Jongin ile konuşmayıp onu görmezden gelmemin tahmini 10. gününde minik salonumuzda Changkyun'un kucağına yatmış battaniyeme sarılıyor, televizyondaki magazin programını amaçsızca izliyordum. Jongin ile 10 gündür yüz yüze gelmediğimiz içinde zihnim her zamankinden daha boş hissettiriyordu. Programa bakarken birden aklıma düşmesi ile battaniyeme biraz daha sarılıp, bu 10 gün boyunca kaçanın ben mi yoksa Jongin mi olduğunu sorgulamaya başladım.
O günden sonra fakültede ilk karşılaşmamızda onu görmemiş gibi davranmış yanından öylece geçip gitmiştim. Jongin'in hiç bir tepki vermeyişini ise bırakın benimle konuşmaya çalışmayı, aynı şekilde beni görmezden geldiğinde anlamıştım. Jongin ona nasıl davranıyorsam bana o şekilde davranmaya başlamıştı. Onu görünce yönümü değiştiriyorsam bir daha ki sefere aynısını o yapıyordu ve ben körebe oynuyor gibi hissetmeden edemiyordum. İkimizde birbirimizi görmezden geliyor, birbirimizin peşine düşmüyorduk.
Bütün bunların tekrar zihnime düşmesi ile derin bir nefes alıp yan yattığım koltukta sırt üstü dönmüş ve benim gibi programa bakan Changkyun'a alttan bakmaya başlamıştım. Ona baktığımı hisseder gibi ellerini gözlerime kapamış ve ona bakmama engel olmuştu. " Bakma şöyle." demişti ciddiyetle. " Geriyorsun beni Kyungsoo balık gibi bakma yüzüme." diyip ellerini gözlerimden çekmişti
Söylediği şeye gülerken Jongin'den geldiğim günden söylediği şeyler aklıma gelmişti. ' Hiç mi acımıyorsun ona demişti.' bana." Bana dediğin şeyi hatırlıyor musun?" demiştim hala dizinde yatarken. Bir eli saçlarımı bulurken " Ben sana bir sürü şey diyorum Kyungsoo hangisini kastediyorsun?" demişti söylediği şeye gülmeden önce ona hak vermiştim. Bana sürekli bir şeyler söylüyordu ve ben büyük bir kısmını tamamen kulak arkası ediyordum. Çoraplarımı sürekli koltuğun arkasına düşürüp almamı hatırlattığında tamam diyip unutmam gibi.
" Jongin'den geldiğim gün, hiç mi acımıyorsun ona demiştin ya. Ne demek istediğini hala anlamıyorum. Jongin'in neyine acıyayım ki?" demiştim doğrulurken. Koltukta ona dönüp bağdaş kurduğumda düşen yüzünü izlemiştim. Changkyun'un Jongin'den hoşlanmadığını daha ilk yılımızdan beri biliyordum. Ona güvenmediğini, sağı solu belli olmayan bir tip olduğu için kendisini tetikte hissetmekten alıkoyamadığını belki de yüzlerce kez demişti bana. Jongin'i sevmek gibi bir zorunluluğu olmadığı için her seferinde sen bilirsin demiş Jongin'e arka çıkışmaya bile çalışmamıştım. Söz konusu Jongin ve ben olduğumda büründüğü kişiliğin kardeşini korumaya çalışan abi gibi hissettirdiğini biliyordum. Ve bu durumdan hiç bir zaman şikayetçi olmamıştım.
En azından birinin bana değer verdiğini bilmek iyi hissetmemi sağlıyordu.
Derin bir nefes alışını ve parmaklarını saçının arasından geçirişini merakla beklemiştim. O günden beri sürekli aklıma takılıyor, ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum ancak asla bir anlam yükleyemiyordum söylediklerine. Ve kafamın karışıklığı gün geçtikçe daha da büyüyordu.
" Sadece," demişti başını ellerine yaslarken; " aslanın ağzındaki ceylanı yanlış tahmin etmişim o kadar. Yanılmışım Kyungsoo, Ona acımana gerek yokmuş meğerse." demişti yaşlı amcalar gibi konuşarak. Neden aslan-ceylan benzetmesi yaptığını anlayamamıştım.
" Ne sen 70 yaşında yaşlı bir amcasın ne de ben senin 6 yaşındaki torunun... Doğruca söylesene." demiştim sitemle. O her zaman böyleydi garip ya da yersiz benzetmeler kullanarak kendisini ifade ederdi ve genel olarak ne dediğini anlamazdım. Şimdi de neden Jongin ve benim aramdaki durumu aslan-ceylan ilişkisine benzetmişti pek anladığımı söyleyemezdim. Çünkü bizim ilişkimizde kimse zarar veren taraf değildi. Ne Jongin bir aslan ne de ben bir ceylandım bizden hiç bir şey olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kisses&hugs
FanfictionHiçbir şeyim değilsin, hiçbir şeyin değilim. kaisoo// [13082022-]