just, trust me

244 16 12
                                    

günlerin acısı ve yaşanmışlıklar iliklerde hissedilir bazen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

günlerin acısı ve yaşanmışlıklar iliklerde hissedilir bazen. anlık yaşanılan her bir kare volkanik bir dağ yaratır insanın iç dünyasında. her an patlayacak gibidir fakat patlamaz. öyle düşündüğümüz her bir zaman hücresinde hala koruyordur yerini. acı torbası gibidir yuttukça yutar, nefes dahi keser. fakat o kadar anlıktır ki her şey, varlığımız yerini korumaya devam ettikçe asla son yazılmaz hiç bir hikâyeye. ve kader ölümü göstermedikçe hiç kimse bilmez o filmin sonunu.

bloom yeni deneyimleyeceği bir hayata geçiş yaparken yaşanacakları da hesaba katamazdı elbet. genç yüzü dünya hayatının kirli havasının bile tam soluyamamışken, yeni bir dünyanın yeni bir aşkın acısını çekiyordu şimdi tüm kayıplarıyla beraber.

"güçler bu evrende bu çelimsiz bedenlere verilen en kutsal şey" bayah farah bir öğretmen edasıyla sıraların arasından geçerken tüm öğrenciler onun cümlesinin devamını dinlemeye odaklıydı.

"onları elimizde tutmak bizim en hayati görevimiz..."

"kontrol altında tutmak bizim sınavımız... kim iç güdülerine güveniyorsa bu sınavdan yüksek alacaktır fakat her zaman aynı tepkimeyi alamayız, bazen daha ağır daha farklı duygular gerekir" farah bloom'un sırasında durdu son cümleyi ona hitaben söylemiş gibiydi.

"bunu da öğreneceksiniz... her şeyin bir zamanı var" köstekli saatine baktı. "başka sorunuz yoksa kraliçe luna ile görüşmeye gideceğim" farah verdiği iki saatlik başkalaşım dersinin ardından kapıdan çıkarken aisha stella'yı durdurdu.

"bugünlerde ne yapıyorsun?" dedi normal bir ifadeyle.

"pek... bir şey yaptığım söylenemez" stella bu normal ifadedeki garipliği sezebiliyordu.

"söylemek istediğin bir şey mi vardı?"

aisha kafasını hayır anlamında salladı ve stella'nın kulağına doğru yaklaştı "benim söylemem gereken bir durum yok... ama senin olduğunu varsayıyorum"

stella'nın gerginliği üzerine doğarken aisha tehditkar bir ifadeyle yanından ayrıldı bu gece duyuru için düzenleyecekleri kutlamada sky ile beraber kadeh kaldıracaktı ve de arkadaşları tarafından iki yüzlü olarak anılacaktı. onların tepkisini görmeyi hayal bile edemiyordu.

"bu kutlama ne için tam olarak" dedi bloom üzerine geçirdiği kırmızı yırtmaçlı elbiseyi aynada seyrederken fakat kimse cevap vermeye bile yeltenmemişti.

"kimse bilmiyor mu gerçekten?" arkasına döndü herkes başka bir işle ilgileniyordu.

"pekala..." bloom yüzlerindeki garip havayı sezebilmişti. fakat sormak istemiyordu eğer bir eğlence varsa hazırlanmalılardı hep öyle yapılırdı kıyafetleri içkileri ve gülünç şakaları duymak varken bu anlamsız sessizlik duyacağı cevabın iyi bir şey olmadığına yön gösteriyordu.

the fate ❧ valoomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin