Daisy Field

544 28 6
                                    

Y/N: Uzun zaman sonra merhaba! Bir anda yazmayı özlediğimi fark ettim ve hep yazmak istediğim o kurguya başladım. Sadece ilk satırda uyarmak istedim. Kurgu köküne kadar angst olacak. İyi günler.

"Jungkook!" ismimi seslendiğinde ellerimde tuttuğum fotoğrafları ters çevirdim ve cümlenin gerisini bekledim. "Sana iyi bir haberim var!"

Sesi heyecanlı gelirken beni görmesiyle birazcık duraksadı ve şakımaya devam etti. "Elindekiler ne Kook? Ne yapıyorsun?" sorusunu hiç duymamışım gibi fotoğrafları aldığım çekmeceye geri koydum ve ona doğru döndüm. Odanın kapısının hemen önünde merakla kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Gülümsedim. Onun bu çocuksu halleri en sevdiğim hallerinden biriydi. Gerçi, ben onun tüm hallerini seviyordum.

"Güzel haber ne papatyam?"

Duyduğu hitapla derin bir nefes alırken hemen ona doğru bir adım atarak özür diledim. Birkaç tane daha üzgünüm laflarını sıralarken içim kan ağlıyordu. Ellerimden her şeyi, ona dair her şeyi almak istiyordu. Dayanamıyordum.

"Her neyse, haber için hazır mısın?" beni sürekli görmezden geldiğini sanıyordu ama her ne olursa olsun anlatmak için bana koşuyordu. Bu anlamsız savaşta harcanan sadece ben oluyordum. Sanırım benim duygularım onun için bile bir şey ifade etmiyordu.

"Hazırım..." nefes verdiğimde o da bana doğru iki adım attı ve başımdan aşağı kaynar suların dökülmesine sebep oldu.

"Ben ve Jennie evleniyoruz!"

Titremeye başlayan ellerimi fark etmemesini isterken dizlerim vücuduma binen ağırlığı taşımayı reddediyordu. Ne diyebilirdim ki ona? Beni defalarca reddetmene rağmen o kızla bir ay olmadan evlenme kararı almana ne diyebilirdim ki? Senin korkaklığın, kaçmaya çalışmanın bana ne gibi yaralar açtığını nasıl anlatabilirdim ki? Ben asla sana karşı bencil olamazken bu benim kalbime attığın kaçıncı bıçaktı?

"Hmm..." nefeslendim ve odanın sol tarafındaki sandalyeme doğru yürüdüm "Taehyung, bu ne güzel haber. Çok sevindim!"

Yalan söylüyordum. Sırf sen bana olan sevginden kaçarken ben sana olan sevgimle yalan söylüyordum. Bunları hak etmiyordum, papatyam...

"Gerçekten değil mi? Nasıl bir anda aşık olup herkesi şaşırttım! Hahah, çok huzurlu hissediyorum Jungkook."

Sandalyeme oturduğumda hafifçe sağa doğru dönüp onunla yüz yüze geldim. Anlıyordu, içimde neler döndüğünü anlıyor ama asla içimdeki savaşa bir barış sağlamıyordu.

"Güzel... Pe-Peki düğün ne zaman olacak?"

"Ev bulma sürecini atlatırsak Kasım'da evleneceğiz!"

Şu an Eylül'ün başındaydık. Ve 2 ay içinde o ellerimden kayıp gidecekti. Gülümseyerek ellerimi dizlerime dayadım. Neler düşünsem ben bile bilemiyordum. Tek bildiğim böyle bir dünyada yaşayamayacak olduğumdu.

"Yani artık ayrı evlerde yaşayacağız. Sonunda senden kurtuluyorum Taehyung!" abartılı bir şekilde sevinirken yapay oluşumun bile farkında değildi. Ben bunca zaman nasıl da beni anlamayan bir kişiyi sevmiş, bunca emeği onun için harcamıştım?

Midem kasıldığında cebimde titreşen telefonuma döndüm. Ve Tahyung'a dönüp el hareketlerimle dışarı çıkmasını söyledim. Gülümseyip odadan dışarı çıktığında ablamın aradığını görerek hızla telefonumu açtım.

"Abla?" sesindeki heyecan beni huzurla doldururken kıkırdamadan edemedim. "Jungkook, ben..." sessizce heyecanının durulmasını bekledim.

"Jungkook, 2 yıldır denediğim bir şey vardı ya! Ben, ben hamileyim!" çığlık çığlığa kahkaha atarken ayağa kalkarak zıplamaya başladım. Az önce olanları az da olsa aklımdan sildim. "Abla! Abla ben dayı mı oluyorum! İnanamıyorum, enişteme söyledin mi?"

Karşıdaki cıvıltı durduğunda ben kahkaha atmaya başladım. Kocasını unutup direkt bana haber vermişti. Anlayacağımı düşünmüş olacak ki yüzüme telefonu kapatmıştı.

Bu hareketine daha fazla gülerken gelen farkındalıkla o kahkahalarım hıçkırıklara dönüştü. Ablam yıllardır bunun hasretini çekiyordu. Ben ölürsem...

Ben yanından gittiğimde ya bebeğe bir şey olursa?

Gelen farkındalıkla hıçkırıklarım an be an daha da artmıştı. Ben, acı ile 9 ay daha yaşayacaktım. Taehyung'un evliliğini görecek, hak ettiğim sevginin başkaları tarafından talan edildiğine tanıklık edecektim.

***

Selam Papatyam,

Biliyorum... Anlaşmamıza göre sana papatya diyemem. Ama Taehyung, ilk tanışmamız uçsuz bucaksız bir papatya tarlasında olmuşken ve birbirimize orada aşık olmuşken nasıl olur da sana papatyam diyemem? Biliyorsun, birbirimize aşıktık sen bize ihanet edene kadar. Taehyung, neyden korktun? Neden bir anda yaşadığımız onca şeyi silip arkadaştan öteye gitmedik dedin?

Dudaklarımız birbirine bir yapboz parçasıymışçasına uyarken, bedenlerimizin kokuları birbirine karışmışken ve ellerimiz birbirine tutunmuşken bu ne arkadaşlığıydı?

Bugün, bana evleneceğini söyledin. Benden daha 3 ay önce vazgeçmişken geldin ve bana 2 ay içinde evleneceğini söyledin. Ben bunu mu hak etmiştim papatyam? Ellerin, ellerime kapı duvar olmuşken başka eller ellerindeymiş. Öyleymiş...

Bugün ölmek istemiştim Taehyung. Planını yapmıştım. Bunlar sadece 5 dakika içinde olmuştu. Ama o gün ablam beni aradı ve hamile olduğunu söyledi. Senin haberinden sonra çok iyi geldi. Çığlık çığlığa zıpladım göklere. Ama Taehyung... Ben ölmeliydim.

Senden başka kimsem yokken, sen yanımdan gidecekken nasıl olur da yaşardım? Bu yüzden bir karar aldım. Ben 9 ay sonra öleceğim. Ve sana 9 mektup bırakacağım. 9 ay çekeceğim zulmü biraz olsun hissetmeni isteyeceğim.

Ölmeden önce bencil olmak istiyorum Taehyung. Seninle yaşadığım 5 yıl için bencil olmak istiyorum.

Demiştin ya, 'yaşadığımız çok bir şey yok ama yine de onları unutalım, arkadaş olmaya devam edelim. çünkü bunun bir sonu yok.'

Taehyung, unutmak ve silmek çok farklı şeylerdi. Sen unutmak değil silmek istedin her şeyi. Bu yüzden sana aslında silmek ne demek göstereceğim.

Papatyam, ben beni ölerek sileceğim. İstediğini yerine getireceğim.



"I thought I had you in the palm of my hand that night. Screaming at the top of my lungs 'til my chest felt tight. I told myself that I'm never gonna be alright. You had me wrapped around your finger. I'm wrapped around your finger."

Nine Letters || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin