Bir pazartesi sendromu ile karşı karşıyaydım. Evet bugün okul vardı ve ben derse geç kalmak üzereydim. Alelacele evden dışarı çıkmıştım ki telefonum çaldı. Arayan Gizem'di.
+Alo.
-Alo Gizem.
+Günaydın, nasılsın Yağmur.
-Günaydın canım. Derse yetişmeye çalışıyorum, uyuyakalmışım da. Sen nasılsın.
+Aa, dur biz yoldayız seni de alalım. Abim ilk derse gelemeyecek babam bırakıyor beni.
-Gerçekten mi? Çok iyi olur ben durakta bekliyorum o zaman.
+Tamam canım geliyoruz birazdan.
Aradan 5 dakika geçmişti ki bir araba durdu yanımda. Camdan biri kafasını çıkartıp el sallamaya başladı. Bu Gizem'di. Bende yavaşça arabaya bindim.
+Tekrar günaydın Yağmur.
-Günaydın Gizemciğim. Günaydın efendim.
+Hayırlı sabahlar kızım. Ben bu keratanın babası Selçuk.
-Bende sınıf arkadaşı Yağmur. Tanıştığıma memnun oldum efendim.
+Bırak kızım efendim demeyi amca de bana.
-Tamam Selçuk amca.
Havadan sudan laflarken okula gelmiştik. Selçuk amca çok cana yakın biriydi ve sanki bana bir yerden tanıdık geliyordu. Ama nereden tanıdığımı bir türlü çıkartamadım. Belki de tanımıyordum. Sonuçta insanlar çift yaratılmış, birine benzetmiş olabilirim.
İlk dersi kazasız belasız atlatmıştık. Tabi derse geç gelip de sanki başka hiç boş yer yokmuşçasına yanıma oturan ego yığını dışında. Ama bugün ilk defa derste uyumamıştı. Fakat pek dersi dinlediği de söylenemezdi. Benden istediği bir kağıda bir şeyler yazmak ile meşguldü. Sanki canı bir şeye sıkılmış gibiydi. Pek de umrumda değildi gerçi. Ben bu çocuğa sinir oluyordum.
İkinci ders başlayana kadar karnımı doyurmak için Gizem ile kafeteryaya gittik. Birer tost ve çay aldıktan sonra karnımızı doyurmak için boş bir masaya oturduk. Tostlarımızı yerken Gizem de bana taşınırken yaşadıkları komik olayları anlatıyordu.
-İstanbul'daki evi boşaltmak için gittik. Her şeyi güzelce koliledik annemle, üstlerine de nereye ait olduklarını yazdık ki toplarken kolay olsun. Kırılacak bardak çanağa da özellikle belirttik kırılacak diye, dikkatli koysunlar diye.
+Çok normal ve güzel sistem. Ee sonra ne oldu?
-Sivas'a gelene kadar her şey normal zaten. Sivas'a geldik, kolileri indiriyor abimle babam. Annemle ben de evde yerleştiriyoruz. Mutfak eşyalarına geldi sıra. Abim kucağında bir koli ile geliyor: 'Anne bunun üzerinde kırılacak yazıyor.' dedi. Annem de: 'Tamam oğlum koy.' dedi. Abim ne yapsa beğenirsin?
+Ne oldu söylesene merak ettim.
-Koliyi aldığı gibi yere fırlattı. Napıyorsun demeye kalmadan bir daha alıp fırlattı. Yok efendim neymiş üstünde kırılacak yazıyormuş o yüzden kırmış. Benim bu abim tam bir mal ya.
+Hahahahaha. Gizem bu çok komik ama kusura bakma.
-Gül canım, gül. Biz başta şok olduk, donduk kaldık. Sonra annem elinde terlikle kovalamaya başladı. Bende oturdum yere kahkaha atmaya başladım. Bizim bu halimizi gören babamın eli ayağına dolaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Sobelendin
Teen FictionBir aşk hikayesi nasıl başlar, nasıl biter? Bizim aşkımız mavi hayaller gibiydi. Peki siz bu mavi hikayeyi okumak ister misiniz? Aşka inanmayanlara aşkı ispatlamaya geldim. Kim miyim ben? Aşık Yağmur... Adım Yağmur ve ben bir aşık genç kızım. Sizi d...