Kolpa-Düğüm
İçimdeki bu his neydi bilmiyorum. Neden Tarık'a böyle bir şey anlatmışlardı aklım almıyordu. Canım çok acımıştı. Tarık'ın söylediği o laflar aklımda dönüp duruyordu.
Tabi Ertuğrul'u da unutmamak gerek. Tarık'ın arkadaşı. İkisi bir olup bana tehdit dolu mesajlar atmışlardı.
Nasıl oldu bilmiyorum fakat birisi Tarık'a benim Taner'le buluştuğumu ve onunla çıktığımızı söylemişti. Buna sinirlenen Tarık bana sorma gereği bile duymadan beni babamla tehdit etmişti. 'Her bokunu babana anlatıcam kızım.' demişti.
Tarık'ın benden böylesine nefret etmesine mi üzülseydim yoksa babamın bunları duyduğunda vereceği tepkiyi mi kafaya taksaydım bilemiyordum.
Bi de bu kadar laf yedikten sonra Tarık'ı hala sevmem sinirlerimi bozuyordu.
Nasıl sevmeyeyim ki? 6 ay boyunca sadece sevgili değil arkadaş da olmuştuk. Bana yaptığı onca sürprizi hatırladıkça sol tarafıma bi ağırlık çöküyordu.
Kafam çok karışıktı. Okula gitmemiştim. Akşama kadar odamdan çıkmamıştım bile. Annem birçok kez odama gelip 'Neyin var kızım?' dese de ona olanları anlatmamıştım. 'Hastayım.' deyip geçiştirmiştim. Gün boyu yatağımda oturup ne yapmam gerektiğini düşünüp durmuştum.
Artık Tarık'ın benden nefret ettiğini sindirmem gerekiyordu.İnsanlar nasıl bu kadar çabuk değişiyordu? Daha dün senin için ölüp geberen insan bugün hayatını mahvetmek için elinden geleni yapıyordu. Beni o kadar çok seven insan, nasıl beni babamla tehdit edecek kadar aşağılık olabiliyordu ki? Hemde babam konusunda bu kadar hassas olduğumu bildiği halde.
Ben küçükken babam benimle hiç ilgilenmezdi. Ablamla ve abimle de. Biz hiç yokmuşuz gibi davranırdı. Hep ablamın veya abimin küçüklerini giyerdim.
Hiç unutmam 2. sınıftayken bi gün okula giderken abimin küçülmüş montunu giymiştim. Bi de siyah, cırt cırtlı, ucu soyulmuş, kaba bir bot. Sınıfa girdiğimde sınıfın en süslü kızı yanıma gelip 'Senin baban sana kıyafet almıyor mu? Siz fakir misiniz?' demişti. Çok ağırıma gitmişti. Eve gidince ağlamıştım. Ama kimse neden ağladığımı bilmiyordu. Sormuyolardı da zaten.
Babamla aramız 1-2 senedir düzelmişti. Artık 3 tane çocuğu olduğunu fark etmişti. Bizimle ilgileniyordu. Ama ben korkuyordum. Eskisi gibi olmaktan korkuyordum. Kaybetmekten korkuyordum.
Bunları düşünürken yavaş yavaş gözlerime ağırlık çöktü ve ben gözlerimin açık durması için çaba sarf etmedim. Böylece beni bekleyen çeşit çeşit kabuslara adım attım.
——
Sabah 5 buçuk gibi yataktan sıçrayarak uyandım. Servisin gelmesine 2 saat vardı. Gördüğüm kabus yüzünden bayağı erken uyanmıştım ve bi daha da uyuyamamıştım zaten.
Banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım. Dün gece ağladığım için kahverengi gözlerim kan çanağına dönmüştü. Göz altlarım şişmişti. Aynadaki görüntüme dayanamayıp banyodan çıkıp odama geçtim. Yatağıma oturduğumda dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı dizlerimde birleştirdim ve son gördüğüm kabusu düşünmeye başladım.
Gördüğüm kabusta ailecek yemek yiyorduk. Çok mutluyduk. Hepimizin yüzünde içten bir gülümseme vardı. Tam o anda kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Tarık vardı. Birden beni itip içeri girdi. Ve babama yalan yanlış her şeyi anlattı. Babam bunları duyunca bi daha yüzüme bakmamıştı.
