"günaydın babacım." götümden düşen eşofmanla mutfağa girerken Hakan'ı sesini duymuştum. Samimi şekilde gülümseyip onun boyuna eğildim.
"günaydın. Güzelce uyudun mu?" kafasını salladı.
"sen uyudun mu? Sabah yanına geldim hiç duymadın." dudaklarını büzmüştü.
"kusura bakma güzelim ders çalıştığım için yorgundum biraz." gülümsedi hemen ellerini yanaklarıma koydu.
"biliyorum baba, önemli değil. Bugün beraber oyun oynayalım mı, ders çalışacaksan sorun değil ama ben annemle de oynarım." Miray'ı fark etmemiştim o eliyle gösterene kadar. Koltukta oturmuş gazete okuyordu. Elinde kahvesi vardı, bacak bacak üstüne atmış dışarıyla alakasını kesmiş gibiydi.
"sen işe gitmiyor musun?" elimi ağzıma koyup fısıldadım. "mafyacılık işleri falan yok mu?" bana dönmeden cevap verdi.
"hayır bugün hakan'la ilgileneceğim." hakan anında elleriyle alkışlamış ve konuşmuştu.
"bugün hep beraber olacağız. Baba hadi kahvaltı edelim, annemle seni bekledik." elimden tutmuş masaya götürüyordu. Benim oturmamı bekledi ve sandalyeye tutunup kucağıma tırmanmaya çalıştı. Onu kucağıma alıp çatalı elime aldım. Yardımcılar onun önüne meyve suyu bırakıp benim önüme kahve koymuştu.
"ben çay alabilir miyim lütfen?" o esnada da içeri Miray girdi. Hakan'ı benim kucağımda görünce gülümseyip yerine oturdu aynı düz ifade ile.
Beraber kahvaltı etmeye başladık. Hakan yerinden oldukça memnundu sanırım ki güle oynaya yiyordu. Çatal değişmeye gerek duymamıştım küçücük çocuktu sonuçta.
"Aren'e çatal verin." çalışanlar hemen hareketlenmişti ama onları durdurdum.
"hayır, gerek yok. Teşekkür ederim." Miray kaşlarını çattı ama yemeğine devam etti. Hakan'a meyve suyu içirdim. Ağzındakileri yutmaya çalışıyordu.
"babacım sen biliyor musun karıncaların kalbi poposundaymış." yemek yerken böyle bir cümle beklemediğim için kahkaha atmıştım aniden.
"hayır bebeğim bilmiyordum. Bilgi için teşekkür ederim." gülümsemesini büyüttü.
"rica ederim. Sen hep ders çalışıyorsun. Vaktin olmuyor o yüzden bunları bilmiyorsundur diye aklımda tuttum." saçlarını karıştırdım.
"şimdi ödül zamanı." gözleri parladı.
"ne ödülü?"
"babadan öpücük!" eğilip boynunu, yanağını, kafasını ve omzunu öptüm. O da gıdıklanıp gülüyordu.
Biraz soluklanmak için durduğumda miray'a baktım. Masaya yaslanmış hakan'ı izliyordu. Garip bir yüz ifadesi vardı. Ona baktığımı görüp eski ifadesine büründü. Gözlerini Hakan'a çevirip konuştu.
"oğlum ellerimizi yıkayalım mı? Sonra oynarız olur mu?" beraber kalkıp lavaboya geçtiler. Ben de bitirdiğim için kalkıp lavaboya geçtim. Miray lavabonun kenarına, hakan küçük merdivenin üzerinde el yıkıyordu. Hakan'ı merdivenin üzerinden alıp musluğun üzerine koydum benimle aynı boya gelmesi için. Miray yanımızda kısa kalmıştı. Hakan'la saçım neredeyse aynı kısalıkta olduğu için aynı anda hem onunkini hem de kendiminkini dağıttım. Bu hoşuna gitmişti. Miray biraz geri çekilip duvara yaslandı. Dişlerimizi de fırçalayıp onu oradan indirdim.
"anne bak senden uzunum. Babamla aynı boydayız biz. Sen kısacıksın." Miray ona gülümsedi.
"öyle mi küçük bey? Gel buraya bakalım gel." onu kucağından bırakıp annesinin yanına ilerlemesini izledim. Gerçekten sevmiştim Hakan'ı, yavaş yavaş alışmaya başlamıştık ve bu durum biraz garipti.
"baba hadi oyun oynayalım." gülümsedim ve yanına ilerledim.
Miray'ı ilk defa bu tarz kıyafetler ile görüyordum. Bol bir tişört ve şortla dolanıyordu. Benim üstümde ise eşofman ve tişört vardı.
Ev halleri buydu demek ki. Bana karşı olmasa bile hakan'a karşı oldukça sevecendi.
Evin ortasına serilmiş oyun halısı ve oyuncakları ile ilgileniyordu şimdi de. Ben de oturdum yanlarına.
Miray biraz geri çekildi bir süre sonra. Adamlarından birisi yanına gelip kulağına fısıldadı. Anında kalkıp yukarı çıktı üzerini değişti ve aşağı indi. Hepsi çok kısa bir sürede oldu. O gelince ayağa kalktım ve Hakan'ı kaldırdım. Yanımıza gelip Hakan'ı öptü.
"ben hemen gidip geleceğim bebeğim tamam mı? Ufak bir işim çıktı. Geç olmadan döneceğim. Sen babanla oyna, ona zorluk çıkarma tamam mı?" hakan kafa salladı. Miray dikleşip bana baktı. Kafamı salladım sorun yok dercesine. Arkasını dönecekti ki hakan'ın dediğiyle yerinden kımıldayamadı.
"anne babamı neden öpmedin? Ya sana küserse? Ben küsüyorum öpmeyince. Onu da öp." Miray bir bana bir Hakan'a baktı. Ben şoka uğradığım için Hakan'a şaşırmaktan başka bir şey yapamıyordum.
"bebeğim geç kalıyorum." ayağını yere vurdu.
"babamı sevmiyor musun sen? Küserse ne yapacaksın?" kızgın kızgın konuşmaya çalıştı. Miray anında bana yaklaştı. Kafası omzuma geliyordu. Tişörtümden kendine çekti ve yanağımı öptü. Sonra da arkasına bile bakmadan gitti.
30.08.2022
Desna

YOU ARE READING
daddy's son (gxg)
RandomAren kendi dertleriyle sahil kenarında vakit geçirirken kucağına atlayıp bacağına sarılan bir oğlan çocuğunun, kendisine "baba" demesini elbette beklemiyordu. Ayrıca çocuğun annesinin de bu kadar güzel olmasını. @jeovntae nin mothers daughter kitabı...