düt düt dümdüz bölüm uyarısı
"Changbin-ah, bana dikkatini ver." Felix Changbin'in suratını kavrayıp kendine çevirirken mızmız bir tonda konuştu. "Ne dediğimi duydun mu?" Diye sorarken dudaklarını büzmüştü.
Changbin utançla kafasını çevirmeye çalıştı ama Felix buna izin vermedi. En sonunda pes ederek, "Özür dilerim, dikkatim dağılmış." dedi.
Felix'in gözleri bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Yanında ben varken dikkatin nasıl dağılabilir ki?" Diye sorarken şaşırmış bir şekilde ona bakmayı sürdürdü.
"Bilmem. Belki de o kadar dikkat dağıtıcı birisi değilsindir."
"Yah! Bu dediğin çok ayıp!"
Changbin kıkırdadı. Önündeki yemekten daha fazla yemeyeceği için masanın ilerisine ittirdi ve bakışlarını Felix'e çevirdi. Başlangıçta okulda onunla çok fazla ilgilenmeyeceğini söylemişti çünkü kendince bazı sebepleri vardı. İnsanların sürekli ikisine bakma fikrine alışmamıştı ya da en ufak temaslarında etrafta dolanan uğultunun artmasına da ama bunların Felix'in suçu olmadığı fikrine alışmıştı. Bu yüzden daha az etrafa daha çok Felix'e dikkatini vermeye çalışıyordu. Yine de bazen durum tersine dönebiliyordu.
"Ne diyordun?"
Felix, gözleri üzüntüyle kısılmış gibi ona bakarken dudaklarını sarkıttı. "Bu sefer dinleyeceğinden nasıl emin olabilirim ki? Anlatmaya başlarım ve bum bir bakarım ki senin dikkatin yine başka taraflara kaymış."
"Peki, sen bilirsin. Anlatma o zaman."
Felix, sanki daha fazlası mümkünmüş gibi, dudaklarını sarkıtmayı sürdürürken sahte bir burun çekme sesi çıkardı. Hyunjin, masaya gürültülü bir şekilde oturana kadar bu tavrını bırakmadı.
Hyunjin, "Ne oldu buna?" diye sorarken bir yandan Minho'nun içeceğini açıyordu.
"Her zamanki hali."
Felix alt dudağını titretti.
Bir süre sonra Jisung da yanlarına gelmişti. Felix'in yanına oturdu ve yemeğini ileri iterken kafasını masanın üzerine seslice bıraktı. Changbin, Minho'a baktığında onun da aynı pozisyonda olduğunu fark etti-kafasını masaya yaslamıştı ve eliyle gözlerine gelen ışığı engellemeye çalışıyordu. Hyunjin iç çekti ve uzanıp Jisung'un içeceğini de açmaya başladı.
Changbin, "Esas bu ikisine ne oldu?" Diye sordu.
"Dün akşam son ana bıraktıkları ödev için sabahladılar. Annem ikisine kahve yaptı ve o süre boyunca kafeinden ikisinin de gözü döndü. Sabah ise, gördüğün üzere, kafein vücutlarını terk etti ve şimdi buldukları her yerde uyuyorlar." Hyunjin açıklarken bir yandan Jisung'un ağzına pipeti sokuşturmaya çalışıyordu. "Hadi bebeğim uyan artık. Sabahtandır uyuyorsun zaten." Bir eliyle Jisung'un içeceğini tutarken diğer taraftan Minho'nun bileğini ovuyordu. "Bebeğim, sen de uyanmalısın." Minho parmaklarını oynattı ve Hyunjin'in elini kavradı ama bunun dışında uyanmak için hiçbir harekette bulunmadı.
Minho kafasını bir an için kaldırıp masa yerine Hyunjin'in bacaklarına yaslandı. Işık onu hala rahatsız ediyordu bu yüzden yüzünü çevirdi ve Hyunjin'in karnına gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
favori komünistin kim? | changlix
FanfictionChangbin sarhoş olduğu bir gece okulun popüler çocuğunu favori Hyung'u sanarak kazayla mesaj atar.