'Bazı kurallara uymadığımız zaman hayat bizim için daha da kolaylaşıyor'
Sabah gece gördüğüm kabusun etkisiyle uyanmıştım...
Ahh... yine başlamışlardı.
Saate baktığımda okul saatine yaklaşık 3 saat olduğunu görünce kabusumu defterime yazmayı planlamıştım. Gördüklerimi unutmadan hemen banyoya ilerleyip işlerimi hallettikten sonra masaya oturup yazmaya başladım.
Üzerime doğru gelen devasa bir yaratık vardı ve benimle konuşmak istediğini söylüyordu. Sesi okulda bana seslenen öğretmenimin sesiyle çok benziyordu. Ahh... evet arkamı döndüğümde bana seslenmesine rağmen orada olmayan öğretmenim. Titreyen vücudum asla hareket edemiyordu olduğum yerde kafamı salladım ve konuşmasını bekledim. Uzun bir süre bekledikten sonra sanki konuşmaktan vazgeçmiş gibi üzerime yürümeye devam etti. Aramızda çok az bir mesafe kalınca konuşmaya başladı. ' Hep böyle kal ve sakın kullanma' dedi ama neyi kullanmamam gerektiğini söylememişti. Tam soracağım anda...
Uyanmıştım.
Defteri kapatıp neyden bahsettiğini düşünmeye başladım ama asla bulamamıştım ne olduğunu. Düşünmeyi bırakıp okul vaktini bekleyene kadar bir şeylerle uğraştıktan sonra kahvaltımı yapıp evden çıkmıştım.
Okula doğru yürürken aklıma yine Oğuz gelmişti neden sürekli böyle aklıma geliyordu anlamamıştım. Sırf benimle konuşup diğerleri gibi davranmadığından dolayı değildir umarım çünkü öyleyse çok acınası bir durumdayım demek olurdu.
Okul kapısından içeriye girince bu sefer zamanında geldiğimi farketmiştim. Sınıfa girip sırama oturacağım sırada Oğuzun geldiğini görmüştüm. O kadar mutlu olmuştum ki sınıfın ortasına çığlık atıp çocuklar gibi zıplayabilirdim. Kalbim deli gibi atıyordu. Sırama oturup Oğuzun oturması için hemen yana kaymıştım. Umarım yanımda oturmaya devam ederdi.
Yanıma oturduğunda kalbimin sesini duyacağından korkmuştum. Ona dönüp günaydın dedikten sonra "uzun zamandır neden okula gelmiyorsun" diye sordum. "Günaydın" dedikten sonra gülümseyip bana dönmüştü ve "buna sen izin vermedin" dediği anda afallayıp ne alakası var diye soracakken öğretmen derse girmişti.
Ders bittikten sonra Oğuza dönüp "az önce ne demek istedin" diye sormuştum. "Boşver zamanla kendi kendine anlayacaksın zaten gel bahçeye çıkalım" diyerek resmen beni geçiştirmişti ama aynı zamanda teklifi beni mutlu etmişti.
Beraber bahçeye çıktıktan sonra yürümeye başlamıştık. Birbirimize havadan sudan sorular sorduktan sonra bana "bugün okul çıkışı işin yoksa sahile gidelim mi?" Sorusunu sorunca gözüm kocaman açılmıştı. İçimden umarım farketmez diye dua ederken beynim olayı devralıp "olur" diye yanıtlamıştı sorusunu. Ahh normalde böyle biri değildim ne olmuştu bana...
Senden utanıyorum
İç sesime katılıp 'bende kendimden utanıyorum' diye yanıtlamıştım kendi kendimi.
Derse girdiğimiz sırada sınıftakilerin bana çok tuhaf bakışları vardı. Neden öyle bakıyorsunuz bakışları attığım sırada Aytuğ "derste konuşup durma" diye beni azarlayınca neden sadece bana söylediğini anlamamıştım. Oğuzda derste konuşuyordu. Ah neyse daha dikkatli davranmalıyım bir dahakine.
Kendimi toparlayıp derse odaklandım demek isterdim ama kitap okumaya başlamıştım. Oğuza karşı da daha ağır başlı davranmaya karar vermiştim.
Dersler arka arkaya bitmeye başlamıştı ve nihayet son derse girmiştik. Oğuzla dışarı çıkacağım için çok mutluydum ama bunu belli etmemeye çalışıyordum.
Ve son derste bittiğinde Oğuzla beraber okuldan çıkıp sahile doğru yürümeye başlamıştık. Sahile geldiğimizde hava serin olmasına rağmen çok soğuk olmadığı için çimlere oturmaya karar vermiştik.
O kadar çabuk birbirimize alışmıştık ki sanki yıllardır onu tanıyor gibiydim. Sevdiği filmden en sevmediği günü bile öğrenmiştim bu konuşmada. Etrafımdaki insanları hiç umursamamıştım bu sefer Oğuzda onların bana bakışlarını pek takıyor gibi görünmüyordu.
Çok erken konuştuğumun farkındayım ama onunlayken kendim gibi hissediyordum ve çok mutluydum. Umarım beni bırakıp gitmezdi.
"Sen ne tür müzikler seversin" diye bana sorduğunda eve gitmek için ayaklanmıştık çünkü yağmur yağacak gibi duruyordu. "Ruh halime göre değişiyor her türlü dinliyorum yani" diye cevap verdim çünkü bende tam bilmiyordum.
Yol boyunca hızlı hızlı yürürken durdum ve arkasından "neden hızlı yürüyorsun" diye seslendim.
"Yağmur yağmadan eve varabilmek için" dediğinde ona gökyüzünü gösterdim ve "bak havada çok az bulut var ve bunlar yağmur bulutu değil" dedim. "O zaman neden yağmur yağacak şimşek çakıyor diye bizi kaldırdın" diye sorunca "hava öyleydi çünkü şimdi düzelmiş" dediğimde havanın bu kadar çabuk değiştiğine şaşırdım. "Hem sende görmemiş miydin havayı neden beni uyarmadın" dediğimde kafasını bilmiyorum anlamına yana yatırınca yürümeye devam ettik.İkimiz birbirimizi bulmuşuz.
Yol boyunca birbirimizle uğraştıktan sonra yine yol ayrımına denk gelince ona veda etmeden önce "nerede yaşıyorsun" diye sormuştum. Kısa bir sessizlikten sonra "senin zihninde" deyip benden uzaklaştı bende arkasından ne olduğunu anlamamış bir şekilde sadece "hoşçakal" diye bağırabilmiştim.
~~~
Bölüm sonu...