16」Şifalı kollar

309 46 80
                                    

Preston Pablo, Banx & Ranx ※ Flower Need Rain

Hey, hey, hey! Bu güzel günde ben geldimm.

Jungkook'umun doğum günü, gülüşlerini gözlerimin önünden atamıyorum ve karşıma çıkan videolar, ne kadar yumuşak bir kalbi olduğunu defalarca hatırlatarak beni ağlatıyor.

Bölüm ithafı isteyen bu satıra yazabilir ^^

Yorumlarda buluşmak üzere 🐇🐰🐇

·Şifalı kollar·

Elimde tuttuğum paketlenmiş küçük ekmekleri geniş odada dağıtmaya devam ediyor, uzun etekleri pileli kadının taşıdığı kokusuyla ağzımı sulandıran yemek tepsilerinin ardından onlarca çocuğun, yaşlının ve birkaç yetişkinin parlayan gözlerini ve minnettar tebessümlerini izliyordum.

En fazla ilkokula gidecek bedende, kıyafetleri kanlı ve burnunu çeke çeke ağlayan bir çocukla karşılaştığımda takip ettiğim kadının ayak izlerine basmayı bırakmış, jile tulumumun arka cebinde olduğunu bildiğim minik şekerlerden birini çıkarıp ona uzattım.

Çocuk yüzünü gizlediği elleri arasından ürkek bakışlarını bana çevirdi ve çaresizce dudağımı büktüm. Titreyen parmaklarıyla avcumun içindeki şekere uzandı, kollarıyla gözlerinin yaşlarını kurulayarak "Tadı güzel mi?" diye sordu. 

Onun gibi küçük bir çocuk olarak kıkırdadım. "Benim için her şeker güzel! Sevmezsen sana başka bir tane getirebilirim."

Daha çok şeker lafını duyacak her akranının tepkisine benzer, buğulu gözleri büyüdü ve daha fazlasını isteyeceğini sanırken aniden düşen yüzüyle "Ama annem çok şeker yersem kızar." dedi, tekrar ağlamaya başladı.

"O zaman annen görmeden yemelisin."

Annesinin ve babasının bir sokak çetesi tarafından öldürüldüğünü bilmiyordum. 

Yetim ne demek haberim yoktu, bildiğim tek şey ailemin ihtiyacı olanlara yardım ettiğiydi.

"Ah, Yoongi, buradaymışsın. Diğer salonlarda da bana yardım etmeyi istiyordun değil mi?"

Kafamı hızla yukarı aşağı salladım. "Evet, ben de yardım edeceğim!" 

Biraz önce peşinden dolaştığım yüzü kırış kırış kadını eteklerinden tutarak kapıya doğru ilerlerken "Bana bir dakika verebilir misin Noona?" demiş, ağlayan çocuğun yanına koşmuştum.

Tüm ceplerimdeki şekerleri boşaltmış, önüne küçük bir kumdan kale gibi dizmiştim. Gitmeden önce ona bir sır veriyormuşçasına öne eğilip "Bunları sadece gülen çocuklar yiyebilir." diye fısıldamış, beni kapıdan izleyen kadının yanına gitmiştim.

Koridora çıkarken son kez ardıma baktığımda, çocuk gözyaşları içinde kocaman gülümsüyordu.

Neşeli bir şekilde eteklerini minik yumruklarımla kavradığım ablayı dans ederek, mercan kırmızısı duvarlar arasında bir o tarafa bir bu tarafa sıçrayarak takip ediyor, bu devasa binanın onlarca odasının önünden geçiyordum.

Duvarlardaki çizimleri çok sevmiştim, anaokulunda yaptıklarıma benziyordu. Tek sevmediğim bölüm büyük girişin yakınındaki annemin revir diye bahsettiği yerdi, daima dizlerimi yaraladığımda sürdüğü o koyu renkli ilacın kokusunu ve acıyla bağıran insanların sesini taşıyordu.

Lavanta | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin