9

4.5K 379 680
                                    

bu bölüm ilerisi için şarttı
umarım aralarındaki bu
geçmiş ve bağlılık
sizi sıkmaz
neticesinde belli bir
olay döngüsü olması gerek

jeongin'i de tamamen dahil
ettiğim bir bölüm oldu
artık diğerlerini de
sık sık göreceğiz

yorum sınırı için
elli kez mi açıklama
yapmam gerek bilmiyorum
ben sınır koymazsam
kitap yetişkin icerik olduğu için
herkes iki üç yorum yapacak
ve toplam 50 yorum olacak
ne anlamı var yazmamın?
iyi okumalar<3

oy sınırı : 95
yorum sınırı : 420

________

karanlık, tüm şehre yayılmışken serin hava çıplak gövdesinden içeriye sızıyor, deri ceket onu ısıtmaya yetmiyordu. vegas'ın bu soğuk havasında, böylesine giyinmiş olduğuna lanetler ederken yeni yaktığı sigarasından derin bir duman çekti.

biraz ileride chan ile konuşan jisung'da gezdirdi gözlerini. dudaklarında oluşan tebessüme engel olamazken, kalbinin ısındığını hissetti. en yakın arkadaşı ve aşık olduğu adam. bu manzara ona o kadar iyi gelmişti ki, dişleri arasına aldığı alt dudağıyla gülümsemeye devam etti.

"üşüyor gibisin, belki biraz da olsa ısıtır." duyduğu sesle yan tarafına baktı. mavi saçlı elindeki kahve dolu karton bardağı kendisine uzatmış.

"teşekkür ederim." samimi bir gülüşten sonra, yeniden gözlerini karşısındaki ikiliye verdi. chan ve jisung o kadar derin bir konuşma içindelerdi ki, arada hareketlenen elleri ve yükselen sesleriyle, minho'ya çok tatlı gelmişlerdi.

"asıl ben teşekkür ederim, bugün için." mavilinin konuşmasıyla kulağını ona verdi. ikisi, karşılarındaki ikiliye bakarken konuşmaya başladılar.

"kim olsa yardım ederdi." minho kahvesinden aldığı yudumla cevapladı. belki kim olsa yardım edebilirdi ama jisung'un, bunu mavi saçlıya zarar gelmeden halletmesi, takdire şayan bir durumdu.

"o adam yaklaşık bir haftadır beni takip ediyor ve onca dayağa, şikayete rağmen peşimi bir an olsun bırakmadı. bugün gerçekten öleceğimi düşündüm. şanslıyım ki bu bar'ı gördüm ve hiç düşünmeden kendimi içeriye attım. bay han.." mavi saçlının iç çekerek söylediği son şeyle, minho tüm bedeninin gerildiğini hissetti.

"...o gerçekten inanılmaz biri. yukarılardan gönderilmiş kurtarıcı bi melek olmalı."

mavi saçlının, jisung'a karşı kurduğu hayran dolu cümlelerle, ne yapacağını şaşırdı minho. nasıl sahiplenici bir savunma yapacağını bilemedi. jisung onun neyi oluyordu? sevgilisi mi? dostu mu? yatak arkadaşı mı? hayır. jisung bunların hiçbiri değildi.

sadece ona bakmasıyla bile kalbini ısıtan adamın, nasıl olur da bir anda böyle kalbine ağırlık çöktürdüğünü bilemiyordu. kalbinin kırılması için jisung'un bir şey demesine bile gerek yoktu, şu an ki durumlarını düşünmek bile minho'nun saatlerce ağlamasına sebep olacak türdendi.

ne zaman sıktığını bilmediği karton bardaktan taşan sıcak kahveyle irkilip, elinin yanmasıyla birlikte dudaklarından ufak bir inleme kaçarken, bardağı yere fırlattı.

mavi saçlının, hemen eline bakmasıyla girdiği transtan çıktı. karşıdaki ikilinin ona doğru geldiğini hissederken derin bir nefes aldı.

"nasıl oldu bu?" jisung'un endişeli sesini duydu. ve jisung, mavi saçlının elini itip, minho'nun elini kendisi kavranmasıyla kızıl saçlı ağzından kaçan hıçkırığa engel olamadı. aslında eli çok az yanıyordu. gözlerinden akan yaşların sebebi, kalbinin acısındandı. jisung'un bu korkmuş hali ve elini, narin elleri arasına alıp üflemesi onu ağlatıyordu. bu duygu patlamaları, son zamanlarda sürekli onunlayken bununla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. ama içine atmaktansa, böyle ağlayarak bir nebze de olsa duygularını dışa atması, onu rahatlatıyordu.

need to know, minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin