~^hadrian'ın ağzından^~
Kalktığım anda başımda asla geçmeyen o lanet olası ağrı vardı. Komadan çıktığıma tamamen emin olmak için gözümü iki üç kez kırpıştırdım. Evet, tamamen çıkmış, hatta lordumla ufak bir temas bile yaşamıştım.
Aşağıdan gelen hararetli konuşmalar dikkatimi çekmişti. Kendimi toparlayıp, ani bir hareketle boynumu kaldırdım. Bu benden acı ama ufak bir inleme çıkmasına yol açarken ayaklarımdaki yürüme arzusu tekrar ortaya çıkmıştı. Sanırım uzun süredir uyuyor olmalıydım, çünkü yağmur durmuş hatta havada güneş çıkmış, şömine sönmüş ve temizlenmişti bile. Kendimi tekrar toparlayıp bu sefer yavaş ve dikkatli bir şekilde doğruldum.
Başardığım için kendimi överken ayak parmaklarımı hafiften oynatıp yürüyeceğim işaretini verdikten sonra üzerimde olan kalın yorganı kaldırıp küçük ayaklarımı büyük yataktan sarkıttım. Sırtımı ovuşturduktan sonra, ayağa kalkıp bir kaç saniye kendimi alıştırdıktan sonra tutunarak yürümeye başladım. Kapıya geldiğimde hiç dikkat etmediğim üzerimdeki kıyafetlere bir bakış attım,
Üzerimdeki kıyafet hoşuma gitmemiş değildi. Altındaki siyah eşofmanda çok rahattı tam evde gezmelikti ama ben şuan evde miydim onu bilmem. Derin bir nefes alıp tuttuğum kapı kolunu bastırıp kapıyı açtım. Aşağıdan gelen çatal bıçak seslerine karışmış konuşmalar dikkatimi çekti. Duvara tutunarak merdivenlere ilerlemeye başladığımda sesler git gide artıyor, öte yandanda içimdeki merak büyüyordu.
Merdivenlere ulaşır ulaşmaz ilk işim aşağıya bakmak olmuştu. Korkuluklara tutunarak aşağıya incelediğimde, ilk gözüme batan 50 tane ölüm yiyen olmuştu. Anlaşılan lordum, veya beni öpen adam. En güvendiklerini çağırmıştı buraya, açık konuşmak gerekirse başta oturan Severus dikkatimi çekmedi değil, ama yanlarında oturan Quirrell dahada dikkatimi çekmişti. Göz bebeklerim bile genişletip ona bakarken, onun hala bana bakmaması biraz kırmıştı beni. Unutmadan kafama yazdım; profesör Quirrell'e trip atılacak. Gerçi Quirrell kim ben kimim lordun karşısında? Diye düşündüm. Büyük ihtimal ile benden çok onu önemsiyordur dedim yine kafamdan ve minik adımlarla merdivenlerden inmeye başladım.
O sırada herkes beni fark etmiş, etrafı bir ölüm sessizliği kaplamıştı. Herhalde lodumun planı buydu, en güvendiklerine benim onun tarafında olduğumu göstermek. Yine karnımı sarsmamaya özen göstererek duvarlara tutunup masaya doğru yürüyordum. Ulaştığımda bir köşeden tutunup lordumun bana yanında ayırdığı ortalama büyüklükteki beyaz sandalyeye oturdum ve bir oh çekip kafamı arkaya yasladım. O sırada lordum öksürmüş ve beni onlara mantıklı bir şekilde tanıtmaya başlamıştı.
"Hadrian'ı herkes tanıyor. Ve üçüzlerini. Anlatmama gerek yok görüyorsunuz. Şimdi devam edin."
Yüzüne 'ne yapıyorsun be adam' der gibi baktıktan sonra kafamı iki yana sallayıp masada bulanan bir kaç kahvaltılık malzemeden kendi önüme koymuştum. O sırada masada kuş sütünden tutun kozalak reçeline kadar olduğunu fark edince 'bana susmak yakışır' deyip yine kafamı iki yana salladım. Sürdüğüm havuç reçelli ekmekten bir ısırık aldım ve yanımda duran süttende bir yudum aldım. Ağzıma bulaştığını emindim ki küçük tavşan ağzıma değen mendil ile yerimde biraz dikleştim. Kafamı hafifçe kaldırıp, ağzımı silen lorduma baktım. Bulaşan süt lekelerini pür dikkat sildikten sonra mendili çöp kutusuna fırlattı. Ulan o tekrar yıkanır kullanılırdı! İç çekip, küçük ağzıma beyaz peynir attıktan sonra, lordum'da yemek yemeye devam etmişti. Alışkanlık yapmaması lazımdı ama her yemekte bunu yapıyordu bu adam ulan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
・゜〄°。Cinizler; Son 4 Efendi°。〄・゜
Fantasy[TAMAMLANDI] Dumbledore tarafından yanlış kadere sahip olduğu için öldürülüp doğru din'e mensup olduğu için Tanrı tarafından ödüllendirildi. ┆bolca satanizm içerir. Rahatsız olan gelmesin.┆