'Sahi resimler bize yeni bir yol gösterip bir şeyler anlatabilir mi?'
Annemin getirdiği ilaçları içmek zorunda kalınca artık ne olduğunu idrak edebilmiştim. Fakat pek aldırış etmedim sonuçta küçüklükten beri olan bir şeydi. Alışmıştım artık...
Masama tekrar oturup bir şeyler çizmeye başladığım sırada annem odaya geldi ve beni "lütfen şu tarz resimleri çizme senin için daha kötü olacak" diye uyararak cevabımı beklemeden saçımı öpüp odamdan çıktı.
Önümde ki yeni çizmeye başladığım resime bakınca ne söylemek istediğini anlamıştım fakat bunları pek umursamıyordum ne olcaksa olurdu sonuçta.
Resmi çizmeyi bırakıp duvarımda ki panoya astıktan sonra resimlerimin bir çoğunun sanki bir şeyler anlatmak istediğini sandım fakat ne kadar düşünürsem düşüneyim parçaları birleştiremiyordum.
Saatin geç olduğunu uykumun gelmesiyle anlamıştım. Bu sefer yatmadan önce kulaklığımı sandalyemde asılı olan ceketimin cebine koyup fotoğrafını çekmiştim. Şimdi uyku vaktiydi.
Sabah alarm çalmadan uyanmıştım. Çok az uyumama rağmen dinç bir şekilde uyanmak beni şaşırtmıştı çünkü normalde içtiğim ilaçlar tam tersi etki ediyordu. Yatağımdan kalkıp banyoda işimi hallettikten sonra üzerimi giyindim ve dersin başlamasına uzun bir süre olduğu için oturup dizi izledim.
Aradan 40 dakika geçtikten sonra mutfağa gidip kendime tost yaptığım sırada annemde uyanmıştı ve onunla beraber kahvaltı yaptıktan sonra evden çıkmıştım.
Kulaklığımı takıp müzik dinleyerek durağa doğru yürürken aklımdan 'acaba bugün Oğuzla yine aynı şekilde konuşur muyuz?' Diye geçirdim. Açıkçası ondan başka konuştuğum tek kişi annemdi.
Okula varabilmiştim sonunda. Sınıfa girdiğimde yine ilk gelen ben olunca kafamı sıraya koyup dersin başlamasını beklemiştim. Müziğe eşlik ederken yine öğretmenin bana seslendiğini duydum bu sefer aldırış etmemiştim ama galiba bu sefer gerçekten sesleniyordu. Kafamı kaldırıp öğretmene bakınca bana "bu saatte neden okuldasın?" Sorusunu sorunca saati merak edip saate baktığımda dersin başlamasına 1 saat olduğunu gördüğümde soruyu mantıklı buldum ve geçiştirmek için bir şeyler söyledikten sonra öğretmen sınıftan çıktı.
Ahh niye bu kadar erken gelmiştim ki! Ayrıca annem niye beni uyarmadı...
müzik dinleyerek zamanın geçmeyeceğini düşünerek kitap okumaya karar verdim. Yarım kalan kitabımın sonuma geldiğimde sınıfta dolmaya başlamıştı.
Ders başladığı halde Oğuz gelmemişti ve ben yine yoklamada ismini duymamıştım bir gariplikler oluyordu ama sonunda açıklığa kavuşacaktı.
Teneffüs zili çaldı kitabımı okumaya devam ettim...
Ders başladı ben yine kitabımı okumaya devam ettim...
Teneffüs oldu ve yine kitap okudum...Ahh bu döngü böyle devam etti ve evime gitmek için yola koyuldum.
Okulda pek bir şey olmuyordu bu yüzden anlatabileceğim hiç bir lise anısı olmayacak diye korkuyordum.
Eve gelip üzerimi değiştirdikten sonra kendi kendime neden Oğuzun'un numarasını almadığımı sorup durdum.
Ah ne de olsa yarın okula gelince alırdım.
