İşte başlıyoruz. Yeni hayat. Annem ve babam boşanmış bense ortalıkta sürünüyorum. Bu neydi. Aileler birbirinden nefret ediyorlar ve ayrılıyorlar... Peki çocuklar. Onları kim takar ki değil mi.
Şimdi ise bu olanlardan bıkmış ve kendi kendime yeni bir hayata başlıyordum. Üç yıldır biriktirdiğim bir param vardı. Şimdi o parayı kullanmanın vakti gelmişti.
Los Angles'ta kendim yeni bir hayata başlayacaktım. Kendi başıma. Yapabilecek miydim acaba. Ama bu iki sinir anne ve babayla yaşamaktansa hiç bilmediğim bir yerde sürünmeyi tercih ederdim.
Bavulum hazırdı. Şimdi tek gereken şey uçağa binmekti. Çağırdığım taksi gelmişti evden çıkıp taksiye bindim. Şimdi sadece ailem ve evimi terk edip gitmiyorum. Arkadaşlarımı da bırakıyordum... En önemliside Emre. Onu bırakıyordum. Kardeşim. Daha 5 yaşında masum bir çocuk. Ama onu yanıma alacaktım.
«Geçmiş»
"Abla neden gidiyorsun. Seninle gelmek istiyorum" O kadar tatlıydı ki. Hele o peltek konuşuşu. Bacağıma sarılmış gitmemem için beni durdurmaya çalışıyordu. Dizlerimin üstünde yere çöktüm. Boyuyla aynı hizaya geldim.
"Bak ablacım ben gelip seni alıcam. Sakın gittiğimi kimseye söyleme. Hani biz şimdi uyuyup uyanıcazya" dedim ve dudaklarını büzüp başını salladı.
"İşte sen uyandığın zaman ben seni arıcam. Ne zaman geleceğimi söyleyeceğim. Orda ev bulur bulmaz seni almaya gelicem"
"Tamam abla"dedi ve kollarını açarak boynuma atladı. Bende ona sarılıp kucakladım. Yanağından öptüm ve onu yatırdım. Uyumasını bekledim. Uyuduktan sonrada evden çıkıp gittim.
«Günümüz»
Hava alanına gelmiştim. Taksiciye parayı verip taksiden indim. Uçağın kalktığı yere gittim. Uçağın kapısının önünde duran adama bileti verip ucağa bindim. Yerime oturdum.
Acaba Emre ne yapıyordu. Aramalı mıydım. Yanında biri varmıydı. Ona telefon vermiştim. Odasından dışarı çıkarmamasını söylemiştim. Şimdi belki yanında biri vardır diye aramadım. Kulaklığımı takıp gözlerimi kapattım...
Bir kadın sesiyle uyandım. Gözlerimi açtığımda hostes yanımdaydı.
"Hanfendi uçak indi"
"Tamam teşekkür ederim" dedim ve ayağı kalkıp uçaktan inip bavulumu aldım. Taksiye bindim ve önceden konuştuğum bir emlakçının adresini söyledim. Küçüklükten beri ingilizce kursuna gittiğim için ingilizcem güzeldi. Tabi arada karıştırdığımda oluyordu. geldiğimizde parayı verip indim. Emlakçıya girdim adam masasında oturuyordu.
"Merhaba ben Türkiye'den aramıştım. Hatta bir ev söylemiştiniz."
"Evet. Evet hatırladım. İsterseniz hemen eve bakmaya gidebiliriz. "
"Çok güzel olur"dedim ve adamla bir arabaya binip gitmeye başladık. Telefonda konuştuğumuzda evin fiyatı bana uygundu.
Eve geldiğimizde arabadan inip eve girdik. Yol kenarında, bahçeli, iki katlı bir evdi. Ev eşyalıydı. Esyalar bana uygundu. Tabi bir kaç eşya değiştirmem gerekicekti. Evi gezmeye başladık. Birden telefonum çalmaya başlamıştı. Cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. Reşat arıyordu. Hemen açtım.
"1 dakika"dedim emlakçıya ve başka bir odaya girdim.
"Alo Başak. Gittin mi?"
"Evet Reşat ben geldim. Evi alıcam. Emre'yi uçağa bindirir misin lütfen"
"Ben onu senin yanına kadar getiririm sen merak etme."
"Çok teşekkür ederim Reşat. Annemlere bir şey söyleme parka götüreceğini söylersin. Eşyalarını almasına gerek yok ben ona burdan alırım. Birde ona verdiğim telefonu alsın yanına."
"Tamam Başak biz hemen biniyoruz uçağa"
"Tamam tekrar teşekkür ederim" dedim ve kapattım. Adamın yanına gittim.
"İşlemleri hemen başlata bilirmiyiz" dedim ve adam başıyla onayladı. Hemen parasını verdim ve kontrat falan varmış onları hallettik. Adam evden çıktı ve eşyalarımı yerleştirdim. Burda geceydi. Türkiye'de ise gündüz olduğu için bende alışmışım. Hiç uykum yoktu. Buraya göre sabah erken saatlerde. Türkiye'ye göre akşam geç saatlerde burda olacaklardı onlar gelene kadar uyanık bekledim.Bir saat sonra Reşat'ı aradım. İkinci çalışta açtı.
"Reşat bindiniz mi"
"Bindik. "
"Emre'yi verir misin"
"Emre uyudu gece pek uyumadı galiba. Yorgun gibiydi. "
"Ah. Tamam. Geldiğinizde beni arayın tamam mı. Ben sana şimdi adresi mesaj atarım"dedim ve telefonu kapattım. Mesaj atıp bahçeye çıktım. Çimenlerin üzerine oturdum. Sırt üstü yattım. Hava o kadarda kararmamıştı.
Çitler vardı. Çitlerin arkasında başka bir ev vardı. Işıkları yanıyordu. Diğer evden birden pencereye bir çocuk çıktı. Hemen kafamı bu tarafa çevirdim. Camın açılma sesi geldi ve sonra birden başka hir ses.
"Merhaba" dedi ve o tarafa döndüm.
"Merhaba"dedim ve çocuk eliyle bir dakika işareti yapıp içeri geçti. Bende oturur pozisyona geldim. Birden yanımda biri belirdi. Bir çığlık attım. Kimin geldiğine baktığımda o çocuktu yine.
"Ödümü kopardın ya"dedim ve kıkırdadı.
"Pardon"
"Önemli değil"dedim ve ayağı kalktım. Elini uzattı.
"Ben Nash"dedi ve elini sıktım.
"Bende Başak" dedim ve bana tuhaf tuhaf baktı.
"Imm... Ben Türkiye'den geldim""Ha bende neden ismin bu kadar değişik diyordum" dedi ve güldüm.
"Nasıl telafuz ediliyor""Ba-şak" dedim ve anormal bir şekikde bakamaya başladı.
"Başek" dedi ve daha güldüm.
"Başek""Yine mi olmadı" dedi ve başımı iki yana salladım.
"Başek... Olmuyor ya""Bana istediğin şekilde seslene bilirsin"
"Başek... Diyim ben daha sonradan öğretirsin bana"dedi ve başımı aşağı yukarı salladım.
"Eee buraya bugün taşınmış olmalısın. Önceden bu ev boştu. "
"Evet bugün taşındım. Sabaha doğru kardeşim ve arkadaşım gelecek"
"Arkadaşın ve kardeşinin adı ney"
"Kardeşimin Emre, arkadaşımın adıda Reşat"
"Erkek mi"
"Evet"
"O zaman erkek arkadaşın"
"Ah. Hayır çocukluk arkadaşım. Buraya sadece kardeşimi bırakmak için gelecek"
"Kardeşin kaç yaşında"
"5" dedim ve daha soru sormadı.
"Hiç uykun yokmu? Saat geç oldu baya"
"Türkiye'de şuan gündüz oranın saatine alıştığım için uykum yok sabah kardeşim geldikten sonra uyurum" dedim ve ellerimi çimenlere koydum.
"İstersen beraber bekleye biliriz"
"Olur "dedim ve gülümsedim.
Yeni kitabım umarım beğenirsiniz...