saçma bir şey yapma."
"Yapmam."
Buğra bana emin olmak için bakarken "Yapmayacağım dedim, şimdi git." dedim.
"Kovuyor musun beni?"
"Evet, kovuyorum."
"Öyle olsun." diyen Buğra'ya güldüm.
"Ben de birazdan hava almak için çıkacağım zaten."
"Tamamdır, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Buğra bahçe kapısından çıktığında topladığım sebzeleri alıp eve girdim.
Sebzeleri mutfağa götürüp yıkarken gözüme eski anılar gelmişti.
Yemek yapmak için sebzeleri yıkarken Ertan bir anda arkamdan yaklaşıp bana sarılmıştı.
Gelişini fark etmeme rağmen birden sarılması korkmama neden olmuştu.
"Benim güzelim, korkma."
Ona döndüm ve "Senden başkası olmayacağını biliyorum. Sadece aniden gelmen korkuttu." dedim.
Gülümseyerek dudağımdan öptü ve "Ne kadar korktun, göster bakayım." dedi.
Ellerimi iki yana açtım ve "Bu kadar." dedim.
Ertan fırsat bilerek iki kolumun arasına girdi ve "Şimdi kapat o kollarını." dedi.
Dediğini yaparak ona sarıldığımda "Şimdi korkuyor musun?" diye sordu.
Başımı aşağı yukarı salladım.
"Geçti."
"Ben hayatta olduğum sürece istediğin kadar korkabilirsin, sen korkularını yen diye yanında olacağım."
"Söz ver." dedim, gözlerine bakarken.
Ertan gülümseyerek belimden tuttu ve beni tezgahın üzerine oturttu.
"Söz veriyorum Lavanta'm."
Gözlerimin dolduğunu fark ettiğimde yüzüme su çarptım.
Özellikle son günlerde en ufak anda aklıma Ertan geliyordu.
Onun tutuklamasını kendi ellerim ile yapmamış olmak sinirlerimi bozmuş olmalı.
Sürekli hatırlayıp duruyorum.
"Hava almam lazım."
Yaptığım işi yarıda bıraktıktan sonra bahçeye çıktım ve bahçe kapısından dışarı çıktım.
Dışarı çıkar çıkmaz karşılaştığım adam ile kaşlarımı çattım.
Yapılı vücuduna, giyimine ve bakımlı oluşuna bakacak olursak buradan olmadığı kesindi.
"Buyurun." dedim, merakla.
"Anlamadım."
"Evimin önündeydiniz. Tek yaşadığım için bana geldiğinizi düşünmüştüm."
"Ah özür dilerim, sadece burada dinleniyordum."
Acaba teşkilatın temin ettiği güvenliklerden biri miydi?
Teşkilat önlem için güvenlik için seçtikleri kişilerin kim olduğunu bize söylememişti.
"Anlıyorum. Pardon."
Bahçe kapısını kapatırken adamın bana bakmaya devam ettiğini gördüm.
"Bir sorun mu var?"
"Sadece geçen haftalarda yan evi satın aldım ve işlerim gereği bugün taşınıyorum. Komşuyuz yani."
Elimi ona uzattım ve "Adım Lavanta, köyümüze hoş geldiniz." dedim.
Elimi sıkarken "İsminiz çok farklıymış." dedi.
"Çoğu kişi öyle der. Peki siz?"
"Kağan. Kağan Doğan."
Elimi geri çekerken "Bir şeye ihtiyacınız olursa kapımı çalabilirsiniz." dedim.
"Aslında muhtarın yerini sorsam yardım eder misiniz?"
Gülümseyerek "İsterseniz sizi oraya kadar götürebilirim." dedim.
"Muhteşem olur, lütfen."
"Öyleyse gidelim." dedim ve yürümeye başladım.
Kağan yanımda yürürken "Buralı mısınız?" diye sordu.
"Hayır, ben de beş ay önce taşındım."
"Daha çok yerlilerin olduğu bir köye benziyor. Sizi buraya hangi rüzgar attı, sorabilir miyim?"
"Kocamdan ayrıldıktan sonra sakin bir yaşam sürmek istedim."
Aslında resmi olarak hala evliydik.
Kocam olduğu için kaçtığında onu bulmamız kolay olur diye boşanmamıştım.
"Pek sorulmaması gereken bir soruymuş, üzgünüm."
"Sorun değil, çok üzmüyor."
"Peki ya siz neden buradasınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Yemi
Chick-LitÇalıştığı teşkilata bilgi sızdırmak için ülkenin en büyük çetelerinden birinin ünlü ismiyle evli olan kadından kocası bir gün şüphelenmeye başlar. Bunun üzerine kaçan kadın gerçek duygularının farkına varacak. Kelebeğin yemi olan kadın oyuna gelecek...