Annem eve döndüğünde odama gelip yine selam vermeden bana "neden 2 tost yaptın ve ayrı tabaklara koyup birini yemedin ve evden o kadar erken çıktın" diye arka arkaya sorular sorunca artık diyecek bir şeyim kalmadığından "sana yapmıştım" diyerek geveledim.
Odamdan çıkmadan derin bir nefes alıp "telefonun çaldığında lütfen bak ve odanda çöp bırakma dağınık kalsın ama ben yatağın altında çöp toplamaktan sıkıldım bari onları al" diyerek sitem ettiğinde "olur" demekle yetinmiştim.
Sabah oldu okula gittim ve Oğuz yine yoktu eve döndüm resim çizdim, ders çalıştım, dizi izledim ve aklımdan yarın gelir sonuçta diyerek içimdeki sesi susturdum.
Ertesi günde gelmedi...
Ondan sonraki günde gelmedi...
1 hafta geçti yoktu...Bu 2 ve 3 haftayı buldu ve sonunda 1 ay olmuştu. Ama ben Oğuzu bir daha göremedim. İletişim kurabileceğim her yere baktım ama bulamadım bende en sonunda pes ettim.
Bu geçen zamanda bende hiç bir değişiklik yoktu. Her zamanki gibi kendimle vakit geçirmeye devam ettim. Resim, kitap, dizi, ders...
Uyumadan önce ilacımı alacağım zamanda kalmadığını farkettim. Anneme sabah söylerim diye beynime not ettikten sonra uyumuştum.
Sabah uyanıp hazırlanacakken telefon takviminden bugünün cumartesi olduğunu görünce kendimi yatağa attım. Ahh! evet hafta sonundan sonrada bir haftalık tatil vardı bunuda kağıda yazıp kitaplığın köşesindeki notlar kısmına yapıştırmıştım. Telefona pek bakmadığımdan dolayı bu şekilde daha güvenli oluyordu benim için.
Bir kaç saat sonra annem kahvaltıya çağırınca odamdan çıkmıştım. Annemle beraber kahvaltı yaparken ona bir şey söylemem gerektiği geldi aklıma ama ne olduğunu unutmuştum bu yüzden kahvaltıdan sonra notlar kısmına yazdığımı düşündüğüm için bakacaktım.
Beynim böyle küçük ayrıntılı olan şeyleri çok çabuk hafızamdan siliyordu. Tarih, gün, zaman ve sonra yaparım dediğim şeylerin hepsi birden hafızamdan siliniyordu sanki. Bende bu yüzden bu tarz şeyleri not alıp gözümün önüme asmayı tercih ediyordum.
Haftasonumu ve 1 haftalık zamanımı aynı rutin şekilde evden çıkmadan devam ettirmiştim fakat sürekli yapmadığım ve anneme söylemem gereken bir şey olduğunu düşünüp durdum ama bulamadım.
Gece resim çizmeye devam ederken annem kapımı tıklatmıştı fakat ben gir dememe rağmen girmemişti. Aslında annemin bu saatte uyuması gerekiyordu ve benimde çünkü yarın hem okul hemde iş vardı. Evet kutsal pazartesi günüydü.
En sonunda tam kalkıp kapıyı açacakken annem odaya resmen dalıp neden hâlâ uyumadığımı sorunca resim çizip uyuyacağımı söylediğimde resimlerime bakıp "bunlar ne beynin hayal gücünü tamamen pisliklerle kaplamış gibi, kızım lütfen daha düzgün şeyler çiz lütfen." Dediğinde her zamanki lafları olduğu için alışmıştım artık ve bu yüzden sadece kafamı salladım.
Yaptığım resimler bana ne kadar şahesermiş ve ucunda sanki bana bir şey anlatıyorlarmış gibi gelsede anneme göre tam tersi çöpten farkları yoktu elinde olsa hepsini çöpe atardı fakat buna asla izin vermiyordum. Genelde odama girmeyi tercih etmiyordu zaten.
İlaçlarımı içip uyumak için yatağıma girebilmiştim sonunda.
Sahi ben anneme ilaçlarımın bittiğini söyleyecektim...
~~~
Bölüm sonu...