Media: Ic3peak/I'm not evil, I'm sad
İlk cinayetim değilmiş...
Oğuz annemle tanışmamak için hâlâ ısrarcı davranıyordu. Derste onu ikna etmek için ne yapmalıyım diye düşünüp durdum ama bulamadım tam pes edecekken Oğuz kulağıma eğilip "kabul ediyorum geleceğim" dediğinde içime bir rahatlama çökmüştü.
Okul çıkışı Oğuzla beraber eve yürürken "ne seversin?" Diye sordum "bilmem yemek ayırmıyorum genelde" diye cevapladı beni. Eve gidip anneme haber vermem lazımdı ve alışveriş yapmamız gerekiyordu.
Eve vardığımda üzerimi değiştirdim ve annem eve gelene kadar oyalanacak bir şeyler buldum. Annem eve geldiğinde hemen yanına gidip "Oğuz bu haftasonu bize gelecek" dediğimde o da mutlu olmuş olacak ki mutlu bir şekilde " tamam kızım haftasonuna hazırlık yaparım ben" deyip odasına geçti. Bende odama geçtiğimde Oğuza mesaj atıp anneme söylediğimi ve beni ekmemesini rica ettim.
Öğretmenin ölümünden sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etmeye çok çabuk alışmıştım öyle ki çoğu zaman aklıma bile gelmiyordu.
Olaydan sonra kanıt olabilecek her şeyi yakmıştım. Bu yüzden bazı şeyleri hatırlayamıyordum neyse pekte mühim değildi.
- - -
Sonunda haftasonu gelmişti. Anneme yardım edip her şeyi hazırlamıştık. Oğuzu her zaman ayrıldığımız yoldan alacaktım. Hazırlıklar tamamlandığında annem "hadi git arkadaşını getir" dediğinde Oğuza haber verip çıkmıştım evden."
Oğuzu gördüğümde hemen gidip sarılmıştım. Evet bu kadar yakın olmuştuk ve bana gerçekten çok iyi geliyordu. Ardından selamlaştıktan sonra eve gitmek için yürümeye başlamıştık.
"Şimdi nasıl davranmalıyım daha önce kimsenin ailesiyle bu şekilde tanışmamıştım" Oğuzun sorduğu soruya "kafana göre takıl annem zaten arkadaşım var diye mutlu sana bir şey diyeceğini sanmıyorum" dedim düz bir sesle.
Kapının önüne gelip kapıyı açtığımda annemde mutfaktan çıkıp yanımıza gelip "hoşgeldiniz" dediğinde yüzünde ki mutluluk yavaş yavaş silinmişti. Anneme ne oldu bakışları attığımda "arkadaşın nerede" diye hayal kırıklığıyla yüzüme bakmıştı. Sağımda duran Oğuzu gösterip "burada işte elini uzatıp seninle tanışmayı bekliyor" dediğim sırada annem olduğu yere çökmemek için kendini zor tutuyordu.
Annem yavaş yavaş salona geçerken Oğuza mahçup bakışlar atıp "anne neden böyle yapıyorsun" diyerek annemin arkasından salona girmiştim."
"Kızım sana tek bir şey soracağım lütfen doğru bir şekilde yanıtla" deyip konuşmasına devam etti. "İlaçlarını düzenli bir şekilde kullanıyor musun?"
Oğuz gerçekti bunu anlamıştım artık. İlaçla bir alakası yoktu neden böyle oldu ki. Dolmuş gözlerle bir Oğuza bir anneme bakarken sadece kafamı olumlu anlamda sallamaya başlamıştım.
Annem hızlı bir şekilde kalkıp benim odama ilerlerken sadece arkasından gidebilmiştim. Odama girip her yeri kurcaladığında ilaçlarımı aradığını biliyordum. Hiç bir şey yapmadan gözlerimden akan yaşları silip annemi izliyordum.
Boş sigara kutuları, çikolata kağıtları, her yerde olan kıyafetlerim, çizip beğenmediğim için yırtıp yere attığım kağıtlar...
Bunların arasından tüm ilaç kutularını bulmuştu. Annem odama karışmadığı için rahatlıkla eşyalarımı her yere koyabiliyordum ama bunları burada bırakmamılıydım...
Annem ilaçları eline alıp bana doğru sallayarak "bunlar ne Füsun, ben senin için uğraşırken, iyi ol diğerleri gibi ol, hep mutlu ol, dışlanma diye çabalarken bana ettiğin teşekkür bu mu?" Diyerek yüzüme fırlatmıştı dolu olan tüm kutuları. Konuşmaya devam edip "ne kadar mutlu olmuştum arkadaşından bahsedince pardon hayal ürünü arkadaşından bahsedince" dediğinde aklıma babamla olan tartışmalar gelmişti. Annemin sözünü kesip "babam gibi konuşuyorsun şu an." dedim.
Bunu dediğimde o kadar öfkelenmiştiki "benim senin yüzünden babanla aram açıldı, seni savunmak için, iyi olacağını düşündüğüm için hep arkanda oldum senin, baban seni hastaneye yatırmak istediğinde zorla tuttum onu. Bunları bilmene rağmen nasıl yaparsın nasıl bana yalan söyleyip hastalığını en son boyuta getirirsin" ağlayarak, kızgın ve mesafeli bir şekilde bunları söylediği sırada bu sefer ağlamıyordum artık içimde bir öfke vardı.
Hiç bir şey demediğim için üstüme yürüyüp "baban haklıymış belki seni yatırdaysaydık babanı öldürmezdin. Bunu hatırlamıyordun değil mi? Senin yüzünden öldü baban, senin lanetin yüzünden şizofren pislik." Artık söylenirken omzuma vuruyordu.
Anneme inanmayıp sinirle söylüyordur diye düşündüğüm için eski günlüklerimi aramaya başladım. Kitaplığıma baktım, çekmecelere her yere en son yatağın altına baktığımda orada bulmuştum. Sayfaları karıştırıp babamın öldüğü zamanı bulunca başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü sanki.
Bugün babamı öldürdüm.
Benim üzerime çok geldi evde kimse yokken beni dövmeye çalıştı belkide öldürecekti. Elime geçen en sert şeyi bulup babamın kafasına vurdum hızlıca mutfağa ilerleyip bıçağı aldım ve babamın üzerine gidip onu defalarca bıçakladım.
Ondan nefret ediyordum yaptığımdan pişmanlık duymuyordum.Kağıtlarda kan lekeleri vardı. Büyük ihtimal annem eve gelene kadar dokunmamıştım cesete ve ne yapacağımı bilmediğimden unutmamak için yazmıştım.
Babamı öldürdüğüm için değil öğretmenden öncede birini öldürdüğüm için şaşırmıştım. Babamdan nefret ediyordum bu yüzden mektuptada belirttiğim gibi pişman olmamıştım bu yaptığımdan.
Demek ki öğretmen ilk cinayetim değildi...
Annem elimdeki defteri alıp okuduktan sonra bana daha fazla bağırıp "bunu polise götürücem o bıçakla ve raporlarınla beraber artık sana tahammülüm kalamdı" deyip odamdan çıktığı sırada kolundan tutup "bunun benim suçum olmadığını biliyorsun, hastalığım benim suçum olmadığını biliyorsun anne" dedim. "İlaçları kullanmayıp beni kandırman senin suçun" dedikten sonra "iyi ki öldürmüşüm babamı dedim" birden ağzımdan çıkmıştı. Annem ilk kez o zaman bana tokat atmıştı.
Bir şey demeden defteri elinden alıp mutfağa geçip yakacağım sırada arkamdan gelip bana bıçak çekti. İçimde ki nefret daha çok çoğalırken yanlış bir şey yapmayayım diye annemin elini tutup "saçmalıyorsun şu an bırak" diye bağırmıştım. O kadar çok öfkeliydim ki üstüme üstüme gelen anneme artık dayanamayıp bu sefer bıçakla ben üstüne yürümüştüm. Holün ortasında tam bıçağı bana saplayacakken bıçağı elinden atıp elimde ki bıçağı annemin karnına saplamıştım.
Yere düşünce Oğuz bana "ne yapıyorsun" diye bağırmıştı. Evet o gerçek değildi ama benim için hâlâ vardı bu yüzden onu duyuyor ve görüyordum. Bu sefer onu duymamazlıktan gelip yere düşen annemin üstüne oturmuş tam kalbinden bıçaklamıştım ve bunu defalarca tekrarladım.
Ellerim, yüzüm ve üstümün her yeri kan olmuştu. Bıçağı cesetin yanına bırakıp kalkmıştım. Ceset diyorum çünkü yaşaması imkansızdı. Ellerimi yıkamadan odama gidip sigaramı aldım ve salondaki yemek masasına oturup sigaramı içtim...
~~~
Bölüm sonu