Kabusları süsleyen ev

69 6 1
                                    

Trenin durduğunu anladığımda derin bir nefes alarak bavulumuda alıp kompartımandan çıktım.Uzun koridardan ilerlerken düşüncelerim zihnime talan ediyordu adeta. Trenin çıkışına geldiğimii fark etmemle 5 saniye duraksadım ve zihnimi adeta kapatıp indim.

Gar oldukça kalabalıktı ve ben uzun zamandır görmediğim sevgili ailemi nasıl bulacağımı bilmiyordum. Etrafıma bakınırken omzuma değen soğuk elle arkamı döndüm ve kapattım sandığım düşüncelerimin zihnime doluşuyla kalbime batan binlerce duygunun eşliğinde ,çekingen bir yüzle karşı karşıya kalmıştım. Karşımda duran biyolojik annem Euphemia Potter'dan başkası değildi. Yıllar onun güzelliğinden bir şey çalamamıştı. " Hoşgeldin Hazel " demesiyle kendime geldim ve son derece soğuk ve mesafeli sesimle " Merhaba" diyebildim sadece. Elimden alınan bavulla yanıma döndüğümde Fleamount Potter'lada karşılaşmış oldum. Normalde bir sürü laf edip o bavulu almam gerekirken hiç bir şey yapamamıştım ve sessizliğimi fırsat bilerek bavulumla beraber onlar önden ilerlemeye başlarken arkalarından gitmeye koyuldum. Bayağı bir ilerleyip otogardan çıktığımız anda o mavi arabayı hala kullandıklarını gördüm. Ben mavi arabaya odaklanmışken ikisinin arabaya bindiğini fark ettim ve sessizce arka koltuğun kapısını açıp oturdum. 40 dakika süren yolculuk sürecinde kimseden çıt çıkmamıştı. Sadece dikiz aynasından ara ara göz göze gelmiş ve hemen gözümüzü birbirinden kaçırmıştık.

Ve tüm korkularıma rağmen arabadan aşşağı adımımı attım. Kabuslarımın mekanı tam karşımda duruyordu işte. Tüm ihtişamıyla Potter'ların mükemmel evi. Fleamont ve Euphemia ilerleyip eve girmişlerdi bile. Bense henüz o eve adım atmaya hazır değildim. Tüm vücudumun titrediğini hissediyordum. Öylece kilitlenmiştim eve. Ve sonunda ne kadar çabalarsam çabalayayım gözyaşlarımı tutamayı başaramamıştım. Gözlerimden birkaç damla yaş firar etmişti bile. Çok geçmeden izlendiğim hissine kapıldım ve evin penceresine doğru dödüğümde iki çift göz tarafından izlendiğimi farkettim. Ben oraya döndüğümdeyse her ikiside farkedilmenin telaşıyla kafa kafaya çarpıştılar ve birbirlerine birşeyler diyerek gözden kayboldular. Her ne kadar canım yanıyo olsada bu görüntü karşısında ufak bir kahkaha atmıştım. Daha sonraysa kendimi toparladım ve ilerlemeye başladım. Evin içine doğru adımımı attım ve bana bakan 4 adet yüze bakmaya başladım. En sonunda Fleamount konuşmaya karar verdi " Odan üst katta soldan 3. Kapı . Esyalarını odana bıraktık . Nasıl istersen oyle düzenleyebil diye de dokunmadık" diye açıklama yapmıştı. Kafamı sallayıp merdivenlere yöneldim . 3 basamak çıkmıştımki Euphemia'nın sesiyle duraksadım " Yarım saat sonra aşağıya in yemek yiyiceğiz" dedi . "Tamam" dedim ve çıkmaya devam ettim. Ve anladığım kadarıyla odam ikizim Jamesle karşı karşıyaydı. Bu durum biraz canımı sıksada odama girdim ve göz gezdirdim. Krem rengi duvarlar ve beyaz eşyalar vardı. Hiçbir şeye dokunmadan sadece kıyafetlerimi yerleştirmiştim. Ve saate baktığımda yarım saatin geçtiğini fark ettim. Odadan çıktım ve aşağıya inmeye başladım.

Herkes masaya oturmuştu bile. Masaya baktığımda sadece James'in yanınında boş sandalye olduğunu gördüm ve o sandalyeye oturdum. Aşırı derecede gerginlik hakimdi masaya. Ne yemek olduğunu anlamak için önüme döndüğümde pizza olduğunu fark ettim. Önümdeki dilimi alıp yemeye başladığımda gergin hava bi nebze olsun kırılmıştı. Ve 5 dakika sonra " Bu sene kupayı gene biz kaldıracağız gibi duruyor " diye konuşmayı başlatmıştı uzun siyah saçlı çocuk. Jamesse ağzı dolu bir şekilde " Tabiki biz kaldırıcaz pati takımda James mükemmel Potter var " diye böbürlenmişti ve Euphemia " James kaç kere dedim ağzın doluyken konuşma diye " azarladı jamesi . James ağzındaki lokmayı yutup sevecen bir tavırda " Ama ne yapayım söz konusu quidditch olunca tutamıyorum kendimi anne " diyerek sıyrıldı . Onlar gülerek konuşmaya devam ederken ben Jamesin anne deyişinde kalmıştım. Tabi uzun sürmedi düşüncelerim. Jamesin pati diye hitap ettiği çocuk elini uzattı ve " Merhaba ben Sirius " diyerek düşüncelerimden sıyırdı beni ve uzattığı eline doğru elimi uzatıp " Memnun oldum Sirius bende Hazel " diyerek tokalaştım . Ve Sirius konuşmaya devam etti " Sence hangi binaya seçileceksin " diye sordu ama belliki bu soru onun için önemli gibiydi. " Gryffindor yada ravenclaw olurum gibi geliyor " dedim. Siriusta sırıtarak " Umarım gryffindora seçilirsin , seni şimdiden sevdim ben." demesiyle hafiften kıkırdadım ve " Umarım " dedim. Ve yemeğimi bitirdikten sonra Euphemia ve Flemeunt'a hitaben " Ben doydum müsaadenizle odama çıkıyorum" dedim ikiside hafif bir tebessümle kafalarını salladılar. Tam mutfaktan çıkıyordumki Sirius arkamdan seslendi " Hazel yarın diğer arkadaşlarımızda buraya geliyor beraber takılıcaz , sanada uyarsa sende bizimle takılsana" diye teklif sundu. Biraz düşündükten sonra " Tamam , olur " dedim ve tam devam edicekken bir şey daha beni durdurdu Jamesin sesi " Pati bana neden söylemeden böyle bir şey yaptın ki " dedi. Siriusta " Birini devam ederken helede ikizini seni rahatsız edeceğini düşünemedim " diye sinirli bir tonda cevapladı. " Ben rahatsız olduğumdan değil pati , kız daha yeni geldi ve belkide kabalık etmemek için yorgun olmasına rağmen kabul etti." diye açıklama yaptı. Ilk başta yanlış anlayıp öfkelensemde sonrasında Jamesin beni düşünerek kurduğu cümle ona karşı olan buzlarımı eritmeye başlamıştı bile. En azından onunla iyi bir başlangıç yapabileceğimi hissetmeye başlamıştım. Sanırım Potter ikizlerini bekleyen yeni bir başlangıç bekliyordu bizi . Ve ben buna biraz fazla hevesli olfuğumu fark etmiştim.

Eveeet düşündümki Hazelim zaten yeterince yanlız hissediyor , bir ailesein yokmuş gibi hissediyor. Bende dedim ki bari Jamesle iyi anlaşsında en azından ufakta olsa bi ailesinin olduğunu hissetmeye başlasın.

Az çok anladığınız gibi Hazel her ne kadar ailesine öfkeli olsada kendisini fazlasıyla suçladığı için ailesine kaba davranamıyor. Ama ileriki bölümlerde Hazel bu kadar sakin olmayacak .

Ayrıca bu bölümde okuduğunuz gibi sonraki bölümde Remus'la Hazel ilk defa birbirlerini görüp tanışacaklaar.

Her neyse istediğiniz bi şey varsa yani böyle daha iyi olurbdediğiniz yorumlarda belirtirseniz sevinirim.

Kendinize iyi bakın ve oy vermeyi unutmayın canlarımm .

AY İLE ATEŞ [REMUS LUPİN]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin