13 🌪

2.5K 185 1K
                                    

Öncelikle geçen bölüm sonunda yarım bıraktığım smuttan dolayı herkesten özür diliyorum dhhsk lakin düşünüp taşındım ve öyle kalmasının ilerleyen bölümler için daha uygun olduğuna karar verdim.

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba🤍 yorumlarınız ayyynen geçen bölümki gibi dolu dolu olsa keşke🫠 Bölüme hazır mıyııız?Keyifli okumalar o zamaann

13

Sevişmiştik.

Uykulu gözlerimi onun yatağında açtığım andan beri kendimi inandırmak için yayvan dudaklarım arasında fısıldadığım tek cümle buydu. Biz sevişmiştik.

Rüya değildi, hayal değildi, kurgu değildi, çıkar yoktu, hesap yoktu, tamamen gerçekti; o kadar gerçekti ki göğsümden kopardığı ısırıkların izleri hala dokunduğumda acıyordu. Kalçamda müthiş bir sancı vardı ve öylesine mutluydum ki bu sancı bile sırıtmamın önüne geçemiyordu. Dudaklarıma ancak dişlerimle sahip çıkabiliyordum. Göğsümün altındaki bayram yerininse sesini kısmaya biraz bile imkan yoktu.

Aylardır peşinde bir kez olsun bana yeşil ışık yakması için koşturduğum adam dün gece tüm dünyamı aydınlatacak ışıklara boğmuştu ikimizi. Hala nasıl gerçekleştiğine inanamasam da vücutlarımız çoktan birbirine karışmıştı.

Dirseklerim üstünde yükseldiğimde düşen çarşafı öteleyerek kalktım. Chanyeol yoktu ve muhtemelen o hep hayranlıkla izlediğim film sahnelerinin başıma gelmesine beş dakika falan vardı. Yarı çıplak vücuduyla mutfakta kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Tanrım! Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Yüzüm alev atmaya başlamıştı bile. Her yerim onun izleriyle doluydu. Vücudumu incelemek hiç bu kadar keyif vermemişti.

Yerdeki tişört görüş alanıma girdiğinde dünkü sahneler bir şimşek gibi beynimde çakarak kalbimi hızlandırdı. Uzanıp aldım ve hala buram buram esen kokusunu doyasıya içime çektim. Koklamak yetmediğindeyse üstümde taşımak için başımdan geçirdim.

Yağmur dinmiş, yağmur sonrası sessizliği ise yeryüzünün üstüne bir örtü gibi serilmişti. Hava bulutluydu fakat içimde güneşler açıyordu. Bu yüzden perdeleri de pencereyi de sonuna kadar açarak günü selamlamak istemiştim. Karşıdaki dağa, lacivert denize, ormandaki ağaçların her bir yaprağına Chanyeol'le birlikte olduğumuzu haykırmak istiyordum. Utanç verici rezil bir isteğin kalbimi bu denli coşturması aşkın en saçma yanıydı. Üstümdeki tişörtten tüten Chanyeol'ün kokusu yağmur kokusunu bile bastırdığında sabredemeden odayı terkettim.

Ancak hayalini kurduğum tablo için mutfak fazla durgundu, daha doğrusu boştu. Yalnızca masanın üstü değil, Chanyeol de yoktu. Banyoda olabileceğini düşünerek kafamı çevirmiştim ki çıplak sırtı balkon kapısının ardında parladı. Hakim olmaya çalıştığım o gülücük yine dudaklarımda vuku buldu. Bu yüzden içime sığmayan duygularla açmıştım kapıyı, açar açmaz sarılmıştım sırtına.

Geçmişten kalan ufak tefek izlerin süslediği sırtını öptüğümde çıkan tok ses içimi gıdıklamıştı. Tişörtten dilendiğim kokunun kat be katı önümdeydi ve bu öyle güzeldi ki çenemi çıplak tenine dayayıp kıkırdamıştım.

"Günaydın." henüz kendine gelememiş sesime rağmen oldukça canlı bir günaydındı. Onun cevabıysa uzun bir sessizlikten öteye gitmedi.

Çenemi sırtından ayırıp yüzünü görebilmek için kollarımı gevşettiğimde yaslandığı balkon korkuluğundan ayrılarak yüzünü kaçırdı. Bir terslik olduğunu hissediyordum ve bunun ihtimali bile tüylerimi diken diken ediyordu.

bana iyi bak | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin