Nizâm Nâsır: NÂF-I ŞEB I

57 3 12
                                    

Gims _ Meurtre Par Strangulation (Boğarak Öldürme)

Gims _ Meurtre Par Strangulation (Boğarak Öldürme)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fasıl I

#Tahtüşşuûr

Ertesi Gün, Gece Yarısı

Gazab dolu bir gecede köşkte yoğun bir koşuşturma vardı. Eroin hadisesinin ucunun yakalanmasıyla olaylar daha da karmaşık bir vaziyet almıştı. Zirâ son olayla işin arkasında daha başka adamların da olduğuna artık emindiler.

Bir yandan Hâs Oda ile İstihbarat odası arasında koşuşturan Şahin, diğer yandan da Şifa Odasında koşturan hekimler vardı. Hekimlerin başında olan Leyla ise bir yandan emirler verip diğer yandan da hâlâ hâbı giranda olan adamdan bir yaşam belirtisi bekliyordu. Her türlü yolu denemiş olsa da hâlâ bir gelişme yoktu. Yine de ümidini kesmeden yoğun tedaviye ara verip ilacını verdi.

Odadan ayrılıp seri adımlarla merdivenlerden çıktı. Has odaya geldiği sırada kapıyı tıklatarak verilen destur üzerine içeri girdi. Önceden beri içeride bulunan Şahin'le göz göze geldiğinde konuşup konuşmamakta tereddüt etti. Gözlerindeki erak ve kızgınlık korkutsa da eninde sonunda bir şey söylemesi gerekeceğini biliyordu.
"Anlat Şifacı, kaplanımızın vaziyeti nasıl? Bir gelişme var mı?"

Bakışlarını devirip ağır bir şekilde yutkunup:
"Herhangi bir yaşam belirtisi alamadık henüz lakin elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Hekimleriniz de yoğun olarak ilgileniyorlar. Allah'ın izniyle bu gece bir gelişme olmasını ümid ediyoruz."

"Âlâ... Sana güveniyorum, biliyorsun. Güvenimi boşa çıkarma, lütfen..."
Bakışlarını kızın üzerinden çekip tam karşısında elleri önünde bağlı, başı öne eğik bulunan adama çevirdi. Baştan ayağı süzdüğü sırada ne kadar yorgun olduğunu görmek güç değildi. Her hâlinden gayet aşina oluyordu. Hatta yoğun koşuşturmadan alnından terler süzülüyordu.
"Hüsam'ın yerinde olmak nasıl bir şeymiş Âsım Efendi?"

"Allah onu tez vakitte bize kavuştursun. Onun yükünü üstlenmek haddimize değil. Dilerim ki tez vakitte sıhhatine kavuşur da iş ehline varır."

"Doğru, her işin bir ehli vardır. Lakin senin de zamanın gelir, hazırlıklı ol."

"Yerinizde hiçbir vakit gözüm olmadı beyzadem, haddime de değil zaten. Vaktim gelse de Hüsam kadar iyi idare edebileceğimi sanmıyorum. Lâkin bir vazife verilirse de sesimi dahi çıkarmadan elimden gelenin en iyisini yapacağımdan da şüpheniz olmasın."

"Yok zaten... Boşuna canefşanların başına koymadık seni. Sen bizim kolağamızsın." dedi, tebessüm arz ederek. Daha sonra ikisini de fazla tutmadan eliyle çıkmalarını işaret etti.

Nizâm Nâsır: NÂF-I ŞEB (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin