Bölüm-1

518 31 7
                                    


Alarmın sesini duyunca sıçrayarak uyandım ve elimi komodinin üzerindeki çalar saate doğru götürdüm. Tabi ki çalar saati duvara fırlattım. Ellerimle gözlerimi ovuşturduğumda eyelinerım tüm yüzüme dağıldı ve bi küfür savurdum. Lanet olsun her gün aynı şey olmak zorunda mıydı?

Burnuma patates kızartması kokusu gelince kendime geldim ve birden yataktan fırladım. İşte o an dağınıklığımdan nefret ettim çünkü ayağıma küpe batmıştı. Ne işi varsa yerde... Ayağıma batan küpenin acısıyla yere düştüm ve kendimi bir kıyafet yığınının içinde buldum.

Ayağa kalkmaya üşenip emekleyerek odamdan dışarı çıktım. Mutfağa gittiğimde koca bir tabak patates kızartması beni bekliyordu. Annemle babam kahvaltısını çoktan yapmıştı. Babam işe gitmek için annemi beklerken kahvesini içiyordu ve annem büyük ihtimalle 1 saattir hazırlanıyordu.

Kahvaltımı yaptıktan sonra odama dönerken babam yanına çağırdı ve sarı saçlarıma bi öpücük kondurdu.

Her gün olduğu gibi bugün de okula gitmek istemiyordum. Ama mecburen hazırlanmaya başladım.

Önce yüzümü yıkayıp tüm eyelinerın silinmesini sağladım daha sonra kısa sarı saçlarımı taradım. Yine her zamanki gibi yer çekimine meydan okuyolardı.

Odama gittim ve o lanet okul formasını giydim. Beyaz gömlek ve siyah eteğimle hazırdım. Çantamı da hazırladıktan sonra evden çıktım ve servisin gelmesini bekledim.

Okula girdiğimde içime yine bi karanlık çökmüştü. Okul benim için dibi olmayan bi kuyu gibiydi. Kendimi kaybolmuş hissediyordum. Sanki oraya ait değilmişim gibi. Oysa ki etrafımdaki herkes gayet mutluydu.

Bi anda omzumda bi el hissettim ve arkama döndüm.

''Günaydın Alvina" diye bağırdı Ayça ince sesiyle. Her zamanki gibi yine okul forması giymemişti. Kahverengi uzun saçları yine düzleştirilmişti ve bir okulu boyayacak kadar makyaj yapmıştı. Kendi çapında bir havası vardı. Ama kendi çapında.

Bende ona 'Günaydın' dedikten sonra sınıfa doğru ilerledik. Sınıfa geldiğimizde Görkem ve Simge çoktan sıralarında oturuyolardı.

4 kişilik bi gruptuk fakat 2 li şekilde eşleşmiştik. Ben Görkemle otururken Ayça'yla Simge oturuyordu.

Ayça grupta en beğenilen kızdı çünkü kızlar Ayça'ya hep onun duymasını istediği şeyleri söylüyorlardı. Oysa ben öyle değildim. Kimseye yalakalık yapmak istemediğim için içimden gelenleri söylüyordum bu yüzden çoğu zaman dışlandım.

Ben bunları düşünürken birden telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Mesaj Tarıktandı. Ve bi anda herkesi unutup mesajlaşmaya başladım.

Kimden: Tarık

Günaydın Meleğim.

Kime: Tarık

Sanada Meleğim.

---

İlk ders bitince Ayça birden çığlık atarak yanıma geldi ve konuşmaya başladı.

"Eylül ün tweetlerini gördün mü?"

"Yoo" diye cevap verdim.

Eylül benim ilkokuldan beri yakın arkadaşımdı. Liseye başlayınca eski yakınlığımız bitmişti. Arada karşılaşınca konuşsak da son zamanlarda aramız kötüydü. Nedenini bende bilmiyorum.

Ayça'nın söylediği şey üstüne twitter a girip Eylül ün tweetlerine baktım. Son birkaç tweetinde ismimin ve soy ismimin baş harflerini kullanarak bana resmen sövdüğünü gördüm.

Bi hışımla yerimden kalktım ve Eylül' ün sınıfının yolunu tuttum. Giderken kafam çok karışıktı, neden böyle bi şey yaptığını anlamaya çalışıyordum.

Bi anda Eylül'ün sınıfına girip kolundan tutup kapının önüne çıkardım.

"O tweetlerindeki A.İ. ben miyim?" diye bağırdım. O da gayet sakin bi şekilde cevap verdi.

"Evet sensin Alvina İpek" dedi bilmiş bi şekilde.

Onun bu sakin hali beni daha da çıldırtırken 'Neden?' diye sormaktan kendimi alamadım. Verdiği cevap sadece 'Canım istedi.' olunca öfkemi kontrol edememekten korkup sınıfa gittim.

2. derse girdiğimizde hoca serbest bırakmıştı. Ben Eylül ün neden böyle bi şey yaptığını kafama takarak geçirmiştim. Zil çaldığında Tarık aradı ve 'Okuldaki olay ne?' dedi. 'Ne olayı?' diyip bilmemezlikten gelirken sesimdeki şaşkınlığı gizleyememiştim. Tarık anlatmam için ısrar edince sözcükler ağzımdan dökülüverdi. Olanları anlattıktan sonra Tarık telefonu suratıma kapattı.

Ben ne olduğunu anlayamadım ve olanları kızlara anlattım. Ayça bana suçlu bir bakış atarak 'Ben ağzımdan kaçırmış olabilirim.' dedi.

Ayça'yla Tarık yakın arkadaştı. Zaten Tarık'la aramızı yapan Ayça'ydı. Başta hiç istemesem de Ayça'nın ısrarı üzerine kabul etmiştim. Sonradan da hiç pişman olmadım açıkçası. Onun beni sevdiğinden şüphe etmiyordum. Son derece romantik ve ilgili biriydi. Onunla bana attığı doğum günü mesajıyla tanışmıştık.

--

Öğle arası olduğunda bi anda koridorda bi gürültü duydum ve kendimi sınıftan attım. Sesin geldiği tarafa doğru bakarken Tarık ı gördüm ve ne olduğunu anlamak için o tarafa doğru koştum. Gördüklerim karşısında çok şaşkındım.

Tarık Eylül'ün kolundan tutmuş okulun dışına doğru yürüyordu. Tarık'ın yanına vardığımda 'Neler oluyo burda?' diye bağırdım ve 'Sen karışma.' diyerek yanımdan geçip gitti.

Tarık Eylül'ü dışarı çıkardığında ona bağırmaya başladı ve bende olanları izlemeye başladım.

"Kimse benim sevgilime hakaret edemez Eylül!" diye bağırdı Tarık. Eylül neye uğradığını şaşırmıştı. Kekeleyerek cevap vermeye çalışsa da bi şey diyemedi. Çünkü suçluydu ve bunu o da biliyordu.

Tarık ın ona biraz daha bağırmasından sonra gelip benden özür diledi.

Tarık'ın bu sahiplenici tavrı ne kadar hoşuma gitse de okulu ayağa kaldırması beni sinirlendirdi. Hiçbi şey demeden okula doğru ilerlemeye başladığımda bi el bileğimden tutup çekti ve sert bi şeye çarptım. Kafamı kaldırdığımda Tarık'la göz göze geldim.

"Nereye gidiyosun Alvina?" dedi.

"Sınıfa" dedim ters bi şekilde.

"Ne bu sinir?" derken şaşkın bi şekilde yüzüme bakıyordu.

"Ne yaptığını sanıyosun sen? Okulu basmak ne demek? Kızı kolundan tutup nası çekiştirdin öyle? Tamam suçlu ama o bir kız Tarık. Dikkat etmen gerekirdi." diye hızlı bi şekilde konuştum.

"Ben seni koruyordum orda farkındaysan." dedi anlamamış bi şekilde.

"Bu, okulu basmanı gerektirmezdi" diye çıkıştım.

Tam devam edecektim ki sarılarak beni susturdu ve kulağıma fısıldadı.

"Seni üzmelerine izin veremezdim. Okulu basmakla biraz abartmış olabilirim ama her şey senin içindi."

İÇİMDEKİ UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin