BÖLÜM /1

527 22 6
                                    

Bu ilk ve şimdilik tek bölüm. Eğer devamı istenilirse yazmaya başlayacağım. Vote ve yorumlarınız hikayenin geleceğini belirleyecek. Umarım bu konuda beni yalnız bırakmazsınız.

Keyifli okumalar :)

***

Genç kadın odasının kapısı çalınması üzerine çalıştığı dosyalardan başını kaldırıp gelen sekreterine baktı

"Erva Hanım, rahatsız ettiğim için özür dilerim ama Cihangir Bey sizi görmek istiyorlar" dedi çekingen bir ifadeyle Öykü. Uzun süredir Erva'nın sekreterliğini yapıyordu ve bu işkolik kadından ilk günden itibaren aşırı derecede çekiniyordu. Konu iş olduğu zaman Erva Ataol hiçbir konuda taviz vermiyordu. Kendisi kaçıncı sekreteriydi bilmiyordu ama en uzun kalan olduğundan emindi.

"Tamam, çekilebilirsin" diyerek gözlüğünü çıkardı genç kadın. Normalde takmadığı gözlüğünü çalışacağı zamanlar takar bu da baş ağrısı yapardı.

Ağrıyan gözlerini ovup bir bardak su içti.Kaç saattir aralıksız çalışıyordu acaba? Hep böyle oluyordu. Çalışmaya başladığında tüm dünyadan uzaklaşıyor sadece önündeki işiyle ilgileniyordu. Ne yazık ki gerçek dünyasına döndüğünde saçlarını dağınık, özenle ütülediği kıyafetlerini de kırış kırış buluyordu. Çalışmıyor adeta savaş veriyordu dosyalarla!

Oturduğu yerden kalkıp odasındaki boy aynasının karşısına geçti. Bal rengi gözleri, gözleriyle uyumlu uzun, açık kahverengi saçları vardı. Güzeldi Erva. Çok güzeldi. Ama o bunun farkında bile değildi. Gözlerine yerleştirdiği soğuk ve hissiz ifade onu ulaşılmaz yapıyor, kimseyi yanına yaklaştırmıyordu. Yaklaşmalarını da istemiyordu zaten. Gönül işlerine ayıracak vakti yoktu onun. Buralara gelmek için çok emek vermişti ve saçmasapan hayallere kapılıp her şeyini kaybetmek istemiyordu.

Bozulan saçlarını tekrar sıkı bir topuz yapıp siyah eteğindeki kırışıklıkları elinden geldiğince düzeltmeye çalıştı. "Bir dahaki sefere sakin olacağım. Onlar sadece dosyalar, düşmanlarım değil" diyerek devamlı kendisine yaptığı hatırlatmayı yeniledi. Ama hiçbir zaman bu dediğine uymuyordu.

Odasından çıktığı anda ayaklanan sekreterine baktı. Memnundu Öykü'den. Şimdilik iyi idare ediyordu.

"Ben Cihangir Bey'in yanına gidiyorum. Acil bir şey olmadığı sürece rahatsız etmeyin" diyerek tüm asaletiyle oradan ayrıldı. Öykü bir süre giden kadını arkasından izledi. Onun gibi olmak istiyordu. Ulaşılmaz,güçlü ve de asil. Erva Ataol görüp görülebilecek en asil kadınlardan biriydi. Ahh bir de şu katı ve soğuk tavırları olmasa diye düşündü genç kız. Tüm erkekler peşinde kuyruk olurdu. Ama patronu onlara hiç açık kapı bırakmıyordu. O sevimli ve mükemmel yüzü nasıl oluyordu da böyle soğuk bir ifadeye bürünüyordu aklı almıyordu Öykü'nün.

Kendisine selam verenlere kısa bir baş sallayışla karşılık veriyordu Erva. İş saatlerinde resmiyetinden asla ödün vermezdi. Verenlerden de hiç bir zaman hoşlanmazdı. Mesai saati dışında kim ne yaparsa yapsındı. Ama iş yerinde ciddiyete ihtiyaç vardı.

"Hoşgeldiniz Erva Hanım. Cihangir Bey'de sizi bekliyorlardı. İçeri geçin lütfen" dedi Cihangir Sancaktar'ın sekreteri Beril.

"Teşekkürler" diyip kapıyı çalarak içeri girdi genç kadın. Girdiği anda da kimseye göstermediği mükemmel gülümsemesi yüzündeki yerini aldı. Bu adam herşeyiydi onun. Buralara kadar gelebilmesinde çok yardımı olmuştu. Çok şey borçluydu ona.

"Gel kızım. Hoşgeldin" diyerek aynı gülümsemeyle karşılık verdi genç kadına Cihangir Bey. Erva da onun gözbebeğiydi.

"Hoşbuldum efendim. Nasılsınız?" dedi Erva kibarlığından hiçbir ödün vermeden

İTAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin