Merhaba İstanbul,Merhaba Rihanna

100 25 0
                                    

Ertesi günü kalktığımda yoğun bir gün olacaktı o yüzden valizimi akşamdan hazırladım. Sabah kahvaltımızı hızlı yedik, daha sonra babamla havalimanına gitmek üzere taksi çağırdık, taksiler çok pahalı olduğundan ilk başta istemedim, ama sonuçta bir kerelik bir şeydi. Apar topar taksiye bindik ve havalimanına doğru yola çıktık. Havalimanına ilk kez gitmeme rağmen, Rihanna konserine gideceğim için heyecanlı olduğumdan uçaklar umrumda bile değildi. Nihayet uçağa bindik ve İstanbul'a doğru yola çıktık. Tam olarak 50 dakika sonra İstanbul'a vardık. Babam daha önceden İstanbul'a gittiği için oraları iyi biliyordu. Pendik'ten birkaç otele baktık ama hoşuma gitmedi. Nişantaşı'ndaki birkaç otele daha baktık, manzaraları kötüydü. Daha sonra Etiler'de bir otele baktık, ben çok beğendim. Fiyatı da ucuzdu. Babamı burayı tutması için ikna ettim, zor olmadı çünkü o da sevmişti. tam olarak saat 5'te kapıların açılacağını biliyordum ama V.I.P bölümünde "Yer kapma" sorunu olmazdı. O yüzden 5 yıldız(*)lı otelin tadını doyasıya çıkardım... Saat 6.30'da konserin olacağı İnönü Stadı'na doğru yine taksiyle harekete geçtik. Nüfusu yaklaşık 15 milyon olduğundan mı yoksa bir "Dünya starı"nın konseri olduğundan mı bilinmez, trafik çok yavaş ilerliyordu. Sonunda yakın bir yerde bizi indirdi ve babam parasını ödedikten hemen sonra biraz yürüyüp İnönü Stadı'na girdik. Bizim için ayrılmış V.I.P bölümüne oturduk ve konserin açılışını beklemeye başladık.Dakikalar geçmek bilmiyordu, o kadar heyecanlıydım ki bir ara babama "Burada acil bekletilen ambulans var mıdır?" diye sordum. Kalbimin sesini kulaklarımdan duyabiliyordum! Konserin açılışına 2 dakika kalmıştı ve ellerim bir anda titremeye başladı. Onlara hakim olamıyordum. Konser sahnesinde konsere kaç dakika kaldığını gösteriyordu, yavaşça dakikalar azalırken olağanüstü bir patlama oldu, ardından da ateş çıktı ve "Lost In Paradise" çalmaya başladı. Dumanların arasından siyah kısa şort ve üstüne kırmızı bluz giymiş Rihanna'yı gördüm. Televizyonlarda ya da başka yerlerde göründüğünden imkansız ama daha güzeldi! Hayatımda gördüğüm ilk melekti. Şarkıyı söylemeye başladığı an sesi beni büyüledi. O şarkıyı söylerken ben de öylece durmuş ona bakıyordum. Zaten sahneyle aramızdaki mesafe kısaydı, rahatlıkla görebiliyordum Rihanna'yı. Bir ara o da bana baktı, bir an yanlış mı görüyorum diye gözlerimi açtım, o da durmuş bana bakıyordu. Çığlık atmaya ve şarkıya katılmaya başladım. Delicesine dans ettim ve şarkı da ufak titremelerle "Love Without Tragedy"e geçti. Şarkıyı çığlık atarcasına söyledim, tekrar bana baktı ve gülümsedi. O anki gülümsemesini dünyada hiçbir şeye biçemem. Şarkı müzik arasına girdiğinde bana doğru eğildi ve "You are a really Navy. Could you like to join me? Your voice is beautiful. Come on!" yani "Sen gerçek bir Navy'sin. Bana katılmak ister misin? Sesin çok güzel. Hadi!" dedi. Kalbim sanki boğazımda atıyor, nefes alamıyordum. Kalbimin ritimsiz sesini duya duya sahneye doğru uzanan merdivenlere çıktım. Bir an arkama baktım ve babamın gözünden süzülen bir, sadece bir damla göz yaşını yavaşça gülümseyen yüzüne doğru düştüğünü gördüm. Bu beni duygulandırmaya yetti...

Bir Navy'nin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin