"Gelmek istemediğini emin misin Kıbrıs? Bırak insanlar uğraşsın bütün işlerle, gidelim şu adaya da kafamızı dinleyelim iki buçuk ay." diyen Türkiye bir yandan Kuzey Kıbrıs'ı gelmesi için ikna ederken bir yandan da valizine kıyafet koyuyordu. Yatağın üstünde bağdaş kurmuş şekilde oturan Kuzey Kıbrıs, göz devirerek "Abi burada kalmalıyım. Çok işim var ülkede. Malesef ki bütün her şey berbat durumda." dedi. "Aman Kıbrıs! Bizim ne zaman bir şeyimiz düzgün oldu ki şimdi olsun?" diyen Türkiye, dolaptan beyaz üstünde palmiye ağaçlarının yapraklarının olduğu bir gömleği alıp incelediğinde gözleri kocaman açıldı.
Kahkaha atan Kuzey Kıbrıs "O ne öyle abi!? Ne zaman aldın bunu!?" derken geriye düşmüş gülmeye devam etmişti. "BEN NE ALACAĞIM BE!? KÜBA'YA GİTTİĞİMDE KÜBA HEDİYE ETMİŞTİ! YİNE HAVANA'YA GELDİĞİMDE GİYERİM DİYE!" diye bağırıp kenara atmıştı gömleği Türkiye.
Geriye düşünce gözlerini duvarda gezdirdi Kuzey Kıbrıs, her zaman bu odayı çok sevmişti. Nostaljik, kelimesinin somut hali gibiydi. Kahverengi eşyalar odayı çok güzel yapıyordu.
Beyaz duvarlarda bir sürü çerçeve olan bu oda, 89 yılını doldurmuştu. Türkiye ve Doğu Türkistan'ın beraber inşa ettiği bu büyük ev -daha doğrusu malikane- 1933'te beraber yaptıkları bir binaydı.
-Geçmiş-
"Ağlama kardeşim," diyen Türkiye, Doğu Türkistan'ın sırtını sıvazlayarak "Her şey yoluna girecek. Söz veriyorum sana, bu karışıklık bitecek ve sen geri döneceksin. Hatta halkınla beraber bir sürü güzel şeyler yaparsın." dediğinde Doğu Türkistan hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. "Beni kovdular! Kızıl beni kovdular!"
"Kötü bir durumda sen bari kurtul diye kovdular. Maviş hadi topla kendini, her şey iyi olacak." diyerek gülümsedi Türkiye. Gözyaşlarını silip tebessüm eden Doğu Türkistan, "Ee ne yapacağız?" diye sorduğunda Türkiye çantasından bir sürü kağıt kalem çıkarıp uzattı. "Evimizi yapacağız. Soviyi ikna edersem kardeşlerimiz de bizimle yaşar."
"Türkiye.. Sen Azerbayca'nın yüzüne nasıl bakıyorsun?" diye soran Doğu Türkistan'a gülümsedi Türkiye. "Ben şerefsiz bir yüzsüz olduğum için kolay oluyor onun yüzüne bakmak. Sen benim gibi olmaya çalışma ama üzülme sakın. Bu biraz da benim suçum."
"Deme öyle bu senin de suçun değil."
-Şimdi-
"Biz yokken Kırım'la evi mahvetmeyin. Tamam mı?" diye soran Türkiye, Kuzey Kıbrıs'a sarıldı. "Tamam abi. Dağıtmayız. Zaten genellikle kendi ülkelerimizde olacağız. Belki arada bir hepimiz buluşur gezeriz."
"Kosova ve Karadağ'ı da katın aranıza tamam mı?"
"Ta-mam! Kaç kere söyleyeceğim!?"
"Sus! Abiye cevap verilmez." diyen Türkiye, çalan telefonu alıp açtı. "Efendim Yeşilim? Ne!?" diyerek gülmeye başlayan Türkiye, "Tamam, tamam geliyorum." diyerek telefonu kapattı. "Turan, Keneş'i çıldırtmış. Binaya gidip bakayım onlara."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Dünyası - ANAHTAR (Bırakıldı)
Historical FictionÇocuk ülkelerin gelmek istemediği bir tatil planı yapıldı ve yoka çıkılıyor. Ülkeler tatil yapsın ve biraz dinlensin diyerek Amerika ve Japonya'nın davetiyle ülkeler, Yujo adasına gidiyor. Lakin gerçekten dinlenebilecekler mi? Çocuk ülkeler neden ge...