Bildiğim kadarıyla rüyalar 7-8 saniyeymiş. Ama benim rüyalarımla 3 sezonluk dizi çekilirdi. 7 saniye ne be? Vine mı çekiyoruz?
Ben düşüncelerimle boğuşurken alarmım çalmaya başladı. Erkenden uyandığım için ona ihtiyaç kalmamıştı ama ayıp olmasın diye her gün yaptığım gibi alarmı fırlatarak kapattım.
Okul formamı giydikten sonra aynada kendime baktığımda göz altlarımın şişliğinin aşırı belli olduğunu fark ettim ve elime bir kapatıcı alıp göz altlarımdaki morlukları ve şişlikleri kapatmaya çalıştım.
Okula girdiğimde herkes bana tuhaf gözlerle bakıyordu. Şafak yanıma oturdu ve bir anda dün gece neler olduğunu sordu. O nereden biliyordu ki?
Herkes bana bakıp gülüyor, bazısı yolunu değiştiriyor, bazısı içinde biriktirdiği soruları sormanın zamanını kolluyor gibiydi.
O zaman anlamıştım işte. Birileri okuldakilere bir şeyler anlatmıştı.
Şule'nin karşıdan üzerime doğru geldiğini gördüm. Dün gece ona defalarca mesaj yazsam da bana cevap vermemişti. Tam konuşmak için ağzımı açtığımda aniden yediğim tokatın sendelenmesini yaşadım. Hani gözleriniz dolduğunda her taraf bulanıklaşır ya. Aynen öyleydim şimdi. Hiçbi yeri göremiyordum. Ağlamamak için çabalıyordum. Beni güçsüz görmelerini istemiyordum. 'Şimdi olmaz' diye düşündüm ağlamamak için kendimi biraz daha zorlarken.
Bende ona hakaret etmeye başlamışken tüm arkadaşlarımın birden onun arkasına geçtiğini gördüm. Sonrasında Şule'nin bana söyledikleriyle ikinci darbeyi yedim. 'Tarık gece beni aradı. Geçen gün Taner'in evine gittiğinizde Tarık'la sen yatmışsınız. Tabi senin gibi bir sürtükten başka ne beklenirdi ki?' dedi ve sonra kahkaha atmaya başladı. Kahkaha atmayı kesince Taner meselesi hakkında hakaretler yağdırmaya başladı .
O an içimden bir şey kopmuştu işte. Benim en yakın arkadaşım bütün okulun önünde ağzıma edip bırakmıştı. Söylediği şeyler yalandı ama kimse yalan olduğunu bilmiyordu. Herkes Şule'ye inanıyordu. Ona kim söylemişti acaba? Bu siktiğimin söylentilerini yayan kimdi? O kadar kötüydüm ki tek kelime etmeden okuldan çıkıp gittim.
Yan okula doğru yürüyordum. Babam yan okulda çalışıyordu. Okula vardığımda babamı buldum ve her şeyi açıkladım. Çünkü eğer Tarık cidden arayıp babamla konuşursa çok kötü olurdu. Benden duyması daha iyiydi. Böyle bir şeyin olmadığını bilmesi lazımdı. Benim öyle bi insan olmadığımı unutmaması gerekiyordu.
O sırada babamın telefonu çaldı. Babam telefonu açtıktan sonra bir süre karşı tarafı dinledi ve telefonu kapatıp masaya fırlattı.
Sonra öfkeyle benden Tarık'la Ertuğrul'un numaraları alıp onları aradı. 'Ben kızıma güveniyorum. Öyle bi şey olmadı. Artık kızımı rahat bırakın.' dediğinde telefonun hoparlörünü açtı ve Ertuğrul'la Tarık'ın korkudan demin söyledikleri şeyi inkar edip özür dilediklerini duydum. Ama olan olmuştu. Babam ne kadar onlarla konuşurken arkamda olsa da böyle iddialar ortalıkta dolandığı için bana olan güveni sarsılmıştı. Babama Tarık'la yattığım yalanını söylemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ UÇURUM
ChickLit"İnsanlar nasıl bu kadar çabuk değişiyordu? Daha dün senin için ölüp geberen insan bugün hayatını mahvetmek için elinden geleni yapıyordu." "Susmuştum. Kendi sessizliğime bırakmıştım kendimi. Etrafımda olacakları izlemek istemiştim sadece. Eskisi ka...