hikaye diziyle bağlantılı ama bazı bağımsız yerlere sahip bir kurgu içerisinde geçmektedir. düzeni aynı işleyişi farkıdır. dikkate alarak okursanız sevinirim.Bir böcek olmak isteyen adamın düşünceleri içindeydim. Okuduğum zaman yüzümü buruşturarak kınadığım bu düşünce şimdi bana cazip geliyordu.
Çok saçmaydı. Burada şu an yaşıyor olmamı sorguladığım kadar başka hiçbir şeyi sorgulamıyordum. Bir kitabın içine girmiş, destek karakterlerden biri olduğumu düşünmeye başlamıştım. İki üç konuşma baloncuğum yerine hiçbir şeye sahip değildim.
"Daldın yine." diyen Porsche'tu. Elindeki sigaranın yarısını kırıp çöpe atarken diğer yarısını içecek olması israftı. Gözlerimi devirdim. Her zaman güneş gibi parlayan bir aurası olduğu için onun benim aksime önemli bir karakter olduğunu düşünüyordum. Belki de asıl kahraman o'ydu ve ben onun omzunu sıvazlayan arkadaşıydım. Derin bir nefes alıp başımı iki yana salladım. İyice saçmalayan düşüncelerimden kurtulmak için tüm odağımı Porsche'a vermiştim. Hala bana bakıyor ve anlamaya çalışıyordu.
"Bu aralar çok düşünüyorum." diye mırıldandım. Saçma olduklarını söylemek istememiştim. "Her zaman çok düşünüyorsun, Pete!" dedi. Enerjisini hissetmemek imkansızdı ve benim bu kadar düşük olmamın yanında onun bu enerjisi bana iyi gelmişti.
Aslında tüm bu saçma düşüncelerimin bir sebebi vardı. Sebep ise düşüncelerden daha çok canımı sıkıyordu. Bu aralar sürekli buraya uğrayan ikinci ailenin büyük oğlu, beni tüm bu saçmalıklara iten kişiydi.
Uzun zamandır burada çalışan biriydim. Ergenliğimden sonra beni yanlarına alan ana aileye her zaman bağlı bir şekilde yaşamıştım ve ikinci ailenin büyük oğlu Vegas'ı burada çalıştığımdan beri görüyordum. Toplantılar, partiler ve gerçekleşen kritik kararlar için sürekli birlikte olan iki aileye yakındım ama bu aralar işler farklıydı.
Karşıma oturup öylece Khun Kinn'i dinleyen Vegas'ın bedenimi uyuşturan bir gücü vardı. Sızlıyor, dalganıyor ve inanılmaz bir sıcaklık hissetmeme neden oluyordu. Bunu başaran tek kişiydi.
Hasta olacağımı düşünüp kendimi telkinlesem bile günün sonunda onu aklıma getirdiğimde hareketlenen penisim bana kırmızı bir uyarı veriyordu. Kısacası boku yemiştim.
Evet, adam gerçekten ateşliydi. Dağınık saçları, güçlü fiziği ve o fiziğini örttüğü çeşitli gömlekleriyle, Tanrım! O kesinlikle seksin canlı tanımıydı. Onun azdıramayacağı bir canlının bile olmadığına emindim ama yine de içlerinde olmak canımı aşırı sıkıyordu. Çünkü... Aramızda anlamsız bir savaş vardı. Emindim ki Khun Vegas ana ailenin değer verdiği bir koruması olmasaydım düşünmeden beni delik deşik ederdi.
Bu nefretin ne zaman başladığı için muammaydı. Ben gizlice ikinci ailenin evine girip tüm bilgileri gün yüzüne çıkardığımdan beri nefretini bir nefes gibi hissedebiliyordum. Bu içimde sürekli ateşlenen arzu için kötü benim için normal bir durumdu.
Şimdiyse Vegas ve Khun Kinn bir görüşme içerisindeydi. Birbirlerine olan düşmanlık, iç savaş mecburi bir şekilde durulmuştu. Khun Korn yaşının verdiği hastalık yüzünden yoğun bakımdaydı ve ortalık iyice karıştığında iki aile etrafa karşı birlik olmaya karar vermişti. Bunun gerçekleşmesi neredeyse 6 aylarını almıştı ama sonunda iş için görüşülen her gün gayet sakin geçiyordu.
Şu an ise Porsche ve ben dışarıyı gözetlemek adı altında aylaklık yapıyorduk. Kendisi artık 'sadece' koruma olmadığı için beni yanında sürüklemiş olsa da işimi riske atamazdım. "Yarın eğlenmeye gidelim." dedi. Kırıp çük kadar bıraktığı sigarasını çok çabuk bitirmişti. "Biz her gün eğlenmeye gidiyoruz, sayende." diye çıkıştığımda alayla sırıtmış kolunu omzuma atıp beni kendine doğru çekmişti. "Senin için bir sürprizim var." ondan gelen hiçbir iyiliği kabul etmemem gerektiğini öğreneli çok olmuştu bu yüzden hemen reddettim. "İstemez."