Burada mı?

323 26 42
                                    

Ofisin önünde durmuştum. Gelene kadar rüzgardan parlatıcısı giden dudağımdaki rujumu tazeledim. Dikiz aynası gözlerime hizzalıydı. Ayarını bozamazdım. Sürücü aynasına bakacaktım ki bir öküz çamur sıçratmıştı. Neyse alt tarafı bir ruj. Turuncu ve pembe renkleri bulunan mini ince askılı elbisemi düzelttim. Saçlarımı dağınık bir topuz yapmıştım. Ofise girdim.

Elif: Günaydın tatlım nasılsın?
Sekreter: Iyiyim saolun Elif hanım.
Elif: İsmimi nereden biliyorsunuz?
Sekreter: Berk bey söyledi.
Elif: Başka bir şey dedi mi?
Sekreter: Size güzel hizmet etmemizi ve sizin özel biri olduğunuzu söyledi.
Elif: Teşekkür ederim. Anladım. Sorsana ona özel biri odasına gelebilirmiymiş?

Telefondaki tuşlara bastı.

Sekreter: Berk bey Elif ha-
Berk: Gelsin.

Telefonu yerine bıraktı.

Sekreter: Geçebilirsiniz.

Yürürken telefonum çaldı.

+90507******* arıyor...

Aç / meşgule at

Berk'in odasına girene kadar devam etti. Kapıyı tıklattım. Kapı açıldı şaşırmıştım.

Elif: Berk?
Berk: Buyurun benim.
Elif: Kapıyı açmana gerek yoktu.
Berk: Olsun.

İçeri geçip masanın önündeki sandalyeye oturdum. Karşıma oturdu. Bir kaç kez telefonum çaldı.

Berk: Açsana güzelim.

Güzelim mi? Berk mi demişti? Berk'e güzel gelen insan seçilmiş kişi falan olmalıydı.

Berk: Elif? Elif?

Sesi ile irkildim.

Berk: Aç istersen telefonu.
Elif: Ege arıyor ama.

Elini yumruk yapıp kaşlarını çattı.

Berk: O piç herif ne hakla arıyor seni?
Elif: Saçmalıyor işte.
Berk: Aç sen yanlış bir şey söylerse bana ver.

Cidden eski Berk gelmişti. Telefonu açtım.

Elif: Alo?
Ege: Özlemedin mi?
Elif: Dalga mı geçiyorsun niye seni özliyeyim?
Ege: İlk öpücüğünü bana verirken hiç öyle demiyordun ama
Elif: Keşke o gün Berk ile yaptığımız anlaşmada ilk önce onu öpseydim. Senin gibi iğrenç birine ilk öpücüğümü vermem hayatımın hatasıydı.
Ege: Tüm ilklerini bende kullandın ama
Elif: İşte bu yüzden en büyük hatamsın. Ama seni istemediğim için ilkim olarak saymıyorum bunu.

Berk'e baktım. Zaten bana bakıyordu. Gözgözeydik.

Elif: Daha iyilerine layıkmışım.
Ege: Benden daha iyisini bulamazsın.
Elif: 1 hafta sonra yine ara senden daha iyisiyle konuşturayım seni.
Ege: Bulamazsın, bulamazsın her yerse arasanda.
Elif: Sen ararsın o zaman beni. Ha bu arada Hazal'ı da al bir akşam bize gel. Ben de sana senden iyisini göstereyim.
Ege: Gelirken bir ayna alayım bana tutarsın.
Elif: Merak etme ayna çatlamaz.

Karşımda sessizce gülen Berk'e baktım. Eski tarzı geri gelmişti dağınık sacları çok hoştu.

Elif: Tamam haftaya aramayı ve bana gelmeyi unutmayın. Hazal'a söylersin. Onu çok özledim.

Telefonu kapattığımda Berk bana bakıyordu. Yerinden kalktı ve sandalyemin arkasından dolaşarak masasındaki sudan bir yudum aldı. Daha sonra geri dönerken yanımda durdu. Ona baktım.

Berk: Az önce ilk öpücüğümü keske Berk'e versem mi demiştin?

Demiştim değil mi? Cidden demiştim. Azımdan çıkmıştı bir kere. Konuyu dağıtmam lazım. Iııı düşün Elif düşün.

Elif: Iııı şey gelirken rujumu tazeledim ama bakma şansım olmadı. Nasıl duruyor?

Oturduğum yerin önüne geldi elleri cebindeydi. Bana bakıyordu. Yüzünü ilk defa bu kadar yakından inceleyebiliyordum. Her ayrıntısı çok güzeldi. Renkli gözleri, kumral saçı, damarlı ve kaslı kolları gerçekten çekiciydi. Daha sonra yüzümü ellerine çevirip tırnaklarım ile oynamaya başladım. Sağ elini çeneme koyup başımı kendine çevirdi. Yüzüme yaklaştı. Ve dudaklarımı inceledi.

Berk: Güzel. Ama sanki biraz fazla parlak.
Elif: Peki. Peçeten var mı?
Berk: Peçeteye gerek var mı?
Elif: Anlamadım.
Berk: Ben hallederim.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında şaşırmıştım. Alt dudağımı dudaklarının arasına aldı. Aniden boştaki elini belime sardı ve beni ayağa kaldırıp kendine bastırdı. Ona karşılık vermem hoşuna gitmişti ki dudakları hafif kıvrılmıştı. Diğer elini de belime koyunca ellerimi boynuna sarıp vucüdunu dahq da yakınlaştırdım. Nefesimiz kesilince sadece dudaklarımızı ayırdık.

Elif: Demek senin için özel biriyim ha?
Berk: Her zaman.

Bu sefer dudaklarımızı birleştiren taraf yine oydu. Bir zaman sonra ayrıldık. Yine dudaklarımız ayrıldıştı.

Elif: Bekle rujuma bakacağım. Parlaklığı almış mısın?

Elinden tutup duvara asılı aynaya baktım. Ruj diye bir şey kalmamıştı. Ama söyler midim? Yok.

Elif: Olmaz ama böyle sanki biraz daha gitmesi gerekiyor parlaklığın.

Beni duvara yasladı. Bir eli belimdeyken diğeei solumda duvardaydı. Boynunu eğdi. Boy farkımız vardı. Ama abartılacak kadar değil 10-15 santim civarı. Neyse varmış baya fark. Eli belinden aşağı inerken değişik hissetmem ile ensesindeki saçları çektim. Diğer elini de eli ile aynı hizzaya getirdi ve beni kendine bastırdı. Ondan ayrıldım ve Berk'in sırıtışına karşı bende sırıttım.

Elif: Burada mı?

Göz kırptı.

Berk: Şimdi değil ki.

Vaay cidden eski berk dönmüş.

**
DORUK GEBERICEK BÖYLE GIDERSE AMA YANLIS KISIYDI.

Bu arada Zehra sana yawsamaya devam edicem rahatsız olursan söle IFHKWIDJFNEKDJ.

Ne demek Cemre'ye Ali zarar verdi?
Ne demek Mavi Ali'yi korudu?
Ne demek herkes Cemre'nin öldüğü yerde?
Ne demek Cemre öldü ya da ölecek?

~Ama Bana Bakma Öyle~ [TEXTING]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin