"Eh, fena değil." diyen Türkiye, pek memnun olmuş gibi değildi. Japonya'nın kucağındaki Yujo, huzursuzlanmaya başladı Türkiye'nin lafıyla. "Hindi! Ambargo istemiyorsun düzgün konuş kızımın toprakları hakkında!" diyen Amerika, kızgınca Türkiye'ye baktıktan sonra Yujo'nun başını öptü.
Türkiye ve Yunanistanın aynı anda "En güzel ada toprakları oğlumun." demesiyle Yujo çığlık atarak ağlarken Girit gülerek ayaklarını sallıyordu. "İkinizden ebeveyn falan olmaz! Kendi oğlunuzu memnun etmek için kızımı üzüyorsunuz!" diyen Japonya, Yujo'nun karnını okşayarak "Ağlama miniğim. Senin adan çok güzel. Hem senin adan yemyeşil. Yakında insanların olacak." demeye başladı.
"Veletlerinizi övmeniz bittiyse kalacak yere gidelim."
"Konfederal Amerika, sözlerine biraz daha dikkat etmezsen cezan burada da devam eder." diyen Devlet Kurulu, boynundaki kravatı genişletti. Göz deviren Birleşmiş Milletler, "Fazla kasılıyorsun." diyerek Devletler Kurulu'nun kravatını çıkarıp çantaya koydu. "Takım elbiseyle tatile çıkılmaz."
"Teşekkürler ama-"
"Burada insan yok. Bu kadar korkak olmana gerek yok." diyerek yürümeye başladı Birleşmiş Milletler. Arkasından bakarken gülümsemişti Devletler Kurulu. Nato'nun "Ondan hoşlandın mı?" demesiyle yerinden sıçramış ve inkar etmeye başlamıştı Devletler Kurulu. "Ne!? Tabii ki hayır! Aşk saçma! Ayrıca ben bir birliğim duygulara zamanım yok! İşim başımdan aşkın!"
"Tabii tabii. Zaten her aşık olan boş gezenin boş kalfası ya?" diyen Türk Keneşi kıkırdamıştı. Lakin kıkırdaması Turan'ın saçını çekmesiyle yarım kalmıştı. "Turan! Saçımı çekme! Kel baban mı olsun istiyorsun anlamıyorum ki!"
"Baba!" diyerek denizi göstermişti Turan. Doğduğundan beri ilk defa denizi görüyordu. Aslında bebeklerin hepsi ilk kez denizi görüyordu Yujo hariç.
Yunanistan, kucağındaki Girit'i yavaşça kumların üstüne bırakmıştı. Emekleyerek denize yaklaşan Girit, elini suya değdirip geri çekmişti. Sonrasında tekrar deniz suyuna dokunmuş gülmeye başlamıştı.
Ukrayna, kucağındaki Slav Birliği'ni yere bırakmak istemiş ama daha Slav Birliği'ni bırakmak için eğildiğinde Slav Birliği çığlık çığlığa ağlamaya başlayınca bırakmamıştı. "Senin suyla aran iyi olsa çok güzel olur minik. Çünkü o kadar sana tatlış mayolar aldım. Ve o mayoları giymek zorundasın." dedi Ukrayna. Slav Birliği huysuzlanınca Ukrayna kaşlarını çatıp "O mayolar sadece Fransa'da satılıyordu! Birkaç tane ülke bebek mayosuna 180 euro verdim! O mayolar giyilecek!" diye söylendi.
"Ben sana demiştim alma diye. Ayrıca kendin moda tasarımcısısın ama bir bebeğe mayo dikemedin mi?" derken kucağındaki Komutan İnek'in tüylerini okşuyordu Rusya. "Çok biliyordun madem sen dikseydin balet abiciğim. Ben o sırada bir bebeğe mama yedirmek için cebelleşmekten vaktim olmamıştı." diyerek sarı mavi saçlarını savurmuştu Ukrayna.
"Anne, Turan'a ne zaman kedili mayosunu giydireceğiz? Çok sevimli olacak o mayoyla." diyen Cemre'nin saçlarını gülümseyerek okşadı Türkmenistan. "Odalarımıza yerleşelim sonrasında Turan'ı ve seni giydirir biraz denize ineriz. Tamam mı?"
-
Parıl parıl parlayan güneşin altında büyük şemsiyeyi açmış altında oturuyordu Romanya. Dizlerine ise Gagavuz yatmıştı. Saçları Romanya tarafından okşandıkça mutlu oluyordu. Deniz dalgalarının sesi ikisini de rahatlatıyordu. Hafif esen meltem Romanya'nın kısa saçlarını uçuşturuyordu.
"Gagavuz daha ne kadar böyle kenarda köşede saklı saklı konuşacağız? Acaba evlensek mi? Ne güzel olur!"
"Saçmalama Romanya. Evlenmemiz demek ortalığı ayağa kaldırmak demek. Ayrıca nasıl evleneceğiz? Kiliseye mi gideceğiz? Ya da ülke evlendirme dairesi açıldı da benim mi haberim yok?"
"Anca moralimi boz zaten! Çok gıcıksın! Ben romantik bir şey teklif ediyorum sen ise saçma buluyorsun!" diyen Romanya, Gagavuz'un başını dizlerinden kaldırıp kuma doğru bırakmıştı. "Ah! Romanya başım acıdı!" diyen Gagavuz'a sinirle bakan Romanya, "KIRILSIN O TAŞ KAFAN! GERİZEKALI!" diye cırlamıştı.
Kumda oyun oynayan bebekleri işaret eden Romanya, "Keşke insan olsak! Ne güzel böyle bebeklerimiz olurdu! Onları büyütürdük! Ama lanet olsun ki ülkeyiz! Kahretsin!" diye bağırdı. Gagavuz, "Romanya sakin ol. Bak bebekler korktu." diyerek sakinleştirmek istemişti ama Romanya daha çok sinirlendi.
"HERKES KORKUYOR ZATEN! BEN KORKULACAK BİRİ DEĞİL SEVİLECEK BİRİ OLMAK İSTİYORUM! İNSANLAR GİBİ SADECE SEVİLMEYE MUHTAÇ OLMAK İSTİYORUM! YETER ARTIK!"
"Romanya sakin ol!" diyerek Romanya'nın bileklerinden tutup ağaca yasladı Gagavuz. "İlaçlarını almadın mı? Neden böylesin?"
"İlaçsız yaşayamaz mıyım?" diye soran Romanya'nın gözyaşları akmaya başladı. "Ben de sevilmek istiyorum! Bir eşya gibi kullanılıp atılmak istemiyorum!"
"Kabullen sen sadece bir eşyasın Rumenia." diyen Moldova, ikilinin arasına dahil olmuştu. Ağlayan Slav Birliği'ni kucağına alan Moldova, Slav Birliği'nin sırtını sıvazlayarak sakinleştirirken "Ben de aynı soruyu sana sormuştum. Sen ise beni Sovyetler Birliği'ne geri teslim edip bu cümleyi kurmuştun. Kabullen sen de benim gibi eşyasın."
"T-taş kalplisin."
Gülümseyen Moldova, arkasını döndü ve yürümeye başlarken "Bir kış günü kardeşimi sokağa atacak kadar değilim." dedi.
-
"Merhaba." diyerek sırıtan Karamanoğlu, elini uzattı Kuzey Kıbrıs'a. "Küçük kardeşimin küçük kızını görmek çok mutlu edici."
Yüzünü tiksinircesine buruşturan Kuzey Kıbrıs, "Hiç güven vermiyorsun. Sana mecbur kalmasaydım seni hemen şikayet ederdim abime." dedikten sonra bir iki adım geri çekildi. "Pis kokuyorsun."
"Kusura bakma Minik Sultan. Malesef ki ben senin gibi kocaman bir köşkte yediğim önümde yemediğim arkamda yaşamıyorum. Abin beni fark etmesin diye kırk takla atıyorum. Öyle güzel kokulu sabunlarım yok. Sadece çiçeklerin kokusu var, o da yeterli değil."
"Of kes saçma sapan konuşmayı!"
"Bunun ucunda babamın gelmesi olmasa bu saygısızlıklarının bedelini sana tek tek ödetirdim."
"Sen denemeye kalktığın anda abim her şeyi öğrenecek. O yüzden ayağını denk al ve bana anlat ne yapacağımızı."
"Hay hay."
"İnşallah o söz gerçek olmaz."
"Hangi söz?"
"Boşver."
"Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Dünyası - ANAHTAR (Bırakıldı)
Historical FictionÇocuk ülkelerin gelmek istemediği bir tatil planı yapıldı ve yoka çıkılıyor. Ülkeler tatil yapsın ve biraz dinlensin diyerek Amerika ve Japonya'nın davetiyle ülkeler, Yujo adasına gidiyor. Lakin gerçekten dinlenebilecekler mi? Çocuk ülkeler neden ge...