BÖLÜM:1 SEBEPSİZ VEDA

103 9 14
                                    

"Seni seviyorum." diyebildim sadece. "Ben de." bile demedi.

"Gitme." diyemedim. Demeye çalıştım. Ama dinlemezdi. Aklına koymuştu bir kere. Öyle ya da böyle gidecekti.

Özür dilemeden, açıklama yapmadan, "Seni seviyorum." demeden. Gerçi sevmeyen biri neden seni seviyorum desin ki? Bendeki de umut işte.

İki kelime işte ya. O iki kelimenin bir insandaki etkisi ne kadar büyük tahmin bile edilemez. Taş olsa çatlar heyecanından.

Yalandan da olsa deseydi bari. Ne olurdu ki? İncileri dökülürdü sanki....

Arkadan gelen otobüse doğru ilerledi. Gözleri bile dolmamıştı. Kalpsizin teki işte...

"Bari bir açıklama yapsaydın." dedim. Sesim ağlamaklıydı. Ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum.

"Vaktim yok." dedi. Oldukça umursamazdı.

"Hani beni hiç bırakmayacaktın." Bu sefer sesim kendinden daha emin ve hiddetli çıkmıştı.

"Ben de onlar gibiymişim demek." dedi kırık bir gülümsemeyle. Bu sefer gözlerinin dolduğunu hissetmiştim.

Otobüse bindi. Son kez baktı gözlerime. Son kez bakamadım gözlerine. Bakamazdım. Eğer baksaydım...Neyse...Bakmamam en iyisiydi işte. En doğru olanı buydu.

Otobüsün gözümde kayboluşunu izledim. O giden otobüs değildi. Hayallerim, umutlarım, anılarım gitmişti.(hayalle geçiştirdiğim anılarım...) Tek değerlim gitmişti.

Boşluk gelmişti yerine. Yalnızlık, kimsesizlik gelmişti tekrar hayatıma.

"Gitmeseydin ne olurdu ki? Şart mıydı?" dedim usulca. Fakat bunu bile duyamayacak kadar uzaklaşmıştı artık benden. Sonsuza kadar...

................................................................................................................................................

2 ay önce

"Aaahh zır zır zır. Ne biçim alarm bu ya başım şişti!" Öfkeyle yattığım koltuktan doğrulmaya çalıştım. Telefonu gözüm kapalı şekilde elimle bulmaya çalıştım. Ama imkan yok. Ne gözümü açabiliyordum, ne telefonu bulabiliyordum.

Bir dakika! Ne? Ben gözümü neden açamıyorum? Hayır, hayır. Sakın düşündüğüm şey olmasın!

"Olamaz, Allah kahretsin! Gözümdeki lens yapışmış!" Panikle doğruldum koltuktan.

Gözlerim yapışmış şekilde, biraz dikkatli olmaya çalışırcasına, biraz da başıma bir bela alacağım endişesiyle kapıyı bulmaya çalıştım. Amacım dışarı çıkıp yardım istemekti. Belki biri gününün iyilik kredisi dolsun diye bir hastaneye götürmeyi akıl ederdi.

"Aaahh ayağıım." Yetmezmiş gibi bir de serçe parmağımı koltuğun ayağına çok kötü çarpmıştım.

"Ah uğursuz kızım ahh!" Bir yandan kendime söylenmeyi de ihmal etmiyordum.

Düşmanım bile benim kadar nefret etmiyordur benden. Gerçi benim gibi vizyonsuz birini kimse düşman olarak bile görmezdi. İnsan bu kadar yalnız olunca düşmana bile razı hale geliyor. İşe yaramaz olduğu bilincini unutmak istiyor.

Bir yandan da telefon susmak bilmiyordu. Alarm sesi ve telefon zil sesi aynı melodiye ait olduğu için aranıyor muyum, yoksa alarm mı çalıyor bilmiyordum. Ama benim gibi terkedilmelere doyamayan, şanssız, yalnız bir kızı kimsenin aramayacağını biliyordum.

Aynı zamanda da kapıdan dışarı adımımı atmış, ufak adımlarla ilerliyordum.

"Dikkat ett!"
"Ağhh! Acıdıı."

Biriyle çarpışmıştım. Göremediğimi anlamış olacak ki, belimden tutmuştu. Çok etkileyici bir kokusu vardı. Vanilya ve yasemin karışımı bir şeydi. Evet evet. İsmimin kokusunu nerde görsem tanırdım. Gerçi şu an göremiyordum. Sadece kokusu huzur veren cinstendi.

"İyi misiniz? İsterseniz gideceğiniz yere kadar ben yardımcı olabilirim."
Sesi de çok şefkat doluydu.
Muhtemelen görme engelli olduğumu düşünmüştü.

" Teşekkür ederim beyefendi. Burası benim evim zaten."

"Ciddi olamazsın ya." sesi bu sefer oldukça alaycı çıkmıştı. Kıkırdadığı sesinden belliydi.

Etraftaki başka adamların da kıkırdama sesleri geliyordu. Evimi mi küçümsemişti onlar, yoksa bana mı öyle gelmişti.
"Siz kim oluyorsunuz da benim evimle dalga geçiyorsunuz, kusura bakmayın sizin gibi janjanlı villalara denk düşemedik daha ukala bey."

" Villa değil de, normal eve de düşememişsiniz yalnız." dudaklarını kulağıma yaklaştırıp fısıldayarak devam etti. "Odanız nerde tam olarak?" Etraftaki gülme sesleri daha da artmıştı.

Bu sefer bayağı bozulmuştum. Kimse beni böyle küçümseyemezdi.
"N - nne? Siz benimle böyle konuşma cürretini nereden alıyorsunuz? Hemen defolup gidin evimin önünden yoksa polis çağırıcam."

"Tamam tamam sustum. Yalnız size bir önerim var."
"Neymiş?"
"Burda bir ense tıraşı yapıyorlar var ya, bir denemelisin. Ama sana dağınık da yakışmış." hala alay etmeye devam ediyordu.

Etraftakiler de gülmekten geri kalmıyordu. Tuhaf olansa, etrafta hiç kadın sesi yoktu.

"Ne diyorsun sen ya ne tıraşı?"

"Tatlı kız." kulağıma biraz daha yanaştı. Ve yalan söyleyemezdim kokusu hala güzeldi. "Burası erkek kuaförü."

Hayır yaa hayır hayır. Erkek kuaförüne girmiş olamam. Yüzümün kızardığını kaskatı kesilmemden hissedebiliyordum.

Yutkundum. "Ciddi misin sen?"

"Evet tatlı kız." utanmamdan keyif alıyor gibiydi.

Fısıltı ve utançla konuştum kendisine doğru. "Hemen çıkar beni burdan."

"Peki küçük hanım. Nereye gitmek istersiniz?" Hala benimle eğleniyor gibiydi.
" Hastaneye götür beni acil. Lenslerim gözüme yapıştı. Ayrıca acıyor da."

Bir icat bulmuş gibi bir anda parladı.
"Doktor ayağına geldi tatlı kız."
"Doktor musun?"
"Yok."
"Eee?
"Gel benle." omuzlarımdan tutarak nazikçe dışarı yürüttü beni.
"Yolumun üstünde." diye devam etti arabanın önüne geldiğimizi hissettiğimde.

Sonunda o ortamdan çıktığım için rahatlamıştım. Ama ne olduğu bile belli olmayan ukala birinin eline düşmüştüm. Sesi ve dokunuşları tamamen güven veriyordu. Zaten hep böyleleri zarar verirdi.

Korktuğumu hissetmiş olacak ki, arabasına bindirirken omuzumu nazikçe sıktı. "Korkma. Sana zarar vermicem tatlı kız."

Nasıl buldunuzz?

Ben bile çok merak ediyorum devamını.

Çok yorum ve oy gelirse o moralle diğer bölümü hemen yazmayı düşünüyorum. Gelmezse yayınlamam büyük ihtimalle.

Umarım beğenirsinizzz.

Sizi seviyorum. Öpüldünüzzz...

09.06. 2023
18:19

YasEminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin