''Aynı annene benziyorsun''

48 5 0
                                    

   Sakar? Ne sakarlığı yapmıştım ki? Sadece kuru temizlemeciden çıkarken Aras'a çarpmıştım. Aras? Olabilir miydi? Beni orada gören sadece o vardı. Adımı öğrendikten sonra da notlara adım yazılmıştı. Yoksa notların sahibi o muydu? Şüpheleniyordum ama tam da emin olamıyordum. Evimi bilmiyordu çünkü. Ya da biliyor muydu? Gülden teyze söylemiş olabilirdi? Peki düzgünce benimle konuşmak yerine neden not bırakıyordu ki? Kafamda bir sürü soru vardı. Bir insan neden böyle bir şey yapsın? Heyecan falan yaratmak istiyorsa cidden bu hiç heyecan verici bir şey değildi. Üstelik korkuyordum. Ormanın ortasında yalnız yaşayan bir kıza böyle şeyler yapmak gerçekten hiç akıllıca bir fikir değildi.

  Sepeti alıp kıyafetlerimi yerleştirmek için odama çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkarken sürekli sorgulayıp duruyordum. Niye böyle bir şey yapılıyordu? Üstelik sürekli zayıf noktalarım ve kendime dikkat etmem hakkındaydı notlar. Bir insanı da sürekli izlemek çok utanç verici bir durumdu. Kuş meselesi aklıma geldi ve bir kez daha ürperdim.

  Odamın önüne geldiğimde kapıyı ayağımla açıp sepeti yere bıraktım. Lambanın düğmesini aramaya başladım. Lambayı açtığımda oda biraz ay ışığı ve lambayla güzel bir şekilde aydınlanıyordu. Sepeti tekrar kucağıma aldım ve yatağın kenarına doğru koydum. Dolabımın kapağını açtım ve hepsini teker teker düzenli bir biçimde yerleştirdim. Bu kuru temizleme işini seviyordum bana fazla iş çıkartmıyordu. Zaten çamaşır makinesini kullanmasını da bilmiyordum. Hepsini yerleştirdikten sonra yatağıma uzandım ve telefonumu elime aldım. Şarjının az kaldığını görünce prize taktım ve tekrar uzandım. Prizin yatağın yanında olmasına hep sevinmişimdir. Seçilmiş kişilerdenim galiba. Aman ne seçilmiş kişi...

Telefonda bir o uygulamadan bir o uygulamaya gezip duruyordum. Arkadaşlarımın lunaparkta çektikleri fotoğrafları gördüm ve beğendim. Cemre ve Çağlar çok tatlı çıkmışlardı. Onların ilişkilerini hep çok severdim. Saflardı. Telefonda takılmaktan sıkıldığımda pencerenin önünün açık olduğunu gördüm ve telefondan müzik listemden bir şarkı seçip yatağıma tekrar bıraktım. Pencereye doğru ilerledim. Önüne oturdum. Gökyüzüne baktığımda gerçekten çok pürüzsüz bir görüntü vardı. Hiç bulut yoktu. Şehrin ışıklarından uzak, sadece yıldızların ve ay'ın güzel parlak ışıkları vardı. Geceyi gerçekten çok güzel aydınlatıyorlardı. Huzur verici bir görüntüydü bu. Bir ara resmime devam etmeyi düşündüm. Ama hayal gücümü zaten yeterince zorlayarak çizmiştim bu resmi. Dahası da aklıma gelmiyordu. Bu güzelliği mahvetmekten korkuyordum. Belki bir gün beni buralarda yalnız başıma bıraktığı aklına gelir ve dönerdi? Döner miydi acaba? Hiç düşünmüş müydü beni? Bir anne çocuğunu hiç mi özlemezdi. Üstelik tek çocuğunu. Önceden onu ne olursa olsun affetmeyeceğimi kendime söyler dururdum. Çünkü beni annesiz bırakmıştı. Babam vardı o zamanlar pekala , ama bir annenin varlığı eksikti. Babam olduğu için kendimi pek yalnız hissetmiyordum. Onu istemediğimi,gelse bile hiç affetmeyeceğimi bu yüzden söylüyordum belki de. Küçüktüm o zamanlar kavrayamıyordum. Bir annenin eksikliğini o kadar çok hissediyordum ki. Kim hissetmezdi acaba?

  Gökyüzüne dalmış bir vaziyette pencerenin önünde oturuyordum. Bana büyük gelen bu evde yalnız başıma. Kimse yoktu yanımda tek bir kişi bile. Korkmuyordum. Kimseden korkmamam gerekiyordu. Babam öğretmişti. '' Kendinden başka kimseden korkma kızım, sana en büyük zararları verecek olan yine kendinsin.'' Derdi. Bana bir sürü hayat dersi vermişti. Vereceği daha da çok şey vardı. Benim bir meslek sahibi oluşumu göremedi. En çok istediği şeyde buydu galiba. '' Kendi ayaklarımın üzerinde durmam.''

  Arkadan çok güzel bir müzik çalıyordu. Daha yeni indirmiştim. Ormanlık alana doğru bakıyordum. Kafamı tekrar gökyüzüne çevirdim. Dilerdim ki bana bu zorlu yolda yardım edecek biri olsun, beni korusun. O anda bir yıldız kaydı. Bir süre izledim.izi kaybolunca yüzümü aya çevirdim. Ne güzel parlıyordu. Tam dolunay değildi benziyordu.tüm dileklerim kabul olsaydı. Mutlu bir ailem olabilirdi. Havanın biraz serinlediğini fark ettim. Penceremin önünden kalktım ve sandalyeme koyduğum poları alarak üzerime geçirdim. Rahatsız olmuştum aslında. Benim değildi. Notları bırakan kişi vermişti. Benim düşünceme göre Aras. Eğer bu Arasın polarıysa notları bırakan da o'ydu. Beni bu polarla görürse belki bir tepki verirdi ve bende notları bırakanın o olup olmadığından iyice emin olurdum. Evet bu güzel bir fikirdi. Ama onu nerede görecektim ki? Sadece adını biliyordum. Başka bir bilgim yoktu. Kendiside söylemişti zaten. Cemreye sorabilirdim aslında o tanıyor olabilirdi. Bizim yaşlarımızda gibi duruyordu çünkü, belki şehirdeki üniversiteye gidiyordu.

